Suudi’nin ayağına gidersen! 

Daha açıklanmadan, orada yapılacağı dedikodusunu duyduğumuz anda “Cumhuriyet’in 100. yılında Süper Kupa Finali’nin ne işi var Suudi Arabistan’da” diye yazdım.

Şahidi sizlersiniz.

Sonra da defalarca bu fikrimi tekrarladım.

Zaten kamuoyunun önemlice bir bölümü de bu fikirde idi.

Nuh dediler, peygamber demediler.

Sadece Federasyon değil, her iki kulübün yönetimi de.

Taraftar baskısından hafiften tırsıp “Aslında pek de istemiyoruz” falan gibi hafiften kırıtsalar da, federasyonunun hazırladığı sözleşmeye ikisinin de imza attığı ortaya çıktı.

Belli ki, onların da “işlerine” geliyordu.

Bal gibi istiyorlardı.

Anlaşma “baki” idi.

Sporseverler hatta bazı siyasetçiler bile kararı çok eleştirdiler, “Dönün bu sevdadan. Samsun’da oynayın, Erzurum’da oynayın” diye neredeyse yalvardılar.

Suudi Arabistan memnundu.

Dünya Kupası organizasyonunu alabilmek için müthiş futbol yatırımı yapıyor, futbol ülkesi gibi görünmek için milyar dolarlar harcıyordu.

Bu kez dünyanın en önemli derbilerinden birine ev sahipliğini, ucuza kapatmışlardı. Derbi ayaklarına gelmişti.

Ve sonunda Cuma akşamı maç saati geldi çattı.

Boş tribünler maçı beklerken, kriz çıktı.

Sözleşme imzalanırken Atatürk ve sözlerini hatırlamayan kulüp yöneticileri birdenbire Atatürk’ü hatırladılar.

Suudiler Atatürk posterlerine izin vermem dedi, takımlar diretti.

Sonunda maç iptal oldu.

Bakın kızacaksınız belki ama bu işte en az suçu olan taraf Suudiler’dir.

Ne işiniz var sizin Suudiler’in evinde?

Sen gidersen adam da sana kurallarını dayatır.

Sen de o kuralların olduğu kağıdı imzalarsan anlaşmasından dönmez.

“Suudilerin ilkeleri var. Dinden ötürü böyle davrandılar” palavrasını kimse sıkmasın.

Dinleri minleri palavra.

Ronaldo’nun, onun bunun posterini asarken her tarafa, nikahsız yaşamanın yasak olduğu ülkede Ronaldo’nun sevgilisiyle yaşamasına gıklarını çıkaramazken ne dini!

Konunun din ile alakası yok.

Konu, senin basiretsizliğin.

Sen köpek gibi ayağına gitmişsin, o da şartlarını dayatmış.

Sen de kabul etmişsin.

Nokta.

Suudi rezilmiş.

Bana ne!

Suudi pislikmiş.

Olabilir, beni ilgilendirmez.

Beni ilgilendiren, tuttuğum takımların tavrıdır.

Adının başında “Türkiye” yazan federasyonun ne halt ettiğidir.

Bu haltı beraber yediler.

Durduk yere bir de ülkeler arası kriz yarattılar.

Sonra bir de hiç hak etmedikleri halde “kahraman” ilan edildiler.

Peki, bu rezaletin bir faydası oldu mu!

Allah için oldu.

Bu milletin önemli bir bölümü için Atatürk’ün ne kadar önemli ve değerli olduğunu hem içeriye hem dışarıya gösterme fırsatı oldu.

Tüm dünyaya bu ülkenin hâlâ ve her şeye ve herkese rağmen Atatürk’ün izinden ayrılmama kararlığını göstermiş olduk.

İçerde de Atatürk düşmanları biraz daha kudurdu.

Ama tüm bunlar, federasyonun ve kulüp yönetimlerinin yaptığını unutturmaz.

Sadece camialarının büyüklüğünü kanıtlar.


Bunlar haber kanalı ise!

Suudi Arabistan’da bu rezalet yaşanırken, Türkiye’de kendini haber televizyonu zanneden televizyonlarda da, spor kanalı olduğunu iddia eden kanallarda da bu rezaletle ilgili doğru düzgün tek bir program yoktu.

İktidar yanlısı kanallar zaten olayı görmezden gelmeye, bir sorun yokmuş gibi davranmaya teşneydiler ama “ortada” duran kanallar da yayın akışlarında hiçbir değişiklik yapmaya yanaşmadılar.

Rutin, izlenmeyen programlarının dışına çıkmadılar, çıkamadılar.

Muhalif kanallar dahi olayları yansıtmakta ve aktarmakta çok başarısızdılar.

Anladık ki hiçbirinin habercilikle, toplumu okumakla uzak yakın alakası yok.

Muhtemelen siyasetçiler, iktidar mensupları bile olan biteni sosyal medyadan takip ettiler.

Ne olduğunu öyle öğrendiler.

Yazık bu haber kanallarına harcanan onca paraya.

Çok yazık!


Bu mezeyi önümüze siz koydunuz!

Cumhurbaşkanı Erdoğan sporun günlük siyasetin mezesi haline getirilmesinin yanlış olduğunu söylemiş.

Söylediği doğru da, bu mezenin aşçıbaşı kim?

Ben mi!

Çok uzağa, çok derine gitmeye, başka sporlara bakmaya gerek yok.

Futbolda kalalım.

Mevcut TFF yönetimini ben mi oraya getirdim ya da siz okurlar mı çok istediniz orada olmasını?

Yahu biz sormadık mı, “THY yönetiminden ve TİM Başkanlığı’ndan darbe girişimi sonrası FETÖ iddiaları ve Bylock kanıtları ile atılan birini ne oldu da federasyon başkanı yapmaya karar verdiniz?” diye.

“Ne o, FETÖ’nün bir kanadı ile barışın işareti mi bu” diye pipiriklenen biz değil miydik!

Türkiye’nin sembol futbolcularından Tanju Çolak’ı bile gördüğünde tanımayacak kadar futbolla alakasız bir zatı futbolun en tepesine koyan ben miydim!

“Bu adamı federasyon başkanı yapacağınıza futbolun içinden gelen birini yapın, Aziz Yıldırım’ı yapın” diye yazmadık mı buralarda!

Bırakın futbolun yönetimini, spor programı sunucularına, yorumcularına bile karışılacak, sonra iş boka sarınca “Spor siyasi meze olmasın”.

Doğru, haklısınız spor siyasi meze olmasın.

Ama sporu meze haline getirip önümüze koyan sizsiniz 20 yıldır.

Biz sadece önümüze koyduğunuzu yiyoruz.

Üstelik tadı da iğrenç bilesiniz!

Yapmayı de becerememişsiniz…


Rus silahı ile ABD terörü

ABD işin bokunu çıkardı.

Türkiye’nin 12 şehit verdiği günün ertesi, ABD Ordusu, Suriye’nin kuzeyinde PKK’lılara silah eğitimi verirken çekilmiş görüntülerini yayınladı.

Ben de Oda TV’den gördüm fotoğrafları.

Amerikalı askerler, PKK’lı teröristlere AK 47’leri kullanma eğitimi veriyorlar.

Amerikan Ordusu tüm dünyada terör örgütlerinin en fazla itibar ettiği, Rus malı silahlarla terörist eğitiyor ve utanmadan, sıkılmadan bu rezilliğini dünyaya gösteriyor.

Gerçekten artık ABD silahlı kuvvetlerinde ar haya kalmamış.

Eskiden de böyle işleri yine yaparlardı ama en azından gizli yapar, bu şerefsiz işi CIA’ye yaptırır ordunun haysiyetini korurlardı.

Artık ordunun haysiyeti falan da kalmamış belli ki!

Üniformalı askerler ile teröristler kol kola.

Rus malı terör silahları ile eğitim yapıyorlar.

Ve bunu da Türkiye’nin şehitler verdiği günün ertesi yayınlıyorlar.

Biz de TBMM’de İsveç’in NATO üyeliğini komisyonda görüşüp “Buyursunlar” diyoruz.

Sonra da Suudi Arabistan’da maç iptal oldu diyerek ulusal gururumuzu okşuyoruz.

Ne mutlu Türküm diye.

Sadece lafta olunca.


NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Yeni yıl gecesi içince direksiyona geçmediğimiz zaman.

Erişilebilirlik Araçları