Seyit Rıza değil sonrası rezalet
Fatih Altaylı
Kasım 25, 2011
Yazı İçeriği
Seyit Rıza değil sonrası rezalet
Seyit Rıza değil sonrası rezalet
ANLADIĞIM kadarıyla Türkiye'nin mevcut ve önümüzdeki birkaç yıl içinde karşılaşması muhtemel tüm sorunlar çözülmüş bulunuyor,
Bu yüzden olsa gerek 80 yıllık konuları tartışmaya ve hazır her türlü mesele çözülmüşken onları da çözmeye karar verdik,
Hayırlısı Allah'tan, Çözeriz evvel Allah,
Gelelim gelmesine de, geçmişi bilerek tartışmakta ve çözmekte fayda var,
Şimdilik Dersim'i çözüyoruz ya, dün bunun bir devlet ayıbı olduğunu, o dönemde CHP'nin devlet demek olduğunu ve Dersim katliamının yapıldığı dönemde Celal Bayar'ın başbakan olduğunu yazmıştım,
Bugün de ufaktan devam edelim,
Dersim katliamı ile Seyit Rıza'nın idam edilmesini aynı kefe içinde değerlendirmek ve bunun bir parçası gibi görmek çok da doğru değil,
Seyit Rıza bir isyancıydı,
Genç cumhuriyete karşı silahlı kalkışma yapan bir grubun lideri, liderlerinden biriydi,
Yakalandı,
Dönemin hukukuna göre yargılandı,
İdam cezasına çarptırıldı,
İdam edildi,
Seyit Rıza idam edildiğinde yıl 1937'ydi,
Gün ise 15 Kasım,
Seyit Rıza, İngiltere'nin gazına gelmişti denir,
Bununla ilgili İngiliz arşivlerinde bir belge vardır, Ama taraftarları, "O belge doğru değil, Seyit Rıza yazmamıştı" derler,
Bilmem, Uzmanı değilim,
Ama Seyit Rıza'nın o günlerde dönemin güçlü adamlarından birine yazdığı mektubu gözleriyle gören birinden dinledim, Mektupta, "İngiltere'nin oyununa geldim, Hata ettim" yazıyormuş,
Seyit Rıza bir isyancıydı, Yargılandı asıldı,
Dersim katliamı ise asıl bundan sonra yapılanlardır,
Seyit Rıza'nın asılmasıyla olayların bitmeyeceğini düşünenler, daha sonra ciddi bir katliam yapmış, bölgedeki aşiretlerden 14 bine yakın kişiyi öldürmüş, binlercesini ise "sürmüştür",
Seyit Rıza 1937'de idam edilmiştir,
14 bine yakın insan ise 1938 ve 1939'da öldürülmüştür,
Özür dilenecekse bunun için özür dilenebilir,
Seyit Rıza'nın idamı için değil,
Daha anlaşılır olsun diye bugünün bilinen örnekleriyle anlatmaya çalışayım, Abdullah Öcalan, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı yapılan bir ayaklanmanın lideridir,
Diyelim ki, 1999 yılında yakalandığında yasalar değişmemiş ve asılmış olsun,
Ardından da devlet, "Bu iş büyür, Biz en iyisi Öcalan'a destek vermesi muhtemel herkesi öldürelim" demiş,
Birinci hukuk içinde yapılmış, bir devletin kendini koruma ve kendisine karşı kalkışma organize etmiş bir suçluyu cezalandırmasıdır,
Diğeri ise rezalettir,
Güneydoğu'da yapılan yargısız infazlar için özür dilemek başkadır, Öcalan'dan özür dilemek başkadır,
Ve yine bir kez daha tekrarlıyorum,
Geçmişteki her olayı bugünün hukuk, insan hakları ve adalet anlayışı içinde yargılarsak geçmişimizin her anı için birilerinden ve birbirimizden özür dilemek zorunda kalırız,
Sadece biz değil, geçmişi olan tüm milletler, 60 yıl önce birbirini boğazlayan, birbirinden 27 milyon kişiyi öldüren uluslar aynı durumla karşı karşıya kalır,
Putin, öyle çok eski değil, 1980'den önce olan pek çok şey için Sovyetler Birliği'ni oluşturan ve kendi ulusundan özür dilemekten başka iş yapmaya vakit bulamaz,
Olayları zamanın ruhu içinde değerlendirmek gerekir,
Özür dilemek zorunda kalınan olayların pek çoğu o devletlerin var olmasını sağlamıştır,
Üzücüdür, Acıdır, Ama böyledir,
Arşiv rezaleti
KEMAL Kılıçdaroğlu, oldukça sıkıntılı duruma düştüğü Dersim tartışmasında bir hamle yapmaya çalışarak "Özür yetmez, arşivleri açacaksın" dedi,
Aslında bunlarla ilgili arşivler zaten açık,
Daha doğrusu "açık" ama "kapalı",
Bu belgeler "devlet arşivinde" değil,
Bu belgelerin büyük bölümü Genelkurmay Başkanlığı'nın ATASE arşivlerinde duruyor,
Bırakın dersim belgelerini 31 Mart belgeleri bile üzerinden geçen 100 yılı aşkın zamana rağmen kapalı,
Kapalı dediğim, oradaki birkaç memurun keyfine bağlı olarak kapalı,
Ne yasa gerekiyor, ne başka bir şey,
Bir talimatla bu arşivler açılır,
Açılır da ne olur, o da ayrı dava,
Zannediyor musunuz ki, açılacak da birileri okuyacak,
Tabii hayır,
Yine herkes kendi bildiğini okuyacak,
Her zaman olduğu gibi,
Size ne?
ALİ Taran'ı zerre benimsemem,
Bana göre toplumun en alt segmentine yönelik reklam yapabilmekten başka bir becerisi olmayan bir reklamcıdır,
Para için Cem Uzan'ı Türk halkının başına musallat etmesini, neredeyse seçim kazandıracak noktaya taşımasını da hiç affetmem,
Amma velakin boşanıp evlenmesinden sonra yapılanları yapmaya da kimsenin hakkı yok,
Adam boşandı ve evlendi,
Evlenme biçimini eleştirenler olabilir, Ona da karışmam, Kendi hayatı,
Fakaaaat!
Eski eşinin ölümünden sonra adama bir kez daha yüklenilmesini de anlamakta zorluk çekiyorum,
Adamın boşanmasından size ne?
Yeniden evlenmesinden size ne?
Eşi hastaymış, size ne?
Size ne, kime ne?
Ali Taran sizin hayatınıza karışıyor mu ki, herkes onun hayatı hakkında ahkÂm kesmeye kendini yetkili hissediyor?
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar