
Fatih Altaylı
Yazı İçeriği
O lisansları kimlere verdiniz açıklar mısınız?
Biz burs veririz, siz aile fertlerine kamuda iş
Özalan’a iftira atılıyor
Sponsorlukta bonkör, taşımada cimri
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
O lisansları kimlere verdiniz açıklar mısınız?
Fatih Altaylı
Eylül 26, 2024
Yazı İçeriği
O lisansları kimlere verdiniz açıklar mısınız?
Biz burs veririz, siz aile fertlerine kamuda iş
Özalan’a iftira atılıyor
Sponsorlukta bonkör, taşımada cimri
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Biz burs veririz, siz aile fertlerine kamuda iş
Birkaç günden beri çok büyük bir “rezalet”i yazıyorum.
Tüm iş dünyasının bildiği ama hiç kimsenin dillendirmeye cesaret edemediği bir rezaleti, bir siyaset vasıtasıyla zenginleştirme, rant dağıtma operasyonunu.
İhalesiz bir biçimde, bir gece yarısı yapılan bir açıklama ile gizlice verilen “enerji üretim lisanslarını” anlatıyorum.
30 bin megavatlık rüzgar enerjisi lisansının nasıl verildiğini kaleme aldım.
Ardından enerji depolama işinde aynı yöntemle yapılan “yandaş zenginleştirme” operasyonuna değindim.
İş dünyasından arayan arayana.
Aralarında iktidara yakın iş insanları, iktidarla iş yapmış enerji firmalarının patronları, yöneticileri var.
Anlattığım usulsüzlüğün miktarı korkunç.
6 milyar dolarlık bir rant dağıtımından söz ediyorum.
Hepsi belgeli, hepsi bilgili.
İhalesiz, denetimsiz, rekabetsiz yapılmış bir rezalet.
Kılıfına uydurulmuş bir yolsuzluk.
İlginçtir.
Herkesten ses var, muhalefetten ses yok.
Abuk sabuk belgeleri, üç otuzluk yolsuzlukları haykırmaya bayılan muhalefet partilerinden ses seda çıkmıyor. Ana muhalefet partisi bile sessiz.
Gık çıkarmıyor.
Bahsettiğim rakam öyle üç beş kuruş değil, tam tamına 6 milyar dolar.
Dediğim gibi AKP’ye yakın iş insanları bile arayıp teşekkür ediyor.
Çünkü artık orada bile ayrımcılık başlamış.
AKP’ye çok ama çok yakın, AKP döneminde zenginleşmiş ve enerji sektöründe de faaliyet gösteren bir holding bile ancak 1 megavatlık bir lisans alabilmiş ve şimdilerde yargıya gitmekten bahsediyormuş.
Anlayacağınız rezalet büyük ama muhalefet ilgisiz.
Biz bunları yazdığımız için her gün bu hukuksuz ülkede mahkemelerde süründürülür, iktidar yalakalarının türlü hakaretlerine maruz kalırken muhalefetin bu ilgisizliği canımızı sıksa da, rezalet, yolsuzluk, haksızlık kimsenin umurunda değil diye bizim de susacak halimiz yok.
En azından herkes adına, bu ülkenin iyi insanları, düzgün vatandaşları adına, haksızlığa isyan edemeyen ama içi kan ağlayan iş dünyası ve hatta AKP’ye yakın iş insanları adına şunu öğrenmek istiyorum.
30 bin megavatlık rüzgar enerjisi lisanslarını kime, kimlere verdiniz.
Eğer kendinize güveniyorsanız açıklayın firmaların isimlerini.
Hep beraber öğrenelim, bunların kaçı gerçekten üretici, kaçı çantacı.
Hadi sıkıysa açıklayın.
Ne de olsa burası demokratik bir hukuk devleti değil mi!
Bu kadarcık şeffaflık istemek çok mu ayıp.
Bu kadarcık şeffaflık da mı sizi zorluyor.
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin çıkıp konuşmuş ve yine sağa sola hakaretler yağdırmış.
Hatta bazılarına “seks işçisi” demeye getirmiş.
Tabii, bana saldırmadan da duramamış.
Bakıyorum da bana saldıranlar, kendi özelliklerini bana yakıştırmaya bayılıyorlar.
Davranışlarındaki rezillik toplumun diline pelesenk olmuş tipler benim için “ahlaksız” diyorlar.
Kendilerini ahlaklı zannettikleri için, onların tam zıttı olan beni ahlaksız olarak tanımlamaları aslında doğru.
Ahlak zannettikleri kendi durumları ise elbette ki onlarla aynı durumda değilim.
RTÜK Başkanı olacak kişi de benim için “Hiçbir profesyonel televizyon kendisini kabul etmiyor. Programını sosyal medyaya taşımak zorunda kaldı. Kendisine sövülmesi hoşuna gidiyor gibi bir hali var. ‘Youtube’dan para gelsin de bana küfredilsin, umurumda değil’ havalarında. İlginç. Gurur, onur ayaklar altında. Dini, imanı para.” demiş.
Okudum güldüm.
Söyleyene baktım, daha çok güldüm.
İktidar sahipleri dahil, beni tanıyan herkes bilir ki, benim parayla ilgili bir motivasyonum yoktur.
Emeğimin karşılığını elbette almak isterim ama benim için ilk öncelik değildir.
Ebubekir Efendi bilsin ki, “profesyonel televizyon” ne demek bilmiyorum ama birçok saygın kanal bana teklif getirdi, getiriyor. Beni kabul etmeyen onlar değil, ben onları kabul etmiyorum. Hepsine saygım var ama bağımsız olmak çok hoşuma gittiği için kabul etmiyorum.
Bu dönem biterse unutulacak olan sizsiniz, ben değil.
Bunu bildiğiniz için saldırganlaşıyorsunuz zaten.
Kendisine sövülmesi hoşuna gidiyor demişsin.
Onu da bilemedin.
Hoşuna giden sizin gibileri delirtmek. Söylediğiniz lafın önemi olmadığı için duymuyorum ama ağızlarınızdan salyalar akıtarak saldıran görüntünüze bayılıyorum.
Para meselesine gelince.
Bak evladım, ben başına hasbelkader getirildiğim kamu kurumunda bacanağını işe alan, kayınbiraderini daire başkanı yapan, eşi işe gitmeden TRT’den maaş alan, kamu kaynaklarını aile fertlerine dağıttıran bir gurursuz, üç otuzluk menfaat için onursuz asla olamam.
Tam aksine sizin uğruna kırk takla atacağınız miktarda paraları yurt dışında doktora yapacak pırıl pırıl öğrencilere veriyorum.
Karşılıksız burs olarak.
Biz Teke Tek Bilim programının gelirlerini, bana hakaret eden terbiyesizlerden aldığımız tazminatları da üzerine koyarak ÇYDD tarafından belirlenen gençlere karşılıksız burs olarak dağıtıyoruz.
Sizler eşinizi dostunuzu kamu kaynaklarından nemalandırırken, biz anamızın ak sütü gibi helal kazancımızla bu ülkenin geleceği için, sizden sonraki nesillerin aydınlanması için gençlere aktarıyoruz.
O yüzden haddinizi bilin ve oturun.
Her ağızını açtığında bana rahmetli Oğuz Aral’ın unutulmaz karakterini hatırlatmayın.
Özalan’a iftira atılıyor
Türk medyası yalan yazmaya hiç utanmıyor.
AKP milletvekili Alpay Özalan’ın milletvekili olarak yemin töreni dışında bir kez bile TBMM kürsüsüne çıkmadığını yazmışlar.
Bence bu doğru değil.
Alpay Özalan’ın TBMM kürsüsünden bir konuşma yapmadığı doğrudur.
Çünkü söyleyecek bir şeyi yok.
Sosyal medya mesajlarını bile başkalarının yazdığını biliyoruz.
Çünkü üç kelimeyi bir araya getirip anlamlı bir cümle kuramayacağını geçmiş Televole programlarından biliyoruz.
Ama TBMM kürsüsüne çıkmadığı doğru değil.
Çıktı.
Ahmet Şık’ı yumruklamak için TBMM kürsüsüne çıktığını hepimiz gözlerimizle gördük.
Vallahi bıktım bu medyanın yalanlarından.
Alpay Özalan’ı karalamak için yaptıklarından.
Sponsorlukta bonkör, taşımada cimri
THY ilginç bir kurum.
Kendi vatandaşları için dünyanın en pahalı havayolu olması bir yana söylediği ile yaptığı arasında bu kadar tutarsızlık olan bir havayolu görmedim.
Türkiye’nin bayrak taşıyıcı şirketi, uzun yıllardır spora sponsorluk yapıyor.
Yıllarca golf sporuna destek verdi, büyük turnuvalara milyonlarca dolar sponsorluk yaptı.
Hâlâ da farklı sporlara büyük paralar veriyor.
Bence iyi de yapıyor.
Ancak bunu yapan THY, garip işlere de imza atıyor.
Önceki gün, bir golf müsabakası için THY uçağına binecek bir sporcudan golf çantası için “spor ekipmanları ayrı ücrete tabii” diyerek ekstra para almışlar.
Atla deve bir para değil ama mantık hatalı.
Hiçbir saygın havayolunun yapmadığı bir şey.
Hatta tam aksine bazı havayolları golf ekipmanlarını bagaj hakkına bile dahil etmiyor.
Ama yıllarca golf sporuna sponsorluk yapmış THY ekstra para istiyor.
Garip.
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Aşağılıklığın da bir sınırı olduğu zaman.
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar