Soruşturmanın nedeni KCK’daki MİT’çiler
Fatih Altaylı
Şubat 9, 2012
Yazı İçeriