Hep yazabildim
Fatih Altaylı
Şubat 3, 2010
Yazı İçeriği
Hep yazabildim
Hep yazabildim
BAŞBAKAN Erdoğan kızgın,
"10 yıl önce bunları yazabiliyor muydunuz? 'Ferman buyurdunuz efendim' diyordunuz" diye çatmış gazetecilere,
Başkalarını bilmem ama ben bu mesleğe başladığımdan beri "kafama eseni" yazdım,
Zannederim bunu Sayın Başbakan da bilir,
1990'ların ortasıydı, Terör tavan yapmıştı, Bir yandan da faili meçhuller, insan hakları ihlalleri vardı, Ben "Devletin teröre terörle cevap veremeyeceğini" yazdım,
Terörle mücadele adı altında bir kent abluka altına alınmıştı, Gittim, Gördüm, Yazdım,
Susurluk olmamıştı daha, Devlet içindeki çeteleri yazdım,
PKK'nın kendi halkına yaptığı zulmü yazdım,
Susurluk oldu, Susurluk'u yazdım, Meydanlarda toplantılar yaptım, Üzerime vazife olmadığı halde,
28 Şubat geldi, "Kimse darbeye heveslenmesin" diye yazdım, "Sivil toplum her sorunu çözer" diye yazdım, Yetmez diye gittim Genelkurmay'da anlattım,
Aynı dönemde herkes sus pus olmuşken, katsayı meselesine kimse gıkını çıkaramazken "Bunu yapamazsınız" diyerek YÖK'le papaz oldum,
İstisnasız bütün başbakanlarla "papaz" oldum,
Tayyip Erdoğan'ın hapse girdiği gün, "5 yıl içinde Türkiye'nin başbakanı olacak adam bugün hapse girdi" diye yazdım,
AKP iktidar oldu, Bugün onları yere göğe koyamayanlar havayı koklayıp araziye uymuşken, sağda solda darbe konuşmaları yapılırken "seçilmiş" hükümete destek verdim,
Aynı hükümetin, başta özelleştirme olmak üzere, yanlışlarını görünce onu da yazdım,
Başkalarını gerçekten bilmiyorum ama ben köşe yazmaya başladığım günden beri doğru bildiğim, aklıma esen, aklımın kestiği her şeyi yazdım,
Kimse bana "ferman buyuramadı", Buyurmaya teşebbüs dahi edemedi,
Bunların karşılığında ne mi oldu?
Başkalarının ağlaya ağlaya anlattığı gibi hiç anlatmadım ama ben de "andıçlandım",
Andıçlandığım dönemde, diğer andıç mağdurlarına köşemi açtım,
PKK'nın ölüm listesine girdim, Beni vurmaya ekip yolladılar, Öldürmekle görevlendirilenler dostum oldu, Devlete teslim oldular,
Beni öldürecek adamlara cezaevlerinden talimatlar verildi,
Bir akşam konserden çıkarılıp, Emniyet "Dönebilirsiniz" deyinceye kadar yurtdışına gitmek zorunda kaldım vurulmamak için,
İstisnasız bütün başbakanlar, kovulmam için çalıştığım gazetelerin patronlarıyla konuştular,
Güvenilmez bir adam oldum, Bundan gurur duydum,
Kimseyle suç ortaklığı yapmadım, Kimseyle güç ortaklığı da yapmadım,
Bu işi böyle yaptım, Böyle yapabildiğim müddetçe de yapmaya devam edeceğim,
Yapamazsam,
Canım sağolsun,
Muayenehane çalışanları ne olacak?
DOKTORLAR Tam Gün Yasası'nı tartışırken, bakanlık da, onlara karşı çıkan hekimler de çok önemli bir bölümü unuttular,
Onlar da "muayenehane çalışanları",
Tam Gün Yasası'nın beklenen ve istenen etkisi olarak pek çok doktor muayenehanesini kapatacak, kapatmak zorunda kalacak,
İyi de orada çalışan on binlerce kişi ne olacak?
Doktor muayenehanelerinde en azından telefonlara bakıp randevuları ayarlayan bir sekreter vardır, Pek çoğunda temizlik işlerine bakan bir görevli de bulunur, Bazılarında bir, hatta birkaç sağlık teknisyeni de vardır,
Tam Gün Yasası ile muayenehaneler kapatılınca bütün bu kişiler işsiz kalacak,
Toplamda kaç kişi biliyor musunuz?
60 bin kişi,
Evet, yaklaşık 60,000 kişi,
Türkiye'nin mevcut koşullarında iş bulma olanağı olmayan ve evine ekmek götüremeyecek, çocuğuna harçlık veremeyecek, kirasını ödeyemeyecek, aile bütçesine katkıda bulunamayacak, tam aksine aileye yük olacak bir 60 bin kişi daha,
Muayenehanelerin kapanmasıyla, sağlık sektörüne malzeme tedarik eden firmaların işten çıkarmak zorunda kalacağı elemanlar bu sayıya dahil değil,
Hepimiz bu yasayı doktorlar üzerinden tartışıp haklı-haksız yönlerini ele aldık,
Ama hiç kimse bu 60 bin kişiyi düşünmedi,
Tekel işçileri kadar bile,,,
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar
Zeki Demirkubuz yorumluyor
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"
Eylül 15, 2025
Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı
"Gülmek bir savunma mekanizması"
Eylül 14, 2025