Şerefsizler hâlâ şerefsiz

İktidar yanlısı “kamuoyu” dediğimiz şey ilginç.

AFAD’ın depremzedelere 500 bin TL yardım yapan Babala TV’ye verdiği teşekkür belgesi için kıyameti koparıyorlar ve AFAD’ı “Kardeşim 100.000 TL’nin üzerinde yardım yapan herkese teşekkür belgesi verdik” diye açıklama yapmak zorunda bırakıyorlar ama “şerefsizlere” gık çıkaramıyorlar.

Şerefsizler dediğim, meşhur ‘Türkiye tek yürek” gecesi televizyonlara bağlanıp milyar milyar bağışladığını açıklayıp, sonra sırra kadem basan “şerefsizler”.

Temmuz ayında ben bu meseleyi ilk gündeme getirdiğimde “şerefsizlerin” söz verip ödemediği yardım miktarı 41 milyar TL idi.

Bu yazımın hemen ardından aralarında iktidara yakın bazı müteahhitlerin de bulunduğu birkaç iş adamı arayıp “Haklısınız. Biz kuruşu kuruşuna şu kadar ödedik ayrıca bunun dışında deprem bölgesinde şu faaliyetleri yaptık” dediler.

Hatta kendileri de töhmet altında kaldıkları için gerek AFAD’ı, gerekse AFAD’ın üzerindeki siyasi iradeyi de arayarak söz verdikleri yardımları ödemeyenlerin açıklanmasını istediklerini söylediler.

Ancak iktidar bu konuda kendilerine yakın işinsanlarını da dinlememeyi tercih etti.

Belli ki, ödemeyenler daha da hatırlı yakınlardı.

Sonra Ağustos’ta konuyu bir kez daha gündeme getirip “şerefsizlerin bu parayı ödeyip ödemediklerini” bir kez daha sordum.

Para ödenmemişti.

Ancak bu kaz bahaneler bana iletildi.

Bu paraları “ödemeyen” değil “ödeyemeyenler” genelde kamu bağlantılı şirketlerdi ve genel kurul onayı olmadan bu yardımı yapamıyorlardı. Bu yüzden genel kurullarını beklemek zorundaydılar.

Aradan 3 ay daha geçti.

Bu kez bir milletvekili TBMM çatısı altında sordu.

30 milyar hâlâ ödenmemişti.

Ama ödemeyen “şerefsizlerin” adı ya da unvanı yine açıklanmıyordu.

Hâlâ “koruma altındaydılar”.

Ve tüm şerefsizler gibi “avanta” yapmaya devam ediyorlardı.

Çünkü kampanya yapıldığı sırada söz verdikleri ve ödemedikleri bu bağış miktarı hemen hemen 1 milyar 600 milyon dolar ediyordu.

Bugün ise 30 milyarın dolar karşılığı 1,06 milyar dolar.

30 milyarın yüzde 30’u buharlaştı bile.

Şerefsizliğe biraz daha devam edip beklerlerse AFAD’a bir 10 dolar atıp sözlerini yerine getirmiş olacaklar.

Ve iktidar yanlısı “kamuoyu” dedikleri trol taifesi bunlara değil söz verdiği yardımı yapanlara saldırmaya devam edecek.


Sandıkta milliyetçi, kasada dolarcı

Mehmet Şimşek, ekonomideki ve özellikle de tasarruflardaki dolarizasyonun önüne geçmek için yırtınır, Kur Korumalı Mevduat denilen büyük yanlışı düzeltmek için çırpınır, döviz bulmak için kapı aşındırırken Dünya gazetesinde ilginç bir haber çıktı.

Hangi illerde dolarizasyon oranı daha fazla ya da hangi illerimizde dolar cinsinden tasarruf oranı daha yüksek?

Bankacılık verilerine göre toplam mevduatı içinde dövizin payı en yüksek il eylül sonu itibarıyla yüzde 48,9’la Aksaray.

Aksaray’da dolarizasyon oranı 2022 sonuna göre 8 puan civarında düşmesine rağmen ilk sıradaki yerini koruyor.

Aksaray’ı yüzde 46,4’le Nevşehir ve Kırşehir, yüzde 46,2 ile Yozgat, yüzde 45,4’le Kütahya illeri izliyor.

Bayburt yüzde 45,2, Karaman ve Elâzığ yüzde 44,4 ve Antalya yüzde 43,9’la mevduatında dövizin payı en yüksek iller.

Peki bu illerde siyasi tercihler ne yönde?

Aksaray sandığa göre en milliyetçi illerin başında geliyor.

AK Parti yüzde 44, İYİ Parti yüzde 25, MHP yüzde 21 oy almış.

Kırşehir’de AK Parti yüzde 39, CHP 29, MHP yüzde 15, Nevşehir’de ise AK Parti yüzde 39, MHP yüzde 21, CHP yüzde 17.

Yozgat’ın da Aksaray’dan geri kalır yanı yok. Orada da AK Parti 43,5 MHP yüzde 23,5, İYİ Parti yüzde 23,5 oy almış.

Bayburt da keza aynı durumda AK Parti yüzde 60, MHP yüzde 17, İYİ Parti yüzde 16.

Antalya hariç diğer illerde de durum farklı değil.

Hepsinde milliyetçi ve muhafazakar seçmen ezici biçimde çoğunlukta.

Görünen o ki, milliyetçi ve muhafazakar seçmenimiz konu para olunca parasını dolarda muhafaza etmeyi seviyor.  


Komedyen desek komedyene ayıp

Bazen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu için “komedyen” demek istiyorum ama Fransız komedyen, toprağı bol olsun, Coluche’e ayıp olacağı için vazgeçiyorum.

Gençlerin büyük bölümü zannederim Coluche’ü bilmez.

Yaşlıların büyük bölümü de zannederim hatırlamaz.

Fransız bir komedyen ve sinema oyuncusuydu.

Siyasi hicivleri ile ünlüydü.

1980 yılında Fransa’da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olduğunu açıkladı.

Herkes güldü. Zaten o da “Fransa şu anda ikiye bölündü ben onları güldürerek birleştireceğim” diyordu.

Herkes gülüyordu ama yapılan anketlerde oyu yüzde 16’yı aşmıştı.

Ciddi politikacılar çekilmesini istiyorlardı. Özellikle de François Mitterand onu seçilmesini engelleyecek bir rakip olarak görüyordu.

Coluche çekilmeyi reddetti. Ama menajerinin öldürülmesi ve baskıların artması üzerine çekildi.

Motosiklet tutkunu olan ve 750 cc’lik motoruyla Dünya Hız Rekoru’nu kıran Coluche, bir yıl sonra şüpheli bir motosiklet kazasında 42 yaşında öldü.

Ama hayatta iken oluşturduğu “gönül restoranları” sistemi hâlâ fakir fukaraya bedava yemek temin etmeyi sürdürüyor.

Bu adama saygımdan Kılıçdaroğlu’na komedyen benzetmesi yapmaktan vazgeçiyorum ama Kemal Bey gerçekten bir komedi figürü gibi.

Şimdi de tutturmuş, Erdoğan’a “İktidarı bize devret” diyor.

Dünyadan o kadar habersiz ki, ya da Türkiye’yi Anayasası olan bir Devlet değil de, bir dükkan, bir ticarethane zannediyor olmalı ki, böyle “aptalca” bir teklifte bulunuyor.

Sanki Cumhurbaşkanı “Peki lan, gel devrediyorum bakalım ne yapacaksın” dese böyle bir şey mümkün.

Ana muhalefetin başındaki adamın ne Anayasa’dan haberi var, ne de Türkiye’nin öyle veya böyle bir Anayasal devlet olduğundan.

Boş boş konuşuyor. “Devret” diyor.

Yahu Erdoğan’ın böyle bir devir yetisi olsa size mi devreder Kemal Bey, aslan gibi damadı varken.

Bunu bilmeyecek kadar da şuursuz olamaz.

Ama kim bilir Kılıçdaroğlu belki de Anayasa değişikliği yapmaya hazırlanan Erdoğan’ın aklına böyle bir şeyi getirmeye çalışıyor.


NE ZAMAN İNSAN OLURUZ? 

Muhalefetin ciddi bir iş olduğu anlaşıldığı zaman.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları