Başbakan'ın son başbakanlığı
Fatih Altaylı
Eylül 24, 2011
Yazı İçeriği
Başbakan'ın son başbakanlığı
Başbakan'ın son başbakanlığı
AKŞAM Amerika'daki Balkan Derneği'nin toplantısında Balkan liderleri konuşacak,
Dev bir salonda binlerce Balkan kökenli Amerikalı bir araya gelmiş,
Arnavut'u, Kosovalısı, Makedon'u, Karadağlısı, hepsi,
Başbakan Erdoğan salona girdiğinde kıyamet kopuyor,
Açıkçası şaşırıyorum,
Erdoğan'ın Arap halkları üzerindeki etkisi malum, İyi de bu Balkanlar'a ne oluyor!
Ortalık yıkılıyor,
Sonra liderlerin hepsi sırayla konuşuyor,
En son Erdoğan,
Diğer bütün Balkan liderlerinin Erdoğan'a müthiş bir saygısı olduğunu gözlemliyoruz,
Sanki Balkan liderlerinin lideri gibi,
Erdoğan, Balkan halklarına da 3 çocuk tavsiye ediyor,
Liderlerine de,
Espriyi bir tek Sali Berişa anlıyor, Gülüyor, "60'ı geçtim" diyor,
Sonra otele dönüyoruz,
Başbakan Erdoğan'ın siyasi hayatının büyük bölümünde yanından hiç ayrılmayan Hüseyin Besli ile otelin çatısındaki bara çıkıyoruz,
Besli'ye, "Ahir ömrümü Erdoğan'ın Başbakanlığı ile tamamlayacağım gibi bir hisse kapıldım bu akşam" diyorum,
Besli kesin bir şekilde, "Yanılıyorsun" diyor,
"Niye" diyorum,
"Çünkü Tayyip Bey bir dahaki dönem milletvekilliğine aday olmayacak" diyor,
"Tüzükteki maddeyi biliyorum ama o değiştirilir gibime geliyor" diyorum,
"Değiştirilmeyecek, Kesinlikle değiştirilmeyecek" diyor,
"Büyük sıkıntı olur, Düşünsenize sadece Başbakan Erdoğan değil, bugünkü kabinenin hemen hemen tamamı Meclis dışında kalacak o halde, Tecrübeli bütün isimler bırakmak zorunda kalacak, Galiba bir Zafer Çağlayan kalır, bir Ahmet Davutoğlu, bir Mehmet Şimşek" diyorum,
O sırada Egemen Bağış geliyor yanımıza, "Siz de bir dahaki dönem yoksunuz Meclis'te" diyorum,
"Yokum evet" diyor,
Besli kesin konuşuyor,
"Göreceksiniz olmayacak, Bu kadar açık söz verdiği bir konuda sözünden asla dönmez" diyor,
"Peki ne yapacak, emekli mi olacak" diyorum,
Besli "Cumhurbaşkanı olur herhalde" diyor,
"Başkanlık sistemi gelmese de Köşk'e çıkar mı?" diyorum,
"Çıkar" diyor,
"Ya seçilemezse" diye soruyorum,
"O zaman bir süre ara verir, Başka türlü hizmet eder memlekete" diyor,
Egemen Bağış, "Bence 2024'te de Türkiye'yi Tayyip Bey yönetiyor olur" diye tarih veriyor,
Bu konuşmadan kesin anladığım şu,
Bu dönem Başbakan Erdoğan'ın son Başbakanlık dönemi,
Sadece onun değil, AK Parti'nin önemli isimlerinin pek çoğunun da,
Bu karar ne kadar doğru ondan emin değilim,
Pek çok başarılı bakanı 3 yıl sonra kaybetmek ne kadar akılcı!
Birleşmiş Milletler'e de ayar
BAŞBAKAN Erdoğan'ı dinlemek için Birleşmiş Milletler Genel Kurul salonundayız,
Erdoğan'dan önce kürsüde İngiltere Başbakanı Cameron var,
Hayatımda gördüğüm en "plastik" lider diyebilirim,
Ezberlediği bir metni, okul müsameresinin başrol oyuncusu tonlamalarıyla okuyor,
Konuşmasını Arap Baharı'na ayırmış, Libya'da hâlâ tamamlanmamış ayaklanmanın, Mısır'da nasıl değişeceği netleşmemiş yönetimin Arap ülkelerine "demokrasi" değerlerini taşıdığını anlatıyor,
Ama asıl anlatmaya çalıştığı, buralara piyasa ekonomisinin girmesinden duyduğu memnuniyet,
Yeni pazarlar, yeni kaynaklar bulunduğunu kaçırıyor zaten ağzından,
Bence utanç verici bir konuşma,
Soğuk, tatsız, ruhsuz,
Sonra ABD Komisyonu sekreteri çıkıyor kürsüye,
Fransızca başlıyor, İngilizce devam ediyor, Ben tam "Almanca bitirir" derken İngilizce tamamlıyor konuşmasını,
Onun da mevzuu Arap Baharı,
Kendilerinden sonra kürsüye gelecek Erdoğan'dan rol çalmaya çalıştıkları belli,
Ve ardından kürsüye Erdoğan geliyor,
Ne anlatacağını çok merak ediyorum,
Mehmet Ali Birand'ın söylediği gibi heyecanlı falan değil, Çok rahat,
Önce Birleşmiş Milletler üyelerine bir "fırça atıyor" ya da "ayar veriyor",
"Dünyadaki gerçek sorunlara duyarsızsınız, Burası birkaç egemen ülkenin oyuncağı olmuş, Onların çıkarlarını koruma mekanizmasına dönüşmüş, Ya bu değişir ya da BM bir halta yaramaz" demeye getiriyor, Gözlerinin içine baka baka,
Sonra lafı Somali'ye bağlıyor, Somali'deki drama karşı dünyanın duyarsızlığından yakınıyor,
Ardından da Türkiye'nin hem devlet hem halk olarak Somali'ye yaklaşık 700 milyon dolarlık bir kaynak aktaracağını anlatıyor,
Özellikle Avrupa'nın çıkarı olmayan yerlerdeki sorunlara duyarsızlığını ima ediyor,
Ardından İsrail'e dalıyor, Yanlış anlaşılmış olması muhtemel geçmiş sözlerini açarak tekrarlıyor,
Genel Kurul'da yapılan tek heyecanlı ve içerikli konuşma belki de,
Tayyip Erdoğan'a kürsü fark etmiyor,
Ha Van'da meydanda konuşmuş, ha BM Genel Kurulu'nda,
Aynı rahatlık,
Aynı ton,
Aynı üslup,
Kıdemli lider olmanın bütün rahatlığı üzerinde,
Çok garip aslında,
Türkiye'nin gerçekte sahip olduğu güçten daha güçlü bir tonlaması var,
Kürsüden inip kulise geçtiğinde Somali temsilcisi geliyor, Heyecanlı, duygulu, Erdoğan'a minnet sözleri ediyor,
Yabancı gazetecilerle konuşuyoruz sonrasında,
Hepsi şaşırmış, BM'de böyle konuşmalar duymaya alışkın olmadıklarını söylüyorlar,
"Söylediklerinin büyük bölümü doğru ama biz bunları bu kürsüden duymaya alışkın değiliz" diyorlar,
Başbakan, BM'nin de ezberini bozuyor,
Hoşumuza gidiyor mu?
Vallahi benim gidiyor,
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar





