Bulunduğun ülkeden takip edilemez

Meseleden bir dostumun dürtmesiyle haberdar oldum. 

Durduk yere, “Twitter’da ….’i takip ediyor musun?” diye sordu. 

Bahsettiği dünyaca ünlü bir içki markasıydı. 

“Kimseyi takip etmiyorum ki onu takip edeyim, ayrıca sevmem de” dedim. 

“Sen yine de bir takip et, çok ilginç bulacaksın” dedi. 

Meraklıyım ya, duramadım. 

Açtım Twitter’ı Dünya’nın en ünlü alkollü içecek markalarından birinin adını yazdım, “Takip et” e tıkladım. 

Aaa, o da ne! 

Karşımda “Bu hesabı takip edemezsin. Bu hesap bulunduğun ülkeden takip edilemez” uyarısı. 

Başladım teker teker denemeye. 

Türkiye’de de üretilen bir büyük bira markasının adını yazdım. “Takip edemezsin” 

Yerli bira markamızı yazıyorum. O da yasaklı. 

Bir başka uluslararası marka. “Bulunduğun ülkeden takip edemezsin.” 

Manyaklık bu ya. 

Yazıyorum aynı yanıt. 

Yazıyorum aynı yanıt. 

“Bulunduğun ülkeden takip edilemez” 

Arada bir iki tane unutulmuşa rastlayınca seviniyorum. 

Bu sefer Instagram takılıyor kafama. 

Oraya geçiyorum. 

Markayı yazıyorum karşıma “Kısıtlı profil, bulunduğun bölgede bu profile ulaşılamıyor” yazısı çıkıyor. 

Akıl alır gibi değil. 

Dayanamıyorum. 

Kabus görüyor olmalıyım, “rüyamda biri beni Suudi Arabistan’a getirmiş olmalı” diye düşünüyorum. 

Belki Kabe’yi görürüm diye kalkıp pencerenin önüne gidiyorum. 

Yok hayır İstanbul’dayım. 

Bunu, bu engellemeyi Twitter’dan ve Instagram’dan kim talep etmiş bilmiyorum. 

Ama Suudi Arabistan bile giderek açılmaya çalışırken, bizim giderek Suudi Arabistanlaşmaya çalıştığımızı biliyorum. 

Ama niyesini bilmiyorum. 

 ***

Kemal Bey’in reklamları niye görünmüyor!

Habertürk’ten ayrıldıktan sonra kısa bir tatil yaptım.

Uzun zamandır davet eden ama bir türlü davetlerine icabet edemediğim İzmirli dostlarımızı ziyarete gittik eşimle.

İzmir’in medeniyetini, özellikle de Urla’nın şahaneliğini başka gün anlatırım. 

Yol boyunca bir şey dikkatimi çekti.

Türkiye bir seçime gidiyor ama sanki seçimde tek aday var. 

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan sanki seçime katılan tek aday. 

İstanbul’dan otomobille yola çıktım. 

Yol boyunca sürekli Erdoğan afişleri, Erdoğan posterleri. 

İstanbul-İzmir otoyoluna girdim. 

Afişler dev panolara dönüştü. Yol boyunca adım başı dev Erdoğan fotoğrafları. “Doğru zaman doğru adam” sloganı her yerde. 

“Otoyol onun, muhtemelen Kılıçdaroğlu reklamlarını almamışlardır” diye düşündüm. 

Sonra İzmir’e vardım. 

Aynı hamam aynı tas, aynı reklam aynı aday. 

Dağ taş her yer Erdoğan posteri ve sloganları. 

CHP’li belediyenin yönettiği İzmir’de, CHP’li belediyelerin ilçelerinde, her yerde Erdoğan posterleri, reklamları. 

Yahu bir tane Kemal Kılıçdaroğlu reklamı, ilanı, posteri olmaz mı!

Yok. 

İlaç için yok. 

1500 kilometre yol yaptım, vallahi tek bir Kılıçdaroğlu posteri görmedim. Varsa da arada kaynamış gitmiş. Dikkatimi çekemedi. 

Tek adam rejimi tek adam reklamı.

Türkiye’ye dışardan gelsen ve bilmesen tek adaylı bir seçim var zannedersin. O kadar yani. 

Merakım şu. 

Kemal Kılıçdaroğlu’nun reklam kampanyasını kim yürütüyor. 

Biz niye hiçbir yerde Kemal Kılıçdaroğlu reklamları göremiyoruz. 

Milyonlarca lira nereye harcandı, bu paralar kime dağıtıldı da biz hiçbir şey görmedik. 

Bu bütçe nereye harcandı, kime paslandı gerçekten merak ediyorum. 

Ve bence Kemal Bey de merak etmeli. 

 ***

Damat siyasetçinin ilginç mezunlar derneği

Sinan Oğan’ın Cumhur İttifakı’nı, daha doğrusu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı tercih etmesi daha çok tartışılacağa benziyor.

Dün de sıraladığımız nedenler ve Oğan’ın siyasi geçmişindeki Ak Parti karşıtlığına rağmen Azeri kökenli Caferi adayın Erdoğan tercihi bazılarını çok kızdırdı. 

Ben ise siyasette hiçbir şeye kızmamayı ve şaşırmamayı öğreneli çok oluyor. 

Şimdi ben sizi biraz geriye, yaklaşık 10-12 yıl geçmişe taşımak istiyorum. 

2011 yılına… 

Mehmet Ekici adını hatırlıyor musunuz! 

Fenerbahçeli futbolcu olandan bahsetmiyorum. 

Milletvekili ve MHP’nin eski genel başkan yardımcısı Mehmet Ekici’yi. 

Hatırlatayım. 

2011 seçimleri öncesi müthiş bir seks kasetleri skandalı patlamıştı. Tabii her şey gibi bu da unutuldu ama o günün önemli meselesiydi. 

MHP’li bazı isimler hedef alınmıştı ve “Farklıulkuculuk” adlı bir internet sitesinden patlatılmıştı skandal. 

Dönemin kaset operasyonlarından biriydi. 

Hedefteki önemli isimlerden biri de MHP Genel Başkan Yardımcısı ve partinin güçlü adamı Mehmet Ekici idi. 

Skandal sonrası Mehmet Ekici, MHP’nin Iğdır milletvekili adaylığı listesinde 1. Sıradaki yerinden istifa etmek zorunda kaldı. 

Ve MHP’nin güçlü adamı Mehmet Ekici’den boşalan yere, yine aynı aileden biri aday gösterildi. Ekici’nin genç damadı.

O damat kimdi hatırlıyor musunuz!

Sinan Oğan’dı.  

Başarılı bir akademisyendi. TİKA’nin Azerbaycan temsilciliğini yapmıştı. Dahası Rusya’nın devlet adamı, yönetici yetiştiren en önemli okulunda, Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde doktora yapmıştı. 

Başta Rus Dışişleri Bakanı Lavrov olmak üzere Rus siyaset, bürokrasi ve iş dünyasının önemli isimleri ile okuldaştı. Mesela Rusya’nın en zengin adamlarından, Özbek asıllı oligark Alişar Usmanov ile aynı okulda doktora yapmıştı. 

Oğan, 2012 yılında Suriye’de ABD destekli bir Kürt devleti kurulacağını söyledi. ABD’nin Büyük Ortadoğu projesinin Türkiye’de Ak parti tarafından yürütüldüğünü iddia etti. IŞİD tehlikesine dikkat çekti.

Anında iktidardın ve Ak İt gibi mevkutelerin hedefi haline geldi. 

Ak İt’çi Karahasaroğlu gibi tipler kendisine ağır biçimde saldırdılar. 

Ve şimdi aynı reziller Oğan’ı övüyor ve adam diye ortalıkta dolaşıyorlar. 

Yazık. 

 ***

Ne zaman insan oluruz?

Hiç bir resmi sıfatı olmayan birinin devlet uçağını nasıl kullandığını merak ettiğimiz zaman.

Erişilebilirlik Araçları