Borsayı düşüren dedikodu

HER şey Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) emekliliğe hazırlanan Başkanı Bernanke’nin “açıklaması”yla başladı.

Gezi olaylarından da önceydi ilk açıklama.

Bernanke, piyasadaki dolar bolluğunun sonsuza kadar süremeyeceğini söyledi önce.

Dünya piyasaları sarsıldı.

Türkiye’de Gezi meselesine denk gelince Türkiye biraz daha fazla sarsıldı.

Bunu geçen hafta yazdım zaten.

Türkiye’de Borsa İstanbul’un düşüp doların kalkmasının temel nedeni buydu.

Gezi olayları ve Gezi’ye verilen tepki sadece üzerine tüy dikmişti.
Önceki gün Bernanke daha net konuştu.

Doların piyasadan çekilmesiyle ilgili tarih verdi bu kez.

Piyasalar yine sarsıldı.

Tüm dünya borsalarında düşüşler oldu.

Ama hiçbir yerde Türkiye’deki kadar büyük düşüş olmadı.

En yüksek düşüşü Yunan borsası yaşarken Türkiye onun da iki misli bir oranda yüzde 6.8 düştü.

Doğrusu ilginçti bu yüksek oranlı düşüş.

Puanı artmış, istikrar adası gibi olduğu söylenen bir ülkenin borsası niye herkesten fazla, hem de iki üç misli fazla düşmüştü.

Gezi eylemleri bittiğine, karışıklık ortadan kalktığına göre bu denli yüksek oranlı düşüşün bir sebebi olmalıydı.

Borsayla hayatında işi olmamış, yıllar önce kulübüne katkı olsun diye biraz Galatasaray hissesi almak dışında olayla uzaktan yakından alakası olmayan benim gibi biri için biraz garip durumdu.

“Bunun nedenini araştırmalıyım” dedim.

Bizim ekonomi servisinden ve borsayla yakından ilgilenen sözüne güvenilir tanıdıklardan bilgi aldım.

Borsa İstanbul’un önceki günkü “hızlı” düşüşünün ardındaki neden “dedikodu”.

Her şey Taraf Gazetesi’nde Mehmet Baransu’nun yazdığı “Arınç istifa etti” haberiyle başlamış.

Bu haber etrafında başlayan dedikodular, hızla derinleşmiş ve “AK Parti içinde Başbakan’a karşı muhalif bir kanat oluştu. Bunlar ya ayrılacaklar ya da Başbakan Erdoğan’ın genel başkanlığını sorgulamaya başlayacaklar” şeklindeki kapsamlı bir dedikoduya dönüşmüş.

Özellikle yabancı yatırımcıların etkisiyle güçlenen bu dedikodu kısa sürede borsada büyük bir tedirginliğe yol açmış ve “İstikrarsız bir dönem başlayacak” kaygısıyla hızlı satışları beraberinde getirmiş.
“Sona kalan en çok zararı eder” gerçeğiyle de birleşince özellikle yabancı fonlar hızlı bir çıkış yapmaya çalışmışlar.

Bülent Arınç’ın, “İstifa etmedim, külliyen yalan” açıklaması gelince durum biraz yatışsa da yabancıların buna intibakı biraz geç olmuş.
Borsa İstanbul’un hızlı düşüşünün ardında işte bu varmış.

 

Gezi süreci, barış sürecini bozmamış

NEYSE ki, “barış süreci” yeniden hatırlandı.

Yemin ederim, geçen hafta sonu Başbakan Erdoğan’ı dinlerken yüreğim ağzıma geldi.

“Teröristbaşı” diye girince mevzuya “Galiba barış sürecinden vazgeçiliyor” korkusuna kapıldım.

Neyse ki, o söz “miting söyleminden” ibaretmiş.

Barış sürecinden geri dönüşü göstermiyormuş.

Dün 30 kadar iktidar milletvekili, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya gittiler.

Dinlemeye, anlatmaya, görmeye…

Haftaya da TÜSİAD bölgeye çıkarma yapıyor.

Sürecin başında negatif mesajlar verse de, sonrasında sürece sahip çıkma konusunda iyi bir performans sergileyen BDP ve Eşbaşkanı Demirtaş da dün “Devletle oturduk konuştuk. Her şey iyi gidiyor” yönünde bir açıklama yaptı.

Böylelikle anladık ki, barış süreci “Gezi süreci”nin yarattığı politik atmosfere kurban edilmeyecek.

Bu umutla milletvekili grubuyla beraber dün Muş’a giden AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Menderes Türel’le konuştum.

Geçen hafta sonu oluşan kaygımı aktarıp izlenimlerini sordum.

“Kaygılanacak bir şey yok. Hava çok iyi” dedi.

Türel’in gördüğü şu:

“Bu süreçten geri dönüş yok. Çünkü bölge halkı barışa herkesten çok sahip çıkıyor. Bizim için bir akrabanın bölgede askerlik yapması veya gazete haberlerinden ibaret olan, en fazla büyük kentlerde bir eylem yapıldığı zaman bize temas eden terör, bölgede halkın günlük hayatı ve o hayatı zehir eden bir faktör. Şimdi barış süreciyle birlikte analar, babalar ilk kez huzur içinde uyuyor. Oğlumu, kızımı, evladımı kandırıp dağa götürecekler mi; asker oğlum, dağdaki oğlumla çatışmada karşı karşıya gelecek mi; kepenk indirmek zorunda kalacak mıyız; ne kadar haraç vereceğiz gibi soruları artık geride bırakmak isteyen bölge halkı sürece sahip çıkıyor ve bozulmasını istemiyor.”

BDP Eşbaşkanı Demirtaş’ın ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Türel’in sözleri yüreğime su serpti.

 

Devlet de aile indirimi yapsın

AİLE ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın girişimiyle yeni bir düzenleme için çalışılıyor.

“Aile indirimi.”

Ailece yapılacak işlerde ailelere indirim yapılması.

Tatile, konaklamaya, eğlenceye, yemeye içmeye, kısaca ürün ve hizmet satın alımlarında ailelere indirim yapılması için bir çalışma yürütülüyor.

Bana göre doğru bir çalışma.

Aile olmayı, ailece eğlenmeyi, ailece iş görmeyi özendiren ve destekleyen bir karar. Ama bence burada “öncülüğü” kamunun yapması lazım.

Türkiye’de düşük gelirli ailelerin, “indirimli” bile olsa bu hizmetlerden faydalanması için öncelikle “zaruri” giderlerinde bir azalma gerekiyor.

Bu yüzden de devlet, ailece oturulan konutlarda “aile indirimi” yapmalı.

Yani elektrik, doğalgaz, su, çevre vergisi gibi kamuya yapılan ödemelerde de “aile indirimi” uygulanmalı.

Bu indirimi özel sektörden istemeden önce devlet örnek davranış sergilemeli.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Konuşmak kadar dinlemenin de önemli olduğunu anladığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları