İnançsız ve ezik
Fatih Altaylı
Ekim 26, 2009
Yazı İçeriği
İnançsız ve ezik
İnançsız ve ezik
İlk yarım saatte 5, ilk yarıda benim yıllardır umutla beklediğim 7 olabilirdi ama Fenerbahçe lehine, Fenerbahçeliler bizi kızdırmak için "Cim-bomlar" yerine "Cin-conlar" diyorlar ya, Galatasaray dün tam bir "Cinconlar" takımıydı, İnançsız, ezik, kazanmayı tahayyül bile etmeyen bir takım vardı sahada, Sarı kırmızı giymişlerdi ama asla Galatasaraylı değillerdi, İlk yarım saat boyunca üst üste iki pas dahi yapamadı sarı kırmızı giymiş olan takım, Sonra birkaç kez rakip kaleye gitmeye kalkıştılar ama gol atmak için değil yasak savma kabilinden, Fenerbahçeli oyuncular da "Ayıp olacak, Bırakalım da biraz gelsinler" der gibi izin verdi bu cılız atağımsı hareketlere, Aynen Trabzonspor maçında olduğu gibi sorumluluk almak isteyen sarı kırmızılı oyuncu yoktu, Yine biraz Ayhan topu dağıtmaya çalıştı, Pek az olarak da Arda, Galatasaray'da ilk yarının futbol oynamaya çalışan iki adamı Keita ve Elano'ydu, Herhalde onlar da Fenerbahçe'nin "Şanını" bilmediklerinden olsa gerek, Zaten Keita suratına yediği pet şişeyle Fenerbahçe'yle oynamanın ne demek olduğunu öğrendi ve haklı şikayetinde bir de sarı kart görünce o da diğerleri gibi pustu kaldı, Keita'ya sarı kart göstermekte bir beis görmeyen Bünyamin Gezer, Gökhan Gönül'ün Elano'nun boğazına sarılmasını görmedi, Hele hele itirazlara karşı acımasızlığıyla tanınan aynı hakemin Emre'nin üzerine yürümesine sessiz kalması hayli ilginçti, Herhalde Emre ile saha dışı bir yerlerden yakınlığı olsa gerek diye düşündük, İkinci yarıda Galatasaray biraz daha "Yahu biz de takımız" düşüncesiyle başladı ama Leo Franco buna pek izin vermedi, Bütün geri pasları pozisyon olacak şekilde rakibe teslim eden Leo Franco sayesinde oluşan penaltıdan ikinci golü yedi Galatasaray, Sonra Galatasaray'ın golü geldi ve oyun biraz dengelendi, Fakat Galatasaraylı oyuncular sorumluluktan sürekli kaçtılar, Kaleye vuran, golü atmak isteyen yoktu, Fenerbahçe'de bütün oyuncular sorumluluk almak isterken Galatasaray'da herkes bundan kaçındı, Galatasaray'ın en berbat oyuncusu ise Mustafa Sarp'tı, Hiçbir olumlu iş yapmadı, Pas vermektense hiç beceremediği işi, topla oynamayı seçtikçe Galatasaray'ın az sayıdaki atağını da öldürdü, Paslarını hep geç verdi daha doğrusu veremedi, Yine de ikinci yarı sarı kırmızılı takım ilk yarıya oranla daha iyiydi, Ama bu "İyilik" kazanmaya yetecek düzeyde değildi, Kulübedeki adam yani Rijkaard ise yine hep yanlış tercihler yaptı, Elano yerine Arda'yı çıkardı sonra Elano'yu da çıkarıp Aydın'ı aldı, Ne düşündü bilmek mümkün değil ama bir şey düşündüğünü de zannetmiyorum, Öylesine yaptı işte, Aydın da 87, dakikada şahane bir pozisyonu auta atarak hocasının hakkını verdi, Birkaç gün önce birisi "Bir şeyi çok istersen olur" deyince bir Galatasaraylı "25 milyon Galatasaraylı Fenerbahçe'yi yenmek istiyor olmuyor" deyince ağzının payını şöyle aldı: "Demek ki, Fenerbahçeliler daha çok istiyor" Maçın sonucunu da bu istek tayin etti, Galatasaraylılar "Az farklı bir mağlubiyet" istediler, Fenerbahçe ise haketti ve kazandı, En kötü oyuncusu bile Galatasaray'ın en iyi oyuncusundan daha iyiydi, Galatasaray'ın hakettiği yenilgiydi, O da onu aldı, Maçta haketmeyen biri vardı, Hakem Bünyamin Gezer, Bütün tercihlerini Fenerbahçe lehine kullanırken, sadece kartlarda Galatasaray'ı tercih etti, Sonucu doğrudan etkilememiş olmak iyi hakemlik midir bilmiyorum! Ama Bünyamin Gezer'in iyi hakem olduğunu zannetmiyorum, Sahaya odunla bir adam sokarsan o da maç yönetir,
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar