İstanbul 16°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • Dalgalı bir günde ehvenişer

  • Suç ve ceza

  • NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

detail banner reklam

Dalgalı bir günde ehvenişer

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Nisan 11, 2025

Yazı İçeriği

  • Dalgalı bir günde ehvenişer

  • Suç ve ceza

  • NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Suç ve ceza

Dün duygu ve düşünce karmaşaları ile dolu bir gün yaşadık.

Sabah erken saatlerde Timur Soykan ve Murat Ağırel’in gözaltına alınmaları ile güne başladık.

Her ikisini de yakından tanıdığım için “Acaba nasıl bir komplonun kurbanı oluyorlar” diye düşündüm sadece.

Kısa süre sonra endişem azaldı.

Yalan olduğunu çok kolayca kanıtlayabilecekleri bir iftira ile karşı karşıyaydılar.

Ancak yine de durum çok garipti.

Devletin, suç gelirlerini aklamak suçundan tutukladığı ve mallarına el koyduğu kişilerin şikayetiyle, yıllardır bu gibi suç ve suçlularla ilgili yüzlerce haber yapan iki gazeteciyi gözaltına alması, saçmadan da saçma bir durum oluşturuyordu.

Belli ki, bu fabrikasyon iddia birilerinin de işine gelmişti ve iki gazeteciye karşı kullanılmak isteniyordu.

Murat ve Timur Emniyet’te bekletiliyordu.

Avukatlarından ve Şule Aydın’dan gelen bilgilere göre akşam saatlerine doğru ifadeleri alınacak, geceyi Emniyet’te geçirecekler, bugün sabah itibarı ile de Adliye’ye sevk edileceklerdi.

Suçsuz yere bir gece nezarette kalacaklardı.

Bir süre sonra avukatları aradı.

Olumlu bir gelişme vardı.

Emniyet ifadeleri erkene çekilmişti, öğleden sonra Çağlayan’a gönderilecek, savcılık ifadeleri alınacak ve hakim karşısına çıkacaklardı.

Arkadaşlarımızın hiçbir suçu olmadığını biliyorduk ama “Zannederim adli kontrol şartı ile serbest kalacaklar” dedim.

Avukatları da o kanaatte idi.

“Özür dileriz” diyerek salıvermeleri gerekirdi ama olmayacağından emindik. 

Çünkü her şey normal bir hukuk devletinde, gerçek bir adalet arayışı içinde olsa, bu iki gazeteci gözaltına bile alınmazdı.

Tam bu sırada 102 öğrenci ile ilgili mahkemenin “tahliye” kararını öğrendik.

Hakim “Bu suçtan tutukluluk olmaz, öğrencilerin sınavları var, tutukluluk geri dönülmez olumsuz sonuçlara neden olur” gibi makul gerekçelerle çocukların tutukluluk hallerine son verilmesine karar vermişti ama kararda hiç görmediğim bir başka değerlendirme de yer alıyordu. Hakim kararını “Bu kadar çok sanık mahkeme salonuna sığmaz zaten” diye bitirmişti.

Yine de karar sevindirici idi. Muhtemelen içerde kalan çocuklar da peyder pey tahliye edileceklerdi.

Bu ortamda olunabilecek kadar keyifli idik.

Bir yandan da Timur ve Murat’ın ifadelerini okuyor, suçlamanın anlamsızlığını, gazeteci dostlarımızın ne kadar iyi ve tedbirli gazeteciler olduğunu görüyordum.

Tam bu sırada Çağlayan’daki avukatlardan ulaşan bilgi keyfimizi kaçırdı.

Savcı, Timur ve Murat’ın ifadelerini almaya gerek görmeden, Emniyet’teki ifadeleri üzerinden yaptığı değerlendirme ile iki gazeteciyi “tutuklanma” talebiyle Sulh Ceza Mahkemesi’ne sevk etmişti.

Ben yine de iki meslektaşımızın tahliye edileceğine inancımı koruyordum.

Şule Aydın ile konuşurken “Adli kontrolle serbest bırakır diye düşünüyorum. Bu suçlama ve bu ifadelerle tutuklama olmaz. Asliye Ceza’da dava görülmeye başlandığında kesin beraat ederler ama şimdi mahkeme sorumluluk almaktan kaçınır ve adli kontrol kararı verir. 1 saat içinde Çağlayan’da işiniz biter. Akşam da programınızı yaparsınız.” dedim.

Ancak işler pek öyle gitmedi.

Saatler geçiyor, hakim bir türlü gelmiyor, yargılama bir türlü başlamıyordu.

Hakimin çok genç olması avukatlarda karamsarlığa yol açmıştı.

Bekleyiş saatler sürdü.

Ve gece yarısına doğru celse açıldı.

Yeni günün ilk dakikalarında karar açıklandı.

“Adli kontrol ve yurt dışı çıkış yasağı şartı ile tahliyelerine” haberini bugünkü yayını çekerken aldım.

Gözyaşlarımı tutamadım.

Kötü başlayan gün dalgalı bir seyirden sonra nispeten olumlu saymak zorunda kaldığımız bir kararla noktalanmıştı.

Normal şartlarda savcılığın “kovuşturmaya yer olmadığı” diyerek kapatması gereken bir dosyada tutuklama istenmiş.

Mahkeme biraz daha insaflı davranarak adli kontrol şartı ile serbest bırakmıştı.

Aksi bir kararda muhtemelen hakim hakkında soruşturma açılırdı.

Bu yüzden de bugünün koşullarında olabilecek en iyi karardı.

Artık ehvenişere sevindiğimiz bir dönemde idik.

Bir şey söyledik, üzerimize yapıştı.

Zannedersin Doğuş Grubu’nun avukatıyım.

Oysa söylemeye çalıştığım şey çok basitti.

“Varlığını ve zenginliğini iktidar desteği ile sağlamış, iktidar gücü ile kurduğu etik ve ahlak dışı ilişkilerle zenginleşmiş iş insanları ile korkudan iktidara boyun eğen ama iktidardan nemalanmak gibi bir gayret içinde olmayan iş insanlarını aynı kefeye koymayın”

“Suça orantılı bir ceza olmalı. Herkesi karşınıza alamazsınız” demeye çalışıyordum.

Bunu da gerekirse herkesi karşısına almaktan çekinmeyen biri olarak söylüyordum.

Doğuş Grubu bir örnekti sadece.

Boykot listesindeki bazıları ne Beşli Çete gibiydi, ne Limak, ne Rönesans, ne Cengiz, ne Bayburt, ne Kalyon ne de adlarını buraya sığdıramayacağım başka iktidar beslemelerine benziyordu.

Evet, korkuyorlardı.

Milyarlarına, dev servetlerine rağmen titrek bir zavallı gibiydiler, evet onursuz bir davranış içindeydiler ama iktidarın nimetleri sayesinde zenginleşmiyorlardı.

Evet, örnek verdiğim yerden devam edersek, Doğuş Grubu onursuz bir yayıncılık yapıyor, korkak bir fare gibi davranıyordu. Ama en azından Galataport’taki kredileri kamu bankaları tarafından üstlenilmiyor, ertelenmiyor, kamu kaynakları aktarılarak Galataport’u elinde tutması sağlanmıyordu.

Demeye çalıştığım buydu.

Doğuş veya benzer bazı firmalar suç ortağı değildi.

Suçu görmeyen, suça tanıklık ettiği halde sesini çıkarmayandı.

Elbette cezayı, öfkeyi hakediyordu.

Ama katil kadar değil.

Dediğim budur.

Benim adalet anlayışımdır.

Çünkü öfke ile adalet olmayacağını bilirim.

Bir başka bildiğim ise düşmanına benzediğin gün savaşı kaybettiğindir.

Evet, savaşacaksın.

Sonuna kadar.

Ama kötülükle savaşanın kötü olma hakkı yoktur.

İftira ile savaşanın iftira atma hakkı yoktur.

Bugün kadar onlarca, belki yüzlerce aşağılık iftiraya muhatap oldum.

Üzüldüm, kızdım, öfkelendim.

Ama bir tek kişiye bile bile bile iftira atmadım.

Demek istediğim budur.

Düşmanın gibi olmayacaksın. İyisiyle, kötüsüyle kendin gibi kalacaksın.

Doğuş Grubu’na da tavsiyem medyadan bir an önce çıkmasıdır.

Bu kadar onursuz bir medyaya sahip olmanın kimseye faydası yoktur.

Zararı ise ortadadır.

Doğuş’la aynı duruşa sahip pek çok büyük grubun Doğuş kadar hedef olmamasının belki de tek nedeni, iktidarın emrine verdikleri bir medyalarının olmamasıdır.

NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Öfke adalet duygumuzu köreltmediği zaman.

