TMSF'de Garipoğlu lobisi
Fatih Altaylı
Aralık 24, 2009
Yazı İçeriği
TMSF'de Garipoğlu lobisi
TMSF'de Garipoğlu lobisi
HAYYAM Garipoğlu, yeğeninin gündemden düşmesiyle birlikte, yeniden "kapı arası" faaliyetlerine başladı,
Biliyorsunuz, Hayyam Garipoğlu'nun batık Sümerbank'tan ötürü TMSF'ye faizler hariç 350 milyon dolara yakın borcu var ve bu borcu ödemiyor, TMSF de sonunda dayanamadı ve bir süre önce Garipoğlu'na ait "Burgaz Rakı" olarak bilinen alkollü içki üretim şirketine el koydu,
El konulan şirket satıldı, Ne var ki, Rekabet Kurulu onayı alınamadığı için satış gerçekleşmedi ve TAPDK da Burgaz Rakı'nın üretim lisansını iptal etti,
Şimdilerde TMSF içinden çok ilginç bilgiler gelmeye başladı,
Hayyam Garipoğlu, TMSF içinde kendisine "güçlü" bir lobi oluşturmuş, (Lobideki isimler bende mevcut,)
İki kişilik bu lobi, TMSF'nin Burgaz Rakı'yı Hayyam Garipoğlu'na iade etmesi için ciddi ciddi çalışıyorlar,
TMSF içindeki isimleri bende saklı iki kişilik bu lobi grubu, Fon Kurulu üyelerine, siyasetten de aldıkları güçle baskı yaparak Burgaz Rakı'nın en hızlı bir biçimde Garipoğlu'na iade edilmesini savunuyorlar,
Dahası, Hayyam Garipoğlu'nun TMSF yönetimine, "Burgaz Rakı'yı iade edin, hakkınızda açtığım 70 kadar davayı geri çekeyim" tehdidini de iletiyorlar,
Rezalet bununla da sınırlı değil,
TMSF'de iade işlemine karşı çıkanların, "İade edemeyiz, Zaten TAPDK, Burgaz'ın lisansını iptal etti" söylemlerine de "Hayyam Garipoğlu, TAPDK'da işi bitirmiş, Biz iade edersek lisansı geri alacakmış" yanıtını veriyorlar,
Yüz binlerce kaçak içkisi yakalanan, hakkında açılmış 50 kadar "kaçak içki ve bandrol davası" bulunan Burgaz Rakı'ya TAPDK'nın yeniden lisans vermesi nasıl olacak, benim aklım almıyor ama TMSF içindeki güçlü lobisi sayesinde kısa süre içinde Burgaz Rakı Hayyam Garipoğlu'na iade edilirse kimse şaşırmasın,
Garipoğlu adına TMSF içinde lobi yapan TMSF yöneticilerinin, bu lobi faaliyeti sırasında Ankara'nın önemli isimlerini kullandıklarından o önemli isimlerin haberi var mı, onu da merak ediyorum doğrusu,
PKK'nın talebi, Kürtlerin değil
TEKE TEK'te, kapatılan DTP-PKK'nın Genel Başkan Yardımcısı Osman Özçelik konuğumdu,
Oldukça açık ve dürüst konuştu,
Baklayı ağzından çıkardı ve Abdullah Öcalan'ın son 10 yıldır tekrarladığı tez olan "demokratik özerkliği" istediklerini söyledi,
Türkiye'nin 2'ye değil 25 "demokratik özerk bölgeye" bölünmesini istedi,
Resmi dilin Türkçe olmasını ama özerk bölgelerin her birindeki etnik gruplara göre farklı dillerin de yönetim dili olarak benimsenmesini istediklerini anlattı,
Bunların hiçbiri yeni değil, Terör örgütünün İmralı'da yatan lideri, bunları uzun zamandır söyleyip duruyor,
Ancak şunu unutmamak lazım:
DTP-PKK veya PKK'nın uzantısı olacak yeni parti, Türkiye'de Kürtleri temsil etmiyor,
Bunların temsil ettiği şey, PKK'dır,
Ve bu talep, PKK'nın talebidir,
Ve ancak o kadar ciddiye alınmalıdır,
Hürriyet'ten tiraj mektubu ve benim çağrım
HÜRRİYET Gazetesi'nden bir mektup geldi,
Tonlaması hayli küstah ama o grubun üslubu olduğu için önemsemiyorum,
Benim, "Gazetelerin satış rakamları yalan" yazılarıma yanıt olarak yollamışlar,
Diyorlar ki: "Yazınızda gazete adı vermemişsiniz ancak 19 Aralık 2009 tarihli yazınızın bir bölümünde aktardığınız yanlış bilgilere bakarak Hürriyet Gazetesi'nden söz ettiğinizi anlıyoruz,"
Hemen burada araya girmem lazım, O yazımın o bölümünde kastettiğim Hürriyet değildi, Onların verdiği rakamlar da diğerleri kadar denetimden uzak ve yanıltıcı ama orada kastım başkasıydı, Ya gereksiz alınmışlar ya da yakıştığı için alınmışlar,
Şöyle devam ediyor Hürriyet'in yanıtı:
"Hürriyet Gazetesi, PwC ile geçen ekim ayında günlük satış adetlerinin doğru ve dürüst biçimde açıklandığına dair raporlar hazırlıyor,,,
,,,Yani sonuç olarak Hürriyet Gazetesi'nin, okurlar ve reklamverenler ile paylaştığı satış rakamları doğrudur, güvenilirdir ve her türlü şaibeden uzaktır,"
Hürriyetçilere çok iyi bildikleri bir şeyi hatırlatarak biraz ders vereyim,
Gazete satış denetiminin evrensel standartları vardır, Bu, uluslararası kabul görmüş "ABC standartlarıdır",
Sizin yaptırdığınız denetimin ABC standardında olmadığını ve "kendi kendinize gelin güvey olmaktan ibaret olduğunu" siz de, ben de biliyoruz,
Tabii yine de diğer gazetelerden bir adım önde olduğunuzu kabul ediyorum, Diğer gazeteler hiç denetlenmiyor, siz denetleniyormuş gibi yapıyorsunuz, HABERTÜRK ise tam anlamıyla denetleniyor,
Madem bu konuya dahil oldunuz, size, Hürriyet Gazetesi'ne açık bir teklifim var,
Gelin bu işi beraber yapalım, Ama ABC standardında, Yani uluslararası standartta, Yüzde yüz güvenilir biçimde, yani bizim çıktığımız günden beri yaptığımız şekilde kendimizi denetlettirelim,
Biz öncü olalım, Tiraj kandırmacasına, satış yalanına son verme konusunda kendinize güveniyorsanız bizimle birlikte hareket edin,
Bunda bir ayıp yok,
Ama herhangi bir denetim değil, Gelin ABC standartlarına, Hakiki tiraj denetimine,
Var mısınız?
Not: Hürriyet Gazetesi, mektubunda bizi dava edeceğini de belirtmiş, Rica ediyorum, bizi dava edin, Haklılığımızı yargı önünde kanıtlama şansını bize verirseniz mutlu oluruz,
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar





