Körlemesine hesap sormak
Fatih Altaylı
Kasım 1, 2011
Yazı İçeriği
Körlemesine hesap sormak
Körlemesine hesap sormak
DEPREMLERDE belediyelerin sorumluluğuyla ilgili yazım üzerine, bir belediye başkanı fikirlerini anlatan bir yazı yollamış,
Özetle diyor ki: "Suçumuz varsa bizi asın gerekiyorsa, Ama denetimi biz yapmıyoruz, Denetim yasa ile düzelenmiş durumda, Biz sadece denetimi yapanları onaylamakla mükellefiz, Orada ne oluyor, ne bitiyor bilmiyoruz, Ayrıca bildiğiniz gibi en çok hasar kamu binalarında oluyor, Niye o binaları yapan kurumların kontrolör diye görevlendirdiği kişilerden hesap sorulmuyor da hep belediyeler öne çıkarılıyor,"
Elhak doğru,
Her depremde en fazla hasar gören kamu binaları oluyor,
Çünkü en büyük hırsızlık kamu binalarında yapılıyor,
Bu binaların müteahhitlerine küfredip duruyoruz da, bu hırsızların kamudaki işbirlikçilerine ne oluyor?
Her binanın kamu tarafında bir kontrolörü yok mu?
Var elbet, Adı belli sanı belli,
Binaların eksik demir, eksik çimentoyla yapıldığı net ortada,
Peki bu kontrolörler nerede?
Emin olun ki, üst bir makamda,
Yıllar önce kontrolörmüş, Aradan geçen 5, 10, 15 yılda yükselmiş, kimbilir belki de müdür olmuş, genel müdür olmuş, müsteşar yardımcısı olmuş, müsteşar olmuş,
Kim soracak bunlardan hesap,
Kimse,
Yıllar önce, Türkiye'de bankalar birbiri ardına batar, arkasında milyarlarca dolarlık bir faturayı vatandaşın sırtına bırakırken de sormuştum benzer soruları,
Tüm bu batık bankalar "bağımsız denetim kuruluşları" tarafından denetlenmiş, "düzgün" raporlar almış ve batıncaya kadar kimse durumun farkına bile varmamıştı,
Yani "bağımsız denetim kuruluşları" görevlerini ihmal etmiş, savsaklamış, belki de çıkar karşılığı yalan dolan raporlar vermişlerdi bu bankalara,
O günlerde yırtındım, "Büyük bölümü çokuluslu devler olan bu bağımsız denetim kuruluşlarına hesap sorulmayacak mı?" diye,
Sorulmadı,
Çünkü bunların büyük bölümü kamudan gelen, üst düzey bürokratlar tarafından kurulmuştu,
Kim kime hesap soracaktı,
Oysa benzer bir durum ABD'de olmuş, Enron'un batmasından sonra Enron'daki yolsuzlukları görmezden gelen bağımsız denetim kuruluşundan hesap sorulmuş, dünya devi denetim kuruluşu kapanmak zorunda kalmıştı,
Anlayacağınız, hesap sormak Türkiye'de zor iştir,
Bizdeki hesap, körlemesine sorulur,
Hesabı tuttuğundan sorarlar!
Her şey müthiş, kupa töreni hariç
GEÇEN hafta İstanbul, dünyanın en önemli spor organizasyonlarından birinin en üst düzey turnuvalarından birine ev sahipliği yaptı,
WTA, yani Kadın Tenisçiler Birliği'nin en önemli turnuvalarından biri WTA Championships İstanbul'daydı,
Bu ne demek,
Dünya tenisinin en tepesindeki 8 kadın tenisçi, sezonun son turnuvası için İstanbul'da toplandı demek, Gerçekten de müthiş bir organizasyon oldu,
Tenis Federasyonu ve Başkanı Ayda Uluç başta olmak üzere İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni, Gençlik ve Spor Bakanlığı'nı kutlamak lazım,
4,5 milyon dolar ödülle inanılmaz bir Türkiye reklamı yaptılar,
Dahası organizasyondaki başarıyla, 2020 Olimpiyatları için adaylığımız konusunda çok ciddi bir lobi faaliyetini gerçekleştirdiler,
Kusursuz turnuvanın en önemli tarafı neydi biliyor musunuz?
Seyirci,
Championships'lerin seyirci rekoru İstanbul'da kırıldı deniyor,
Dünya Tenis Federasyonu Başkanı da seyirciden çok mutluydu,
İnanılmaz bilinçli, çok üst düzey tenis bilgisine sahip müthiş bir seyirci doldurdu tribünleri, Hem de her karşılaşmada,
Bu müthiş turnuva, dün Kvitova'nın şampiyonluğuyla sonuçlandı,
Turnuvanın tek kötü yanı da işte tam burada ortaya çıktı,
Turnuvanın ödül töreninde hiç ama hiç kimse yoktu,
Ne Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, ne İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, ne İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Hiçbiri gelmedi,
Gençlik ve Spor Genel Müdür Yardımcısı verdi şampiyonlara kupalarını,
Doğrusu üzüldüm,
Dün Habertürk'e gelen Kadir Topbaş'a da bu üzüntümü aktardım, "Ev sahibi olarak orada olmanız gerekirdi" dedim,
Baktım ki, o da benim kadar üzgün,
Ben söylemeden önce yardımcılarına bu konuyla ilgili bozuk atıyor ve "Niye programımı buna göre ayarlamadınız" diye kızıyordu,
Önümüzdeki yıl için şimdiden programına yazdırdı turnuvanın finalini,
Bence çok da doğru yaptı,
Torunlarınızın yüzüne bakın
MAHKEME kararını vermişti zaten,
Yargıtay da onamıştı çoktan,
Şimdi kararı metne geçirmişler,
13 yaşındaki N,Ç,, eşraftan 26 kişiyle birlikte olurken "ne yaptığının farkındaymış",
26 adet "hayvan" 13 yaşındaki çocukla yatıyor, mahkeme diyor ki "Kız ne yaptığını biliyordu, Kendi istedi",
Yargıtay da bunu onaylıyor, "Evet evet biliyormuş, İstemiş" diye,
13 yaşında kızdan söz ediyorlar,
Ayıptır, günahtır, yazıktır!
Emin olun bu satırları yazarken elimi tutuyorum,
Tutmasam neler çıkacak da tutuyorum,
Ama bir şeyi de merak ediyorum,
Bu kararı veren mahkeme heyeti ve bu kararı onayan Yargıtay'ın ilgili dairesinin üyeleri, 13 yaşındaki kızlarının ya da torunlarının yüzüne nasıl bakacaklar?
Bakabilecekler mi?
Kızılay kurbanda var
BENİM, "Kızılay niye Van için kurban kesmez" yazımı yazdığım gün, Kızılay açıklama yaptı,
"Van için kurban organizasyonu yapacağız" diye,
Geçen hafta özür dilediğim Kızılay'a bu kez de teşekkür ediyorum,
Hızlı ve duyarlı davranışları için,
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar