Nasıl bir Birleşmiş Milletler
Fatih Altaylı
Ekim 1, 2011
Yazı İçeriği
Nasıl bir Birleşmiş Milletler
Nasıl bir Birleşmiş Milletler
BAŞBAKAN Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler'de yaptığı sert konuşmanın ABD'deki yankıları hâlâ sürüyor,
ABD yönetimiyle gayet sıcak ve sıfır sorunlu görüşmeler yapılmışken, Başbakan'ın bu kadar sert bir çıkışta bulunması, ABD Kongresi'nde hâlâ konuşuluyor,
İsrail'in şımarıklığı konusunda Başbakan Erdoğan'la hemfikir olan senatörler ve Temsilciler Meclisi üyeleri, "Bu kadar sert çıkmasa daha iyiydi" diyorlar,
Bence Başbakan, İsrail'e karşı tavrının "uluslararası alanda" bilinmesini istediği için BM'de o konuşmayı yaptı,
Çünkü Türkiye'de yaptığı İsrail karşıtı çıkışlar Türkiye'de ve İsrail'de yankılanıyor ama Batı dünyasında duyulmuyor,
Yahudi kontrolündeki Batı medyası konuyu özünden saptırarak ele aldığı için Erdoğan'ın cümlelerinden farklı anlamlar çıkarılıyor,
Başbakan Erdoğan bu yüzden BM'de böyle bir konuşma yaptı ve "İsrail halkı ile İsrail yönetimi ayrımını" o kürsüde vurguladı,
Dünyanın gözünün ve kulağının orada olduğu bir anda mesajını verdi,
Yerinde ve doğru bir stratejiydi,
Birleşmiş Milletler'e yönelik suçlamalarının arkasında ise çok daha derin bir düşünce var,
Başbakan Erdoğan, "yepyeni bir Birleşmiş Milletler" oluşumu düşünüyor,
Erdoğan'ın kafasındaki yeni Birleşmiş Milletler şöyle:
- Yeni bir Güvenlik Konseyi kurulmasını istiyor, Daimi üyeliğin olmayacağı bir Güvenlik Konseyi,
- Kimsenin kararları veto edemeyeceği yeni bir yapı, Daimi üyelik olmadığı gibi, daimi üyelere tanınan veto hakkı da olmayacak, Böylelikle BM içinde ayrıcalıklı bir grup ve bu ayrıcalıklı grubun projesi ülkeler de olmayacak,
- Her kıtaya temsil, Başbakan Erdoğan, Güvenlik Konseyi'nde her kıtanın eşit veya nüfusuna oranla ama mutlaka temsil edileceği bir yapı istiyor, Bazı dönemlerde bazı kıtalardan tek bir temsilci bile olmaması Başbakan'ı rahatsız ediyor,
- 20 üyeli Güvenlik Konseyi, Başbakan'a göre Güvenlik Konseyi'nde 20 üye olmalı ve bunlar her yıl değişmeli,
Başbakan bu fikrini öne sürerken dünyadaki ekonomik dengelerin de değişmesini göz önünde bulunduruyor, "Dünün zengin ve güçlüleri bugün aynı oranda zengin ve güçlü değiller, Yeni ülkeler güçleniyor, zenginleşiyor, Bunların önüne BM vasıtasıyla engeller çıkarılabiliyor" diyor,
Fikir hiç fena değil,
Erdoğan bunun için minik minik ülkelerin liderleriyle bile görüşüyor, yeni Birleşmiş Milletler'in altyapısını kurmaya çalışıyor,
Başarabilir mi?
Çok kolay değil,
Ama denemeye değer,
Birand için yeni uçak
BAŞBAKAN'la yaptığımız ABD gezisinde Mehmet Ali Birand, Başbakanlık uçağının rahatsızlığından yakındı durdu,
Koltuk araları yakınmış, koltuklar rahatsızmış, yeterince yatmıyormuş, bacağını uzatamıyormuş, oymuş, buymuş,
Yıllardır hepimize gayet rahat gelen uçak, Birand'a yetmedi,
Birand bu şikâyetini Başbakan Erdoğan'a da iletti,
Başbakan da Birand'a müjdeyi verdi,
"Yeni uçağı ısmarladık, Sizin haberiniz yok mu?"
Birand gibi her konuya hâkim cevval bir gazetecinin bunu bilmemesine şaşırdık,
ABD gibi uzak mesafelere giderken mevcut Airbus 319'un menzili kısa geldiği için yolda bir yerlere inip yakıt ikmali yapmak zorunda olması ve kalabalık bir heyetle gidilen gezilerde mevcut A319'un kapasitesinin yetersizliğinden dolayı birkaç uçakla gidilmek zorunda kalınması nedeniyle Başbakanlık'a yeni bir uçak ısmarlandı,
THY tarafından verilen siparişle Başbakanlık için özel yapım bir Airbus A330 alınacak,
İstanbul'dan Los Angeles'a kadar durmaksızın uçabilecek bu VIP donanımlı uçakla, hem menzil hem de yolcu kapasitesi sorunu kalmayacak,
Devlet filosunun bu yeni uçağı önümüzdeki yıl teslim edilmiş olacak,
Böylelikle Mehmet Ali Birand'ın Başbakan'la birlikte çıktığı gezilerdeki eziyeti de son bulacak,
Özel mezarlık niye yok!
HÜRRİYET'te yazdığım dönemler,,, 30'lu yaşlarımın başında, bilemedin ortalarındayım,
Gazetenin yazı işleri toplantılarının büyük bölümü "doktor-ilaç-ameliyat-tıptaki yeni buluşlar" gibi konulara ayrılıyordu,
Ben de bu muhabbetten sıkılıp, "Galiba Hürriyet'in yazı işleri yaşlandı, Sürekli doktor, hastalık, tıp konuşuluyor" diye bir yazı yazmıştım,
Gençlik işte,
Yazı işlerindeki "abilerimizi" üzeceğimi, hatta kızdıracağımı düşünmemiştim bile,
Bir sonraki toplantıda suratları görünce anlamıştım benim masum yazımdan farklı anlamlar çıkardıklarını,
Ertuğrul Özkök'ün "Mezarlıklar" yazı dizisini okurken aklımdan o yazı geçti,
Nedense:)
Bence gayet formda, Hepimizi gömer gibi bir hali var ama yine de yazmış,
Yazı bana İstanbul'daki mezarlık sorununu hatırlattı,
Uzun yıllar önce yazdığım bir mevzuyu tekrar etme gereğini hissettirdi,
Bilirsiniz, Batı'da mezarlıkların büyük bölümü "özel mülkiyettir",
Yani "mezarlıkçılık" diye bir işkolu vardır,
Türkiye'de ise her nedense böyle bir şey yoktur,
Mezarlıklar devletin malıdır ve belediyeler her yıl mezarlık yeri bulmaya, ihaleyle mezarlık arazisi almaya çıkarlar,
Belediyelerin mezarlıkları ise genelde bakımsızdır, Yakınlarının mezarını temiz tutmak, korumak isteyenler, bir de üzerine her ay mezarlıklardaki "bahçıvanımsı" kişilere bir dolu para öderler, Üstelik de doğru düzgün hizmet alamazlar,
Her şeyin özelleştirildiği memleketimizde, mezarlıklar niye özelleştirilmez?
En azından yatırımcılara "mezarlık alanı" açma yetkisi niye verilmez anlamam,
Kentin içinde veya çevresinde imarı da olmayan veya sınırlı olan arazilerin sahipleri, bu arazilerini niye mezarlık olarak değerlendirmesinler!
Rekabet de olacağı için, temiz, bakımlı olanların tercih edileceği, bakım için mezarlığın sahibi firmanın belirli bir ücret alacağı mezarlıklar olsa kötü mü olur?
Böylelikle hem belediyeler yükten kurtulur, hem kişilerin elindeki araziler değer kazanır, hem de vatandaşların işi görülür,
Yeni bir iş, yeni bir gelir kapısı da açılmış olur,
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar





