Bu da benim tahminim
Fatih Altaylı
Haziran 10, 2011
Yazı İçeriği
Bu da benim tahminim
Bu da benim tahminim
DÜN dedim, "Galiba vatandaş liderlerle kafa buluyor" diye,
Gerçekten öyle,
Meydanlar dolu, meydanlar coşkulu,
AKP biraz daha dolu gibi ama onların da "imkânları" daha fazla, Normal,
Eğer meydanlara bakarsanız "üç iktidar" çıkacak gibi,
Ortalıkta tahminler, anketler uçuşup duruyor,
Ciddi anketlerin verdiği oranlar birbirine yakın,
Bazıları ise yakın oldukları partiyi yukarı çekip, diğerini aşağı indiriyorlar gibime geliyor ama ondan bile emin değilim,
Belki vatandaş anket yapanlarla da "kafa buluyor" olabilir,
Dün Habertürk Yazı İşleri'nde "Seçim Toto" oynadık,
Herkes tahminini yazıp verdi,
Orada bile kafalar karışık belli,
AKP'ye en az veren yüzde 38 verdi, En yüksek veren yüzde 47,
CHP'ye en az veren yüzde 27 verdi, en çok veren yüzde 34,
MHP'ye en az veren yüzde 12 verdi, en çok veren yüzde 17,
Arkadaşlarımın tahminlerini açıklamaya yetkili değilim,
Ama kendi tahminimi yazmakta bir beis görmüyorum,
Tahminim hiçbir bilimsel veriye dayanmıyor, Söyleyeyim,
Aldığım mail'ler, sokakta vatandaşlarla yaptığım konuşmalar ve yıllardır bu işleri "istemeden" de olsa takip etmek zorunda kalan biri olarak sadece ve sadece "tahmin" etmeye çalışıyorum,
Bu yüzden de pazar akşamı sandıktan AKP'nin 1, parti çıkacağını zannediyorum, Alacağı oy da yüzde 45-46 civarında olacaktır,
CHP'nin ise yüzde 30 oy alacağını düşünüyorum, Belki 1 puan üstü, Belki 1 puan altı,
MHP ise yüzde 13-14 bir oy alacaktır,
Dediğim gibi bu bir tahmin,
Çöpe gidecek oy oranı az olacağı için de partilerin oy oranlarına yakın bir milletvekili sayısına ulaşacağını düşünüyorum,
Sadece BDP'nin 20 kadar milletvekili "ziyan" olacağı için ve yüzde 5 civarında bir oy da çöpe gideceği için, bunların büyük bölümünü AKP'ye, küçük bölümünü CHP'ye yazmak lazım,
Tabii bizim millet hiç belli olmaz,
Pazartesi sabahı tahminlerimize kahkahalarla gülebiliriz de!
Büyük rezalet küçük rezalet
ÖLÜM Pornosu isimli kitabı Türkçe'ye çeviren Funda Uncu'nun Bodrum'da ifade vermek üzere gittiği karakolda başına gelenleri "büyük rezalet" olarak tanımlayanlara katılmıyorum,
Bir çevirmenin çevirdiği kitap yüzünden ifade vermeye gitmesi başlı başına bir "büyük rezalet" olmakla beraber, karakolda başına geleni "şimdilik" büyük rezalet olarak görmüyorum,
Çünkü her yerde bir "densiz", bir "zübük" karşınıza çıkabilir,
Her işte, her devlet dairesinde, hatta her sokakta,
Funda Uncu da belli ki, "densiz" ve "gayri medeni" bir polis memuruna denk gelmiş,
Haddini bilmeyen ve "iktidarın" tavrını içselleştirip "yürütmenin" ve "idarenin" tamamına mal etmiş bir polis memuruna,
Bu büyük bir rezalet değildir,
Ancak bundan sonra olacak gelişmeler "büyük rezalet"e dönüşebilir,
Nasıl mı?
Anlatayım, Bir seks emekçisine dahi "fahişe" muamelesi yapılmaması gereken bir yerde bir edebiyatçıya böyle bir muamele yapılması kabul edilemez,
Doğru düzgün ülkelerde böyle bir durumda hemen "ilgili polis memuru" hakkında soruşturma açılır,
Müfettişler görevlendirilir, İddialar incelenir, Eğer olay anlatıldığı gibi gerçekleşmişse o polis memuru yaptığı densizliğin ve terbiyesizliğin hesabını verir,
Hal böyle olursa böyle bir tavra temayülü olan başka polis memurları da "doğrunun ne olduğunu" görür ve "yanlışın" karşılıksız kalmayacağını öğrenirler,
İlgilisi yargı karşısında hesabını verir,
Olay da "küçük bir rezalet" ve "bireysel bir konu" olarak kapanır gider,
Yok böyle yapılmazsa o zaman bu "büyük bir rezalettir",
5Y 1 K
DÜNKÜ yazımda Kemal Kılıçdaroğlu'nun TRT'de katıldığı program için "5Y 1 K" diye yazdım,
Bizim düzeltme servisi bunu "5N 1K" olarak düzeltmiş,
Oysa ben bir durum tespiti yapıyordum,
Espriyi anlayamamışlar,
Umarım bu kez düzeltmezler,
Üzüntü insanlar içindir
"ÇOK üzüldük, Günlerce ağladık, Perişan olduk, İnfazı gerçekleştiren oğlumuz intihara kalkıştı, Mağduruz, Ah, vah, hüüü,"
Bu cümleler, kendi öz kızlarını, töre için kendi öz oğullarına, yani kızın kardeşine infaz ettiren, yani öldürten ailenin mahkemede söyledikleri sözler,
Biliyorlar ki, bu sözler hemen basında yer bulacak,
Ve sonra da mahkemede "pişmanlık, nedamet" olarak gösterilip, hafifletici neden sayılacak,
Ne güzel değil mi?
Gencecik kızı, töre diye öldür,
Çok üzülen, intihara teşebbüs eden kardeş müsveddesi, kız kardeşine tam 41 bıçak darbesi vursun,
Sonra "üzgünüz",
Siz kim üzgün olmak kim be,
Üzüntünün anlamını biliyor musunuz acaba siz,
İnsanlar üzülür insanlar,,
Sizler değil,
Arınç'a yazık
BÜLENT Arınç için çok üzüldüm,
Bir sınıf arkadaşı Yargıtay'ın, bir sınıf arkadaşı Danıştay'ın başına geçmiş,
Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın görev süresinin dolmasına daha epey var,
Bülent Bey üzülüyordur oraya da bir sınıf arkadaşı geçemedi diye,
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar
Zeki Demirkubuz yorumluyor
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"
Eylül 15, 2025
Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı
"Gülmek bir savunma mekanizması"
Eylül 14, 2025