Dün yakanlar bugün sevenler oldu
Fatih Altaylı
Kasım 19, 2009
Yazı İçeriği
Dün yakanlar bugün sevenler oldu
Dün yakanlar bugün sevenler oldu
VALLAHİ şahane bir memleket burası,
Eğer ülkenin geleceği umurunuzda değilse çok eğlenebilirsiniz, çok mutlu olabilirsiniz,
Hatta bazen öyle olaylar oluyor ki, her şeyi unutup yine de gülebiliyorsunuz,
İşte Onur Öymen'in saçmalaması sonrası olanlar,
Kalabalık bir grup, Onur Öymen'e yükleniyor, Demediklerini bırakmıyorlar,
Ben, gül gül ölüyorum,
Niye mi?
Çünkü bugün Alevileri, Onur Öymen'e karşı kışkırtanlar kim farkında mısınız?
Çok değil, birkaç yıl önce Alevileri yakanlar, Madımak Oteli önünde birikenler veya Madımak önünde elinde benzin bidonuyla birikenlerin "avukatlığını" yapanlar,
Doğrusu çok yanılmışız,
Onur Öymen'in sözlerinden sonra anladık ki, dün Alevileri yakanlar aslında Alevi yurttaşlarımızı çok severmiş,
Yakmalarının nedeni ise basit: Sadece iyi pişmiş seviyorlar,
Madem o kadar seviyorsunuz Alevileri, Madımak sanıkları nerede?
Şaşırmayın
ŞAHANE memleketten biraz daha manzara aktarayım mı?
Aktarayım da gülün,
Biliyorsunuz, bir süre önce bir hâkim, TİB'i bastı,
Hani şu meşhur dinlemelerin yapıldığı merkez, Zannederim NASA gibi bir yer olmalı, bu kadar adamı dinleyebildiğine göre,
Neyse, hâkim bey TİB'i bastı ve TİB'in Yargıtay'ın telefonlarını dinlediği ortaya çıktı,
Ne beklersiniz?
Yargıtay suç duyurusunda bulunacak ve TİB yönetimi hakkında soruşturma açılacak değil mi?
Siz çok beklersiniz,
Soruşturma açıldı ama TİB yöneticileri hakkında değil,
TİB'i basıp rezaleti ortaya çıkaran hâkim hakkında,
"Sen nasıl olur da milletin huzurunu bozar, yargının kendini kötü hissetmesine neden olursun" diye herhalde,
Durumumuz şahane,
Yakında katilleri, hırsızları yakalayan polisler, yolsuzluğu bulan müfettişler de mahkemeye sevk edilirse hiç şaşırmayın,
Hırsızlar, katiller ve yolsuzluk yapanlar sevk edilirse o zaman şaşırmak serbest,
Bu fiyata bir daha satılmalı
ÇAĞDAŞ Türk resmini severim,
Elimden geldiğince de, karınca kararınca beğendiklerimi alırım,
Doğrusunu isterseniz Doğançay'ın Mavi Senfoni'sinin 2 milyon TL'yi aşan, vergisi ve belediye payıyla 2,5 milyon TL'ye varan bir fiyata müşteri bulmasına da sevinebilirdim,
Eğer bu fiyatların gerçek olduğuna inansaydım,
Ben bu fiyatlara, ne yazık ki inanamıyorum,
Dev müzayede şirketlerinin uluslararası arenada yaptıklarının bir benzerini, bizimkiler burada yapıyor,
Kendi içimizde, kendi çapımızda,
Palavradan fiyatları yükseltiyorlar,
Diyeceksiniz ki, "Bunun kime ne faydası var"?
Şöyle söyleyeyim,
Diyelim ki elinizde 20 tane Burhan Doğançay resmi var,
Bunlardan birini 1,5 milyon dolar gibi bir fiyata satarsanız ne olur?
Elinizde bir "fiyat" olur,
Ve kalan 19 tablonuz için bir "bench mark" elde edersiniz,
Yarın bir başka Doğançay tablosunu "500 bin dolara" kelepir diye satabilirsiniz,
Böylelikle piyasayı başka bir boyuta taşırsınız,
Bana göre yapılmakta olan budur,
Burhan Doğançay'ın bu tablosunu alan Murat Ülker, yarın özellikle de yurtdışında bir müzayedede tabloyu 1,5 milyon dolara satabilirse o zaman ben bu fiyata inanırım,
Bugün için inanmam,
Ne Mavi Senfoni'ye ne de diğerlerine,
Basının büyük sorunu çözüldü
GEÇEN hafta bir basın duyurusu geldi,
İsmi lazım değil bir firma, sarı basın kartı sahiplerine ekstradan indirim yapacakmış, Onu duyuruyor,
Sinirlendim,
Bilirsiniz, gazetecilerin ayrıcalıklı bir zümre haline gelme isteğine başından beri karşı çıkan, bu yüzden basın kartı bile almayan bir adamım,
Oturup yazacaktım, Sonra "Değmez" dedim attım,
Ama iş, bir şirketin münferit rezaleti olmaktan çıkmış, kurumsal rezalete dönüşmüş,
Gazetecilerin hiçbir haltıyla ilgilenmeyen Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, yani sarı basın kartlarını dağıtarak benim gazeteci olup olmadığıma devlet adına karar veren kuruluş, onlarca firmayla anlaşma imzalayarak "basın kartı sahiplerine yüzde bilmem kaç" indirim organize etmiş,
Vallahi bravo,
Zaten bugünlerde Türk basınının en büyük sıkıntısı bu indirim meselesiydi,
Artık bütün meslektaşlarımız rahatlamıştır,
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar





