Türkiye’deki en güçlü kurum hangisidir?
Fatih Altaylı
Aralık 6, 2011
Yazı İçeriği
Türkiye’deki en güçlü kurum hangisidir?
Türkiye’deki en güçlü kurum hangisidir?
SOKAĞA çıkıp bir anket yaparak, "Türkiye'deki en güçlü kurum hangisidir" diyecek olsanız, anketi yapacakların eline verdiğiniz soru formunda büyük ihtimalle şöyle bir sıralama olacaktır:
1, Hükümet
2, Türkiye Büyük Millet Meclisi
3, Cumhurbaşkanlığı
4, Türk Silahlı Kuvvetleri
5, Yargıtay
6, HSYK
7, Anayasa Mahkemesi
Siz de kendinize göre bu listeye bir veya birkaç kurum daha ekleyebilirsiniz,
Ama bu anket asla ve asla doğru bir sonuç vermez,
Türkiye'deki en güçlü kurumun hangisi olduğunu son 6 ay içinde ortaya çıkan gelişmeler net bir biçimde ortaya koydu,
Türkiye'deki en güçlü kurum, hiç ama hiç tartışılmayacak bir biçimde "FENERBAHÇE"dir,
Bakın son birkaç yılda olan bitenlere,
Haklı mıyım, haksız mıyım siz söyleyin,
TSK çok güçlü bir kurum olarak bilinirdi değil mi?
Soruşturmalarla, davalarla üzerine gidildi,
Ordu komutanı, hatta kuvvet komutanı seviyesinde tutuklandılar, içeri atıldılar,
Kimseden gık çıkmadı, Genelkurmay başkanlarından bir iki kem küm o kadar,
HSYK güçlü bir kurumdu, Altı üstüne geldi, Tık diyemediler,
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili düzeyinde izlendi, dinlendi, suçlandı, Seslerini çıkaramadılar,
Yargıtay keza, hedef tahtası oldu, Kılını kıpırdatamadı,
Ama söz konusu Fenerbahçe oldu mu, yer yerinden oynadı,
Ne korktular, ne sustular, ne sindiler,
"Başkanımız bunu yapmış olabilir mi acaba?" diye sormadılar,
Bunu hemen bir hesaplaşmaya çevirdiler,
Yapılanın "görünmeyen" nedenleri olduğunu öne sürdüler, hep birlikte ayağa kalktılar,
Hiç çekinmeden bağırdılar,
Öylesine güçlü çıktı ki sesleri, daha önce yaptığı yasayı değiştirdi TBMM,
Üç siyasi parti tarihte ilk kez birlik oldu,
Hükümet bile sesini çıkaramadı,
Cumhurbaşkanı, en çok Fenerbahçelilerin istediği yasal değişikliği "veto" etti, içinden çıktığı parti dahil kimse sahip çıkamadı,
İktidar partisi adına dün grup başkanvekili çıktı ve ilk kez Cumhurbaşkanı'yla ters düşüp "Yetki halk adına bizdedir, Cumhurbaşkanı'nda değil" dedi,
Şimdi soruyorum size, Türkiye'nin en güçlü kurumu hangisidir?
Elbette ki Fenerbahçe'dir,
Geçen gün ziyaretime gelen bir Galatasaraylı yönetici dostumun, eski bir 2, Başkan'ın eski bir 2, Başkan'a söylediği gibi "Galatasaray bu açıdan Fenerbahçe'nin tırnağı olamaz",
Senaryo
CUMHURBAŞKANLIĞI seçimi tarihi yaklaştıkça en çok konuşulan konu elbette ki kimin Cumhurbaşkanı olacağı,
Genel bir ittifak, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "halk tarafından seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı" olacağı,
Seçilir mi, seçilmez mi tartışması bence yersiz,
Çok beklenmedik bir gelişme olmadıkça Tayyip Bey seçilir,
Ancak başbakanlık koltuğuna kim oturur, orası tartışma konusu,
En çok konuşulan senaryo, Abdullah Gül'ün de dönüp tekrar Başbakan olacağı ve çok kısa süre yaptığı Başbakanlığı bu kez daha uzun bir süre götüreceği,
Dün bir gazetede böyle bir senaryo vardı,
Biraz daha detaylı,
Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı oluyor, Aradaki kısa sürede Bülent Arınç Başbakan oluyor, Sonra ilk seçimde Abdullah Gül seçiliyor ve Başbakan oluyor,
Olur mu, olmaz mı bilmem,
Ama bildiğim bir şey var,
Türkiye'deki seçmenler kendileri dışında, kendilerine sorulmadan hazırlanmış senaryoların figüranı olmayı pek sevmiyor, hatta hiç sevmiyorlar,
Hatırlayın 2001-2002 yıllarını,
O zaman da şahane senaryolar üretiliyordu,
Ecevit bırakacaktı, Kemal Derviş ve rahmetli İsmail Cem DSP'nin başına geçecekti, Hüsamettin Özkan onlarla birlikte hareket edecekti,
Türkiye'yi bu üçlü yönetecekti,
Sonrasında olanlar malum,
O Meclis'in tamamı bu millet tarafından tasfiye edildi,
Hepsi, istisnasız hepsi Meclis dışında kaldı, Yeni kurulan AK Parti ve dışarıda bekleyen CHP dışında Meclis'e giren olmadı,
O yüzden kimse senaryo yazmasın,
Çünkü bu millet "Türkiye kuzey yarımkürede mi, güney yarımkürede mi" sorusuna yanıt veremeyebilir ama sandıkta figüran rolünü sevmez,
Lese majeste
DERSİM, mersim derken ufaktan ufaktan Atatürk'ü tartışmaya doğru gidiyoruz,
Tartışma akıl ve bilgiyle olacak olsa Atatürk'ü de tartışalım, hiç çekincem yok ama hakaret ve yalan düzeyinde olacağı için Atatürk'ü tartışmanın yersiz ve hatta münasebetsiz olacağını düşünüyorum,
Her mesele halloldu da Atatürk mü kaldı!
Tabii çevresinde dolananların "Ömer" diyeceği ağzını büzüşlerinden belli,
Atatürk diyecekler de bir tarafları yemiyor,
Yememesinin nedeni de saygı değil,
Korkudan diyemiyorlar,
Halktan veya Hak'tan korktuklarından değil,
Yasadan, Atatürk'ü Koruma Kanunu'ndan korkuyorlar,
O yüzden de "Bu kanun değişsin" demeye başlayan liboşları öne sürüyorlar,
Tezleri de "Böyle kanun mu olur?"
Olur cahiller, bal gibi olur,
Böyle bir kanun sadece bizde değil, dünyanın her yerinde var,
Bu yasalara "Lese majeste" deniyor,
İtalyanca "Laesa maiestas"tan geliyor,
Bir ülkenin, o ülkeyi temsil ettiğine inanılan kişisinin yaralanmasını, berelenmesini engellemek için pek çok ülkede benzerleri olan bir kanun,
Yani Atatürkseverlerin bir taraflarından icat ettiği bir şey değil,
Dünyanın en önemli demokrasilerinde bile "devleti, ülkeyi ve milleti" korumak maksadıyla yazılmış böyle kanunlar var ve bunlar hâlâ pek çok Batı demokrasisinde geçerli,
Geçerli olmak bir yana hâlâ uygulanıyor,
Bu yüzden de Atatürk'ü Koruma Kanunu'nu kaldıracaksanız bize yalandan "Nerede var böyle kanun" demeyin,
Biz "Atamıza, atanıza sövmek istiyoruz" deyin,
Bir kere delikanlı olun,
Ciğerimi yiyin,
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar
Zeki Demirkubuz yorumluyor
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"
Eylül 15, 2025
Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı
"Gülmek bir savunma mekanizması"
Eylül 14, 2025