Vatanseverliğinizi gözden geçirin
Fatih Altaylı
Eylül 29, 2011
Yazı İçeriği
Vatanseverliğinizi gözden geçirin
Vatanseverliğinizi gözden geçirin
NEW York'tan yazdığım yazılar sonrasında, Habertürk internet sitesindeki yorumlara baktım arada sırada,
Biliyorsunuz memleketin "büyük yazarları" internette yayınlanan yazılarına pek yorum yaptırmazlar,
Ben ise tam aksine bu yorumları okumayı severim, Bakalım okur ne diyor diye,
Habertürk internet sitesi bana bağlı olmadığı için yorumlar nasıl bir elekten geçiyor bilmiyorum ama bazen hayli sert eleştirileri bile yayınladıklarına göre, filtre çok dar delikli değil,
Bu da hoşuma gidiyor,
Neyse, yorumlardan bazıları dikkatimi çekti,
Diyorlar ki, "Fatih Bey, uçak sizi değiştirmiş",
Demek istedikleri şu: "Uçağa bindin, iktidarı destekler oldun,"
Güldüm ve üzüldüm,
Beni okuyanlar biliyorlar ki, ben bugünkü iktidarın yaptığı pek çok şeyi doğru bulduğumu sıklıkla yazdım, Hatta övdüm,
Doğru bulmadıklarımı da en açık, en net şekliyle yazdım, Eleştirdim,
New York gezisi sırasında ise gerçekten bir Türk vatandaşı olarak büyük keyif aldım, Mutlu oldum,
Benim ülkemin Başbakan'ının büyük ilgi görmesinden, etkili liderlerden biri olmasından, Türkiye'nin orada gördüğü saygıdan ve gücünü göstermesinden, ülkemin Başbakan'ının Birleşmiş Milletler'de yaptığı konuşmadan gurur duydum,
Başbakan Erdoğan'ın iç siyasette yaptığı her şeyi beğenmeyebilirsiniz, bazılarını eleştirebilirsiniz, Başbakan'a karşı da olabilirsiniz,
Önemli değil,
Ama Türkiye sınırlarının dışına çıkıldığı anda sevseniz de, sevmeseniz de, karşı olsanız da, yanında olsanız da o Başbakan sizin ülkenizi ve sizi temsil ediyordur,
Ve eğer iyi temsil ediyorsa, ülkenizi güçlü, hatta belki de olduğundan bile güçlü gösterme becerisine sahipse bir Türkiye vatandaşı olarak bundan mutlu olmalısınız,
Eğer olmuyorsanız, vatan sevginizde bir sorun var demektir,
Tayyip Erdoğan'ın uluslararası arenadaki duruşu, her Türk'ün özlediği bir duruştur,
En azından benim,,,
Sizlere bir sorum var
TEROR haberleri, biz gazete yöneticilerini en fazla sıkıntıya sokan haberler,
30 yıllık terör dönemi, sürekli olarak bu haberleri nasıl vereceğimizi tartışmakla geçti,
Diyelim ki, terörist bir saldırı olmuş ve şehitler vermişiz ya da vatandaşlarımız ölmüş,
Bu haberi manşetten büyük mü verelim, yoksa küçük mü görelim?
Büyük versek teröre hizmet etmiş mi oluruz, küçük versek vatandaşın olayın önemini idrak etmesini engellemiş mi oluruz?
Bu zor soruyu yanıtladıktan sonra gazeteyi hazırlıyor ve size ulaştırıyoruz,
Bu sefer eleştiriler başlıyor,
Büyük verdiysek binlerce mail ve telefon geliyor: "Utanmıyor musunuz! Bu manşetleri teröristleri mutlu etmek için mi veriyorsunuz? Onların da amacı bu zaten, propagandalarını yaptırmak, Teröre alet oluyorsunuz,"
Küçük verdiysek bu sefer yine binlerce telefon ve mail: "Ayıptır ayıp! Onca insanımız ölmüş, onca şehidimiz var, siz pul kadar haber yapmışsınız, Şehitlere saygınız yok sizin, Hainler!"
Tam aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık durumu,
En iyisi size sorayım,
Terör haberlerini sizce nasıl görmeliyiz?
Büyük mü, küçük mü?
Yoksa hiç görmemeli miyiz!
Ne dersiniz?
Digiturk bu hissi ortadan kaldırmalı
DIGITURK'e bir dokunduk, gelen sesler "ah"ı "vah"ı aştı,
Meğerse Digiturk'ün abonelik meselesi neredeyse terör kadar büyük sorunmuş:)
Neler neler var inanamazsınız,
Mesela Digiturk, yeni açtığı spor kanalları için abonelerine faturalara ekstradan 10 lira ekleme yapıyormuş,
10 lira diyorum ama emin değilim,
Çünkü dün 41 TL dediğim Lig TV aboneliği için, o kadar çok farklı fiyat uygulaması geldi ki, rakam söylemeye çekiniyorum,
Belli ki, tutturabildiğine gidiyorlar,
Bizim Erhan Afyoncu bile Digiturk'ten şikâyetlerini yollamış,
Okudum, Erhan'a acıdım,
Şikâyetler, sıkıntılar yağmur gibi,
En iyisi bunları Digiturk'un Kurumsal İletişim bölümüne yollamak galiba,
Bu arada Digiturk'ün Genel Müdürü Sevgili Ertan Özertem'e de bir çift lafım var,
Digiturk, büyüklüğüyle, içeriğiyle gerçekten çok önemli bir başarı,
Kızsak da, hatta zaman zaman sövsek de vazgeçemediğimiz bir olay halinde,
Fakat müşteriye bu kadar kötü davranması, güvenilir olmaktan bu kadar uzak olması, insanlarda sürekli bir "Kazıklanıyor muyum?" hissi yaratması büyük zaaf,
Rakipsizlikten oluşan bu zaafı bir an önce ortadan kaldırsalar iyi olur,
Modernlikle türbanın ne alakası var!
SERDAR Turgut, ki kendisi 20 yıllık arkadaşımdır, türbanlı yazar meselesine girmiş,
"Merkez medyadaki büyük gazeteler türbanlı yazara yazı yazdırmazlar; çünkü bu görüntü gazetenin modern algısını bozar" buyurmuş,
Kıblesi ise genelde olduğu gibi Hürriyet Gazetesi olmuş,
Habertürk yayın hayatına başladığı günden bu yana merkez medya denilen gazeteler grubunda 2 büyük var,
Biri Habertürk, diğeri Hürriyet,
İkisi de iyi gazeteler,
Habertürk daha zengin bir içeriğe, Hürriyet ise daha köklü bir geçmişe sahip,
Zaten "gerçek" satış rakamlarında da Hürriyet'i takip eden gazete Habertürk,
İki gazete arasındaki farklardan biri de, Habertürk'te "türbanlı" ya da "başörtülü" bir yazarın, çıktığı günden bu yana yer alması,
Nihal Bengisu Karaca, ilk andan beri Habertürk'ün önemli bir parçası,
Ve Habertürk, Türkiye'nin en modern gazetelerinden biri, belki de birincisi,
Aksini iddia eden kimse de ben görmedim, duymadım,
Serdar'ın, "Türbanlı yazar gazetenin modern algısını bozar" tezini, hangi gerekçeye dayandırdığını doğrusu anlayamadım,
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar





