İçinizdeki o ses hiç susmayacak
Fatih Altaylı
Kasım 4, 2011
Yazı İçeriği
İçinizdeki o ses hiç susmayacak
İçinizdeki o ses hiç susmayacak
N,Ç, davası kadar tepki toplayan pek az dava, bu davanın kararı kadar halk vicdanını yaralayan pek az karar vardır herhalde,
Belki sizi biraz teselli eder diye söyleyeyim, "değişen TCK'ya göre" yargılanmış olsalardı, bu 28 tecavüzcünün alacağı ceza çok çok daha fazla olurdu,
Ancak suç tarihindeki yasaya göre yargılandıkları ve değişen yasalar eğer sanık aleyhineyse değişiklik davaya etki etmediği için eski yasaya göre yargılandılar,
Bunda bir gariplik yok,
Garip olan Mardin 1, Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı,
Mahkeme, sanıkların suçunu azaltabilmek için "Sanık eyleminin bilincindeydi" diye bir hüküm açıklıyor,
13 yaşındaki bir çocuk böyle bir eylemin nasıl bilincinde olabilir bana açıklasın bu mahkemenin üyeleri,
Mahkeme Başkanı Nadi Özsoy, mahkeme üyesi Abdullah Cive ve mahkeme üyesi Mehmet Kaymaz beyefendiler,
Lütfen bana açıklar mısınız, 13 yaşında bir çocuk nasıl bilincinde olabilir?
Çocuğunuz var mı beyler?
Daha büyükse 13 yaşındaki halini hatırlıyor musunuz?
Birileri ona kötülüğü anlatmadan, öğretmeden kötü yola sürüklerse buna, "ne yaptığının farkında olmak, bilinçli olmak" diyebilir misiniz?
Diyemezsiniz değil mi?
Peki bu kararı nasıl verdiniz, neye göre verdiniz?
13 yaşındaki o çocuğun, o hali her gece yattığınızda uykunuzu kaçırmayacak mı bundan böyle yaşadığınız her gün, her gece,
28 sapkın ruhun 13 yaşındaki çocuğa yaptıkları hafsalanızdan nasıl silinecek?
Gerçekten vicdanlarınızda "Ama ne yaptığının bilincindeydi" diyebilecek misiniz?
Bundan böyle hayatınız boyunca gördüğünüz 13 yaşındaki bir çocuktan "Utanmayacak mısınız?"
İnandığınız kutsal ne varsa onun adına yemin edebilir misiniz, "Evet vicdanımız rahat" diye,
Size diyecek hiçbir şeyim yok benim,
Nasılsa bundan sonra ömrünüzün sonuna kadar içinizden bir ses size hak ettiğiniz cümleyi söyleyecek,
Sürekli,
Not: Yargıtay'ın bu cezayı aynen onaylayan 14, Ceza Dairesi, 2011 yılında kurulan yeni dairelerden biri, 10 kişilik dairenin 5 kişilik bir grubu baktı bu davaya, Nasıl aynen onayladılar anlamıyorum,
Ceza Genel Kurulu'na
N,Ç, davasında tek bir yol kaldı,
Savcının itiraz etmesi halinde dava Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na gidebilir,
Belki Yargıtay Genel Kurulu bu vicdan yarasını temizler ve davayı yeniden görülmek üzere Mardin 1, Ağır Ceza Mahkemesi'ne geri yollar,
Zaten N,Ç,'nin olay sonrası psikiyatrik muayenesinin yapılmamış olması bile bozma için yeterli bir neden,
Kafanıza benim kadar taş düşecek sonunda
GÜLÜYORUM ben bunlara,
Bunlar dediğim, bizimle aynı mesleği yaptığını iddia edenlere,
Dün 13 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz edenlerin listesini yayınladım,
Vay anam vay,
Hemen yaygaraya başladılar,
"Fatih Altaylı yanlış yaptı" diye,
Niye yanlış yapmışım?
"Afişe etmişim" de ondan,
Komiksiniz lan komik,
Hatta komik bile değilsiniz,
Bir, kesinleşmiş yargı kararı var, Yayınlamakta bir beis yok, Yasak yok,
İki, kesinleşmiş yargı kararları eleştiriye açıktır,
Bunları afişe etmeyeceğim de ne yapacağım bana söyler misiniz!
Üstelik "çocuk tecavüzcülerini" afişe ettim diye bana saydıran Türk medyası ki, işin en komik tarafı bu,
Polis operasyonlarında gözaltına alınıp daha suçu bile bilinmeyenleri sayfa sayfa, çarşaf çarşaf yayınlayan sanki bunlar değil de rahmetli babam,
Bakın çocuklar, her gün yataktan kalkıp "Biz bugün ne yapsak da bu Fatih'e bulaşsak, suçlasak, karalasak, eleştirsek" dediğinizin farkındayım,
Herkes farkında,
Ama hiç merak etmeyin,
"Horoz fıkrasını" bilir misiniz?
Hani sormuşlar, "Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan" diye,
O da yanıt vermiş, "Polemiğe girmem" diye,
Ben de sizlerle polemiğe girmem,
Biz burada işimizi yaparız, siz oradan "car car" konuşursunuz,
Biz de güleriz ancak size,
Bakın size bir tavsiye, daha doğrusu bir nasihat vereyim,
Siz en iyisi bu mesleği bırakın,
Belli ki, anlamıyorsunuz,
Sizin gibiler yüzünden soruluyor, "Gazetecilik ölüyor mu?" diye,
Gazeteciliğin öldüğü falan yok, kimse merak etmesin,
Ama sizin gazeteciliğiniz çoktan ölmüş,
Ölmüş de ağlayanınız yok!
Bravo Cemil Çiçek
TBMM Başkanı Cemil Çiçek dün gazete ve televizyon yöneticilerini "Anayasa Uzlaşma Komisyonu"nu anlatmak üzere Dolmabahçe Sarayı'na davet etti, Gittik,
Cemil Bey'in yaptığı her şey çok hoşuma gitti,
Bir kere toplantıyı tek başına yapmıyordu,
İki yanında Meclis'te grubu bulanan siyasi partilerin temsilcileri vardı,
Hiçbiri dışlanmamıştı, AK Parti, CHP, MHP ve BDP temsilcileri, Hatta BDP'den iki temsilci,
Gazeteciler arasında ise hiçbir akreditasyon uygulanmamıştı,
Türkiye'de yayınlanan azınlık gazetelerinden, en sol ve sağ yayınlara kadar herkes,
Evrensel de vardı, Aydınlık da,
Türkiye'de görmeye alışık olmadığımız bir manzaraydı doğrusu,
Ben kendi adıma Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun yapacaklarından pek ümitli değilim,
Çünkü bütün partilerin kendilerine ait kırmızı çizgileri var,
"Koşulsuz otururum" diyenin bile "koşulsuzluktan" kastettiği kırmızı çizgiler var,
Bu kadar kırmızı çizgiden bir metin çıkmaz, Çıksa da kırmızı çizgilerin altında kaldığı için okunmaz, diye düşünüyordum,
Ancak Cemil Çiçek'in tavrı bende "küçük de olsa" bir umut uyandırdı,
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar





