Yazar olmak lazım yazar
Fatih Altaylı
Ocak 12, 2012
Yazı İçeriği
Yazar olmak lazım yazar
Yazar olmak lazım yazar
BİRKAÇ gün önce, bir TSK mensubundan gelen "tehditvari" mektuptan bölümler yayınladım,
Huyum değildir, eylemleri "kurumsal" olarak görmem, bireyseldir benim için,
Bir mensubunun "terbiyesizliği" veya "densizliği", o kurumun "terbiyesizliği" veya "densizliği" olarak görülmez tarafımdan,
Ama tavır kurum içinde genelleşir ve kurum yönetimi tarafından bir önlem alınmazsa, o zaman manzara değişir,
Tavır, kurumsal olur,
O mektubu yazan kişi de benim açımdan öyledir,
Kişisel bir tavır almıştır,
Bakın ben o mektubu yayınladıktan sonra "adıyla sanıyla" yazan TSK mensupları oldu,
İçlerinden bir tanesini seçip aktarmak istedim,
Bakın ne diyor:
"Bugün gazetenizde yazdığınız yazınızı okudum, (Her gün yaptığım gibi,) Ve bir TC subayı olarak derin üzüntü duydum, Sizden aramızdaki bu faşist, görgüsüz ve eski nesil kafadaki insan müsveddeleri adına özür dilerim,
Dün yazdığınız yazı için söyleyebileceğim tek şey var, Bu ülkede kurunun yanında yaşlar hep yanmıştır, Hatta çoğunlukla yaşlar yanmıştır, Ancak kabul edersiniz ki biz ülke olarak kuruluşumuzdan bu yana ancak 10-15 yıl kendi kendimizi yönetmeyi başarabildik,
Darbeleri yapanlar da, bu darbelerde acı çekenler de, şu an kanunları çıkaranlar da, bu kanunlara itiraz edenler de, yargılananlar ve yargılanmayanlar da hep başkaları tarafından yönetilenler, Birçoğunun maalesef bundan haberi bile yok,
Siz bunları benden çok daha iyi bilen zeki bir gazeteci duayensiniz, Yazılarınızı her gün okuyorum, siz yazıp ben yaşadıkça okuyacağım, Ancak şunu unutmayın, o gün bu kanuna itiraz edenler bugün olacakların farkında bile değillerdi,
Bugün bizi yönetenler, yarın neler olacağını tahmin bile edemezler, Çünkü hepimiz oyuncuyuz, Yazar olmak gerek Fatih Bey yazar,"
Silahlı Kuvvetler mensubu okurumun dediği çok doğru,
Yazar olmak gerek,
Yazar olmak derken, yazı yazan anlamında söylemiyorum bunu, Okurum da öyle dememiş,
Türkiye'nin geleceğini yazmamız lazım,
Nereye gideceğini, nasıl gideceğini yazmamız,
Ama biz "geleceği" yazmaktansa geçmişi silmeye çalışmaktan, hesaplaşmaktan, intikam almaktan zevk alıyoruz,
Bu yüzden de okumadığımız ve bilmediğimiz bir senaryonun "şaşkın" oyuncuları olmaktan öteye gidemiyoruz,
Mermi ve silah
BDP Milletvekili Sırrı Sakık dün TBMM kürsüsünde "inanılmaz" bir olayı ifşa etti,
Okudunuz herhalde, Sırrı Sakık uçağa binerken silahını teslim ediyor,
İndiği alanda, Adana'da silahını geri alırken kendisine bir de mermi veriliyor ve "Siz bunun anlamını bilirsiniz" deniliyor,
Diyen kim bilmiyorum, Herhalde Sırrı Sakık biliyordur ve gereken girişimleri yapmıştır,
Belli ki, bir kamu görevlisi, belli ki bir emniyet mensubu,
Bu yapılan, kabul edilebilir bir şey değil,
Bunun hesabının yargı yoluyla sorulmaması, İçişleri Bakanlığı'nın bunun gereğini yerine getirmemesi, "Türkiye değişti, demokratikleşti" söylemini tamamen boşa çıkaran bir sonuç yaratır,
Bunu yapan her kimse bulunmalı, bir emniyet mensubu ise meslekten ihraç edilmelidir,
Ancaaaaaaaak!
Bunu yapan kişi her kimse, bunun BDP'deki ya da siyasal Kürt hareketindeki "eşdeğeri" Leyla Zana'dır,
Bir siyasetçi, bir politikacı, bir TBMM mensubu kalkıp da "Silah, Kürt hareketinin sigortasıdır" dediği anda, bir başkası da o partinin milletvekiline kendi sigortasını gösterme hakkını kendinde bulur,
Bir siyasetçi, silahı sigorta olarak göremez,
Görürse siyasetçi değil "terörist" olur,
Hele o silahlar gencecik çocukların ölümüne, anaların babaların gözyaşına, asla unutulmayacak acılarına neden oluyorsa,
Sırrı Sakık'a o mermiyi veren "cinnet" ile silahı sigorta olarak gören "cinnet" arasında bir fark yoktur,
Her ikisi de "meczupluğun" ifadesidir,
Bir Türk yapmış
DÜN çok keyifli bir gündü benim için,
Yine bir "elektrikli otomobil" kullandım,
Deneme maksadıyla,
Şimdiye kadar çeşitli dünya markalarının elektrikli araçlarını kullanmıştım,
Dün kullandığımın bir özelliği vardı,
Hem şimdiye kadar kullandıklarımın en iyisi, en gelişmişiydi,,,
Hem de bir "Türk" tarafından geliştirilmişti,
400 kilometreye yaklaşan menzili ve patlamalı motorlu araçlarınkinden zerre farkı olmayan sürüşüyle inanılmaz bir deneyimdi,
En önemli tarafı ise "yüzde yüz Türk" olmasıydı,
Bugün için verebileceğim bilgi bu kadar,
Ancak şunu söyleyebilirim:
Türkiye eğer gerçekten kendi otomobilini yapacaksa, yapılacak olan otomobil budur,
Yaratıcısı "tamam" dediği zaman size bu aracı çok daha detaylı bir biçimde anlatacağım,
Bugünlük bu kadarını yazıyorum,
Biraz keyfiniz gelsin, biraz moraliniz düzelsin diye,
Benimki düzeldi de!
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar
Zeki Demirkubuz yorumluyor
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"
Eylül 15, 2025
Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı
"Gülmek bir savunma mekanizması"
Eylül 14, 2025