Çözümsüzlükte diretmek enayilik
Fatih Altaylı
Temmuz 22, 2011
Yazı İçeriği
Çözümsüzlükte diretmek enayilik
Çözümsüzlükte diretmek enayilik
DÜN bir soru sordum,
Epey yanıt geldi, 1000 kadar,
Hepsini okudum, Yağmur gibi gelmeye de devam ediyor,
Hepsini okuyup değerlendireceğim,
İlk izlenimim şu,
Gelen yanıtların yüzde 60 kadarı "Bu iş bitsin, Nasıl bitmeliyse öyle bitmeli" diyor,
Yine çok fazla sayıda "Bölüneceksek bölünelim, Artık yeter" diyenler var ki, bunlar "Beyaz Türk"ler,
"Sen ne saçmalıyorsun kardeşim, Öcalan nasıl serbest bırakılır" diyenlerin büyük bölümü yine "Beyaz Türk" diye tanımlayabileceğimiz gruptan,
Çok ilginç bir nokta, bölgede görev yapmış olanlardan, özellikle de güvenlik güçlerinde görev yapmışlardan gelen yanıtlar "Öcalan'ın bu halde tutuklu kalmasının veya serbest olmasının çok da önemi yok, Bir tek kişi dahi ölmeyecekse her şey düşünülebilir, Yeter ki, bu işin biteceğinin garantisi olsun" diyor,
Tabii komplo teorisyenleri de yok değil,
Bazı mail'ler "Bir şeyler planlanıyor, sen de bunun sözcülüğüne soyundun, Hazırlık yapıyorsun" diyor,
Ben de gülüyorum tabii, Bu kadar önemsenmeme,,,
Bir de "Sen satılmışsın" diyenler var elbet,
Buna gülmüyorum, Çünkü herkesi satılık zannetmek için satılmaya hazır olmak lazım,
Bunu yazanlar adına üzülüyorum,
Biz fikrimizi yazarız, Düşünmeye davet ederiz, Bazen tahrik ederiz yazar olarak,
Ama düşünecek donanıma, en azından organ olarak sahip olmayanlar hemen öyle yaftalar,
Yazık,
Neyse ki, önemsemiyorum,
Asıl olarak algıladığım şu,
Türkiye'de bu konuda çözüm üretmek, eskisine oranla çok daha kolay,
Aklıselim düşünenlerin, duygulardan arınarak akılla bakanların oranı hayli yüksek,
Burada Kürt siyasetçilere önemli bir görev düşüyor,
Makuliyet prensibini önce kendilerinin kabul etmesi lazım,
Türkiye Cumhuriyeti'nin uzattığı eli samimiyetle tutmaları lazım,
Geçmişin "aptallıklarından" ders almaları lazım,
Çözülmeye çok yakın bir sorun var ortada,
Ama çözülmemesi durumunda en çok kaybedecek olanlar yine Kürt siyasetçiler olacak,
Öyle veya böyle,
Sonuç olarak ben hâlâ yanıtlarını bekliyorum,
Sonra geniş bir değerlendirme yapacağım,
BDP'ye
BAKIN, Türkiye'de hiç de azımsanmayacak bir kitle size oy verdi,
Bunların tamamını Kürt oyları zannetmeyin,
"Artık çözüm üretilsin" diyen Türkler arasında da size oy verenler var,
Bu oyları heba etme hakkınız yok,
Kürt olsun, Türk olsun size oy veren insanlar çok zorluk çektiler,
Bu zorluklara bir nebze olsun saygı gösterin,
Zaten "Yemin etmeme" meselesini bir pazarlık unsuru haline getirmemiştiniz ve iyi de yapmıştınız,
Gelin artık Parlamento çalışmalarına katılın,
Edin yemininizi,
Çözüm arayışlarına katkıda bulunun,
İdeoloji gözlüğü
SORUMA verilen yanıtlar sadece sorduğum soruyla sınırla kalmamış,
"Manzarayı umumiye" başlıklı yazıma da epey bir yanıt geldi,
"Haklısınız" veya "Haksızsınız" şeklinde,
Türkiye dışardan iyi görünüyor dememe kızanlar olmuş,
"Gelsinler görsünler bakalım Türkiye iyi mi" diyenler var,
Bunu yazanların çoğu işsiz olduğunu söyleyenler,
Adalet ve Kalkınma Partisi karşıtları da aynı şeyi söylüyorlar,
Merak etmeyin, Ben de Türkiye'de yaşıyorum, Eksikleri, gedikleri, hataları ben de görüyorum,
Benim dediğim şu, Avrupa'nın ve hatta dünyanın pek çok ülkesinden daha "umut verici" durumdayız, Avrupalı gençlerin gördügü de bu,
Benim gördüğüm de bu,
Yazıma hak verenler de azımsanmayacak ölçüde,
İdeolojik olarak destekleyenleri bir kenara bıraksak bile önemli ölçüde "Doğru söylüyorsun" diyenler var,
Önemli bir bankanın çok önemli bir pozisyonunda bulunan okurum şöyle yazmış: "Fatih Abi haklısın, Kardeşim uzun yıllardır Fransa'da yaşıyor, İşleri de iyi, Buna rağmen Fransız eşi Türkiye'ye yerleşelim diyor bir yıldır ve yakında buraya yerleşecekler,"
Benzer pek çok örnek veren var,
Ama tabii olaylara sadece ideoloji gözüyle bakınca bunu görmek zor,
NOT: Sakın yanlış anlamayın, İdeoloji gözlüğüne asla karşı değilim, İdeolojiyi önemserim, Sadece ideolojinin gerçekleri görmemizi engellemesine karşıyım, Gerçekleri görmek, idelojik körlükten kurtarır ve doğru yolda ilerlemizi sağlar, Kendi ideolojimiz içinde,
Ayar gerek
BİR milletvekili diyor ki, "Başbakan'a dokunmak ibadettir",
Doğrusunu isterseniz, benim buna diyecek hiçbir sözüm olamaz,
Bunun "insani" tarafını bir yana koysak, din açısından, inanç açısından bile ne denli "abes" olduğunu, hatta günah olduğunu söylemek bile gereksiz,
Bence buna en doğru tavrı gösterecek olan bu "abes iltifata" mazhar olan Başbakan olmalı,
Bu densize gereken ayarı vermeli,
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar