Kaddafi'nin pırlantaları
Fatih Altaylı
Eylül 8, 2011
Yazı İçeriği
Kaddafi'nin pırlantaları
Kaddafi'nin pırlantaları
KADDAFİ'nin tonlarca altınla Burkina Faso yolunda olduğunu okuyunca, aklıma bir süre önce dünyanın en büyük pırlanta üreticilerinden birinin eski bir üst düzey yöneticisinin anlattıkları geldi,
Kaddafi'nin altınlarından bahsedilirken ilginç bir hikâye anlatmıştı,
Dünya pırlanta pazarının önemli bir bölümünü neredeyse tekel şeklinde elinde tutan bu şirketin yöneticisine göre, firmanın en iyi müşterilerinden biri Muammer Kaddafi'ymiş,
Her yıl düzenli olarak ciddi miktarda pırlanta alırmış,
Şirketin Londra'daki bürosundan özel bir görevli, özel bir uçakla elinde bir çanta pırlantayla Kaddafi'ye gidermiş,
Kaddafi şirketin görevlisiyle bizzat görüşür, getirilen pırlantaları teker teker bir kuyumcu titizliğiyle inceler ve beğendiklerini alır, parasını anında şirketin hesabına transfer ettirirmiş,
Şirketin eski üst düzey yetkilisi, "Pırlantadan çok iyi anlardı, Her zaman en iyi, değerini koruyacak parçalar alırdı, Hiçbir zaman çok büyük parçalar almaz, ama temiz ve orta boyutta taşları toplardı, Bu konudaki bilgisine herkes şapka çıkarırdı" diye anlattı o günleri,
"Peki ne kadarlık pırlanta almıştır?" diye sordum merakla,
"Bir rakam söyleyemem, Yıllarca sürdü bu alışveriş, Şirketin en iyi müşterilerinden biriydi, kişi olarak birincisiydi, Kaç liralık aldı tam olarak bilmiyorum ama pırlanta fiyatlarındaki yükselişi de göz önüne alırsak, bugün elinde 1 milyar dolarlık pırlanta var desem çok abartmış sayılmam" dedi,
Bu sohbetten benim anladığım şu,
Kaddafi tonlarca altınla değil, birkaç kilo pırlantayla araziye uyduysa, hiç şaşırmayın,
Çakar çakmaz çakan çakmak
AHMET Çakar Galatasaray'ın, Manchester United'ı eleyip ilk kez düzenlenen Şampiyonlar Ligi'nde gruplara kaldığı maçla ilgili bir iddia ortaya attı,
"Galatasaray o maçın hakemine rüşvet vermişti, Sami Çölgeçen çıkıp açıklasın,"
Çakar bunu hangi bilgiye veya hangi veriye dayanarak söyledi bilmiyorum,
Çünkü Çakar'ın o günlerde ne Sami Çölgeçen'le, ne de bir başka Galatasaraylı yöneticiyle diyaloğu vardı,
Zaten olmaması da lazımdı,
Çünkü Çakar o dönemde faal bir hakemdi, Hatta pek çok maçta Galatasaray'ı "yakan" kararlar verdiği ve hiç unutmam bir Beşiktaş maçında Galatasaray'ı katlettiği için Galatasaraylılar tarafından pek sevilmeyen bir hakemdi,
Dahası o maç sonrası Gayrettepe'deki Zeytin Sardunya isimli bir barda "kederimizden" içerken Çakar'ın da orada olduğunu görmüş ve "iki çift" laf etmiştim kendisine,
Ahmet Çakar o günlerde hakemken, ben de haftanın 5 günü Sami Çölgeçen'le beraberdim,
Alp Yalman'ın Galatasaray Futbol Şube sorumlusu olduğu dönemde de, başkanlık döneminde de her gün birkaç saatimizi Yalman'ın Tatko binasındaki ofisinde geçirirdik,
Sami Çölgeçen'in asıl işi de Tatko'da olduğu için sıklıkla beraber olurduk,
Sami Çölgeçen, sıcak ve sempatik kişiliği ve yabancı dil bilgisi nedeniyle o dönem Galatasaray'ın maçlarına gelen yabancı hakemleri ağırlamakla görevliydi,
Ve onca yıl boyunca bir kez bile Sami Çölgeçen'in bir hakeme bir şey verdiğini, söylediğini duymadım,
Vermiş midir, vermemiş midir bilmem,
Ama ne benim yanımda, ne Alp Yalman'ın yanında bir kez bile böyle bir kelime etmedi,
Bize böyle bir şey söylemeyen Sami Çölgeçen'in kalkıp da bunu Ahmet Çakar'a söylemiş olacağını hiç zannetmiyorum,
Dediyse bile "kafa bulmak" için demiştir diye düşünüyorum,
O dönem Doğu Bloku'ndan gelen hakemlerle ilgili hep bu yönde dedikodular çıkardı ama Avrupalı bir hakeme böyle bir şeyin lafı bile edilmezdi, biliyorum,
Ayrıca bir şey daha söylemek isterim,
O yıllarda Real Madrid'in hakem ağırlamaları çok "meşhurdu",
Eğer bir hakemin kolunda bir Rolex saat görülürse, "Demek ki Real Madrid maçı yönetmiş" diye dalga geçilir, "Real Madrid Rolex'i" diye bir tabir kullanılırdı,
Hakemler büyük maçlar öncesi böyle "avantalar" alır mı bilmiyorum,
Onu en iyi, o dönemin başarılı hakemi Ahmet Çakar bilir diye düşünüyorum,
Al başına belayı
ACUN Ilıcalı'nın, "Hilal Cebeci'ye asla program teklif etmedim" sözleri üzerine Cebeci'den bir yanıt geldi, Özetle aktarıyorum:
"Fatih Bey,
Ben bir şeyleri kafasına takmayan, eğlenen, gülen, hayatı çok ciddiye almayan biri olsam da, benim de duygularım var, Entelektüel olmayabilirim, her şeyi bilmeyebilirim ama insanlara saygı duymayı ve haddimi bilirim, Ben asla yalan söylemem, Benim hayat felsefemde çıkarları için yalan söylemek yoktur, Bundan bir ay önce beni Gökhan Şükür aradı, Bana Acun'un Yok Böyle Dans'ın ikincisini yapacağını, katılmamın benim için iyi olacağını söyledi, Ben de 'Boynumda sorun var, nasıl olur' falan dedim, Gökhan 'Çok iyi olur' dedi, hatta alacağım paraya kadar her şey konuşuldu, Gökhan, Acun çok yükseldi Hilal, dedi, Çok iyi olur Hilal'in de olması, diyor' dedi, Hatta 'Bak şimdi okey dersin, sonra vazgeçersin beni mahcup etme' dedi, Daha sonra da belki on kere konuştuk, Hatta bir keresinde Esat'la aradılar beni,
Daha sonra ben Twitter'dan 'Yok Böyle Dans'tayım' deyince, Gökhan aradı,
'Acun çok sinirlendi' dedi, Her şey Acunmedya'dan açıklanırmış efendim, kimse kafasına göre hareket edemezmiş falan, Basına açıklama yaptılar, 'Hilal kadroda yok' diye,
Beni kendi yerinize koyun, Sizi biri yalancı durumuna düşürürse n'aparsınız, ben de doğal olarak gerçekleri yazdım, Sonra Gökhan beni aradı 'Bundan sonra Acun açıklama yapmayacak, sen de yapma lütfen, arada kaldım' dedi, Okey dedim,
Ben sustum ama Acun susmadı, aradan on gün geçti, Kenan Erçetingöz'ün programında hem de konuyu kendisi açarak yine beni yalanladı, ben yine tepki verdim, Sürekli bana 'Kendi kendine gelin güvey oluyor' derse ben de haklı olarak kendimi savunmayayım mı! Lütfen kendinizi benim yerime koyun, böyle bir haksızlık yapılsa n'apardınız, Bana teklif geldiğinde bu programın yeniden yapılacağını bile bilmiyordum, Bu kadar basit bir şeyi böylesine abartmasını anlayamıyorum, Sevgilerimle, Hilal Cebeci,"
Bu olaydan benim anladığım şudur:
Teklifi yapan Acun Ilıcalı değil, Gökhan Şükür,
Şimdi kavga edenler ise Hilal Cebeci ile Acun Ilıcalı,
Gereksiz yere,
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar