İsrailzede olmak şart mıdır!
Fatih Altaylı
Haziran 10, 2010
Yazı İçeriği
İsrailzede olmak şart mıdır!
İsrailzede olmak şart mıdır!
MURAT Mercan aradı,
Yurtdışında olduğu için hemen arayamamış,
"Gazze'deki dramı böyle tatlı bir polemikle gündemde tutmak bence çok iyi" dedi,
Karşılıklı olarak davetlerimizi kabul ettik, O benimle Anadolu'nun ve istanbul'un fakir fukara bol yerlerini gezecek,
Ben de onunla Gazze'ye gideceğim, varlığından Murat Mercan kadar emin olduğum insanlık dramını yerinde göreceğim,
Ancak Murat Mercan'ın, benim yazımdaki kastı tam olarak anlamadığını düşünüyorum,
Sadece onun değil, Gazze konusunda "aşırı hassas" pek çok kişinin anlamadığından eminim,
Murat Bey'le konuşurken şöyle dedi:
"Fatih Bey, haklısınız, Türkiye'de de büyük sıkıntı yaşayan insanlarımız var,
Dediğiniz gibi ülkemizin her yerinde var, Biz de hükümet olarak onlara elimizden gelen yardımı yapmaya çalışıyoruz, Kömür veriyoruz, yakacak veriyoruz, beyaz eşya veriyoruz, gıda yardımında bulunuyoruz,
Yeterli mi, değil! Ama devletin imkânları ölçüsünde yardım ediyoruz, Ama yurtdışındakilere de sivil toplum olarak yardım etmelerinde ne sakınca var?"
işte anlaşamadığımız yer de tam burası,
İHH'yı biliyorum,
Afrika'nın olmadık yerlerinde karşıma çıktıkları zaman şaşırmıştım,
Geniş bir coğrafyada, daha doğrusu geniş bir Müslüman coğrafyada yardım yapmaya çalışıyorlar, Ne bileyim, mesela Etiyopya'da su kuyusu bile açıyorlar,
Ama aynı hassasiyeti Türkiye'de göstermiyorlar,
Tabii işlerine karışacak değilim, parayı toplayan onlar, istedikleri gibi harcarlar, Zaten hükümet, onlara "kamu yararına hadim vakıf" statüsü verdiği için vergiden de bağışıklar,
Ama Türkiye'deki fukaralık bu kadar ortadayken, hükümetin sadece "Gazze" diye bağırması acayibime gidiyor,
Fakir olarak önemsenmek için "İsrail mağduru" olmak şart mı?
Kendi yönetimlerimizin mağduru olmuş olmak ilgi çekmiyor mu?
‘Quo vadis’in yanıtları mı acaba
TEKE Tek’e katılan konuklardan ikisinin sözleri hemilgimi çekti hem de korkuttu,
Biri Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, diğeri Milli Gazete yazarı Ayhan Demir,
Yusuf Kaplan, Yeni Şafak’ta yayın yönetmenliği yaptı, sonra TV5’in başına geçti, Bilgi Üniversitesi’nde dersler verdi, Şimdi yazarlık yapıyor,
Özetle, “Yeni bir dünya düzeni kurulduğunu, Türkiye’nin bölgesinde yeni bir güç olarak ortaya çıkacağını, zaten genetiğinde var olduğunu, Osmanlı coğrafyasında yeniden egemen güç olacağını, bunun hazırlıklarının başladığını, basiretsiz Arap liderlerin bölgede etkinliğinin kalmayacağını, Türkiye’nin bütün eski tebaalarına yeniden hükmedeceğini ama bunu çağdaş yöntemlerle yapacağını, ulus devletin teorik olarak artık mümkün olmadığını” anlattı,
Ayhan Demir’in söyledikleri de benzer düşüncelerdi, Demir, “Bölgede savaş olasılığının varlığını, bunun Türkiye için bir var olup olmamameselesi olduğunu, Türkiye’nin burada etkin bir rol almaması durumunda yok olacağını” söyledi,
Her iki yazarın hemfikir oldukları, Türkiye’ninABD ve İsrail ile stratejik ortak oldukları ancak orta vadede bu ülkelerle işbirliğinin yapılamaz hale geleceğiydi,
Ben de kendilerine, ekonomik olarak borçlu, dışarıdan gelen paraya hâlâ ihtiyacı olan, üretimini artırmayan bir Türkiye’nin bütün bunları nasıl yapacağını sordum,
Arap sermayesinin ve petrodolarların Türkiye’ye geleceğini söylediler,
Ben de bunun üzerine, “Peki basiretsiz dediğiniz liderler, kendileri için tehlike arz eden Türkiye’ye neden para akıtsınlar” dedim,
Nitekim durum bu,
Türkiye’nin ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Ortadoğu’da tavır koyan, karizmatik, popüler bir lider haline gelmesi bölgedeki demokratik olmayan ülkelerin liderleri arasında pek de “hoş karşılanmıyor”,
Bunu ben söylemiyorum,,,
Pek çok Batılı gözlemci söylüyor, Türkiye’nin ilginç bir yola girdiğini, bugünkü iktidara yakın görüşleri temsil eden gazetecilerden dinliyoruz, Bakalım bu yolun sonu nereye varacak?
Beyaz evleniyor mu?
GEÇENLERDE Habertürk’e Marmara Üniversitesi öğrencileri tarafından verilen “En İyi Gazete Ödülü”nü almaya gittim,
Gençler sağolsunlar, galiba 15 kategorinin 12’sinde açık farkla Habertürk’ü en iyi gazete seçmişler,
Törende “Talk-show” dalında en iyi seçilen Beyaz’la karşılaştım,
Beyaz biraz kardeşim, biraz evladımgibidir,
Sarılıp öpüştük,
Her zamanki mütevazı haliyle yine bana teşekkür etti konuşmasında,
Sapına kadar hak ettiği başarısında, benimderyada damla bir katkımvar belki ama o yine de her seferinde bunu söyleyerek beni ağlatıyor,
Neyse anlatacağımo değil, Beyaz’la öpüşüp koklaştıktan sonra, “Ne o lan, evleniyorsun galiba” dedim,
“Ne diyosun abi” dedi,
“Her evlilik erkendir, ama senin yaşın geldi geçiyor, Evlilikten iyisi de yoktur, Bekâr adamın parasını itler, yakasını bitler yer” dedim,
Güldü,
“Abi bir rahat bıraksalar evlenicem, Öyle bir yola girdim, Ama rahat bırakmıyorlar” dedi,
Anladığım kadarıyla şikâyeti, magazin basınının aşırı ilgisindendi,
Ben,magazin gazetecisi arkadaşlara söyleyeyim bari, “Rahat bırakın Beyaz’ı, Evlenecek,”
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar
Zeki Demirkubuz yorumluyor
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"
Eylül 15, 2025
Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı
"Gülmek bir savunma mekanizması"
Eylül 14, 2025