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Bize Biraz Müsaade
Köşe Yazıları
Bize Biraz Müsaade

Fatih Altaylı

Ekim 6, 2025

Silivri Günlüğü - 73
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 73

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

Silivri Günlüğü - 72
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 72

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
"Gerçek aşkın nadir olduğu bir gerçek" görseli
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Prof. Dr. Saadettin Eskiçorapçı"Gerçek aşkın nadir olduğu bir gerçek"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor. 00:00 Giriş 02:00 Neden eskisi gibi insanlar birbirleriyle konuşmuyor? 05:30 Aşkta zamanla değişen bir şeyler oldu mu? 07:43 Sonsuz aşk diye bir şey var mı? 10:44 Bir üroloji doktorunun günü nasıl geçer? 12:44 Kitabın ismi "Konuşulmayan Erkeklik" nereden geliyor? 15:53 İnsanların üroloji hastalıklarına karşı bir korkusu var mı? 18:35 Bizim kültürümüzde cinsel kimlik nasıl inşa ediliyor? 21:45 Kadınların ve erkeklerin rolleri arasında bir dengesizlik var mı? 24:06 Sosyal medya insanı yalnızlaştırıyor mu? 27:32 İnsan olarak kusurlarımızı nasıl anlayacağız? 31:00 Sadece iletişimsizlikten kaynaklı biten ilişkiler 32:25 Sosyal medyanın mukayese etkisi doğru mu? 35:05 Kadınlar ve erkekler birbirlerinin en çok nelerinden şikayetçi oluyorlar? 37:26 Andropoz ve menopoz kavramlarının gerçeği yansıtmadığı durumda ne yapmak lazım? 38:23 Bu konularda gençlerin bilgisi ve durumu nasıl? 42:14 HPV ile alakalı nasıl bir yol izlenmeli? 43:43 HPV hakkında genel bilgilendirme 46:39 Cinsel yolla artan hastalıkların sayısında bir artış var mı? 47:53 Hangi yaştan sonra insanlar üroloğa görünmeye başlamalı? 49:11 Ailelerin çocuklarına yaklaşımıyla ilgili ne gibi tavsiyeler verebilir? 50:39 Robotik fonksiyonlarının ilerlemesiyle tıpta insan elinin önemi azalıyor mu? 53:10 Kapanış
Kasım 16, 2025
"Dinleyiciye istediğim gibi ulaşmayan çok şarkım var!" görseli
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Demet Sağıroğlu"Dinleyiciye istediğim gibi ulaşmayan çok şarkım var!"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim 00:00 Giriş 00:39 Bir günü nasıl geçiyor? 02:05 Hikayesi olan şarkılar azaldı mı? 03:56 Hikayesi olan fakat farkedilmeyen şarkısı oldu mu? 04:41 Bir şarkı yazmaya nasıl başlıyor? 06:50 Geçmişte yaşadığı durumlar şarkı yazarken kendisini etkiliyor mu? 09:52 Magazin ile arasındaki mesafe 11:59 Şöhret kazandıktan sonra kalbinin kırıldığı olaylar oldu mu? 12:18 Yayınlamadığı eseleri 13:02 Cem Adrian ile yollarının kesişmesi 15:06 Özgüvenini nereden buluyor? 17:46 Arnavut Kaldırımı şarkısı 21:39 Kınalı Bebek şarkısı 23:40 Günümüz müziklerini nasıl buluyor? 24:27 Bugünkü imkanlar 90'larda olsaydı müzik dünyası nasıl olurdu? 26:19 Yapay zeka ve müzik ilişkisi ile ilgili ne düşünüyor? 27:24 Dinleyiciye ulaşmak günümüzde daha mı kolay? 31:12 Kapanış YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Kasım 9, 2025
"Her reçete her insana uygun değil" görseli
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Klinik Psikolog Beyhan Budak"Her reçete her insana uygun değil"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor. 00:00 Giriş 00:48 Bir günü nasıl geçiyor? 01:35 Emeklilere tavsiyeleri 03:11 Hobinin faydaları nedir? 07:14 Mutlu insan kimdir? 10:46 İnsanlarda zamanla ne değişiyor? 13:37 Alacaklı olma halinden nasıl kurtuluruz? 16:42 Güzel anlara neden tutunamıyoruz? 26:12 Psikolojide etiketleme durumu 33:39 Mahcubiyet duygusu 39:13 İnsan ne zaman psikoloğa gitmeli? 45 59 İyi hissetmek için öneriler 51:34 Özgüvenin çocuklukta mı oturması gerekli? 53:22 Değersizlik duygusu 56:21 Doğru insanı nasıl buluruz?
Kasım 2, 2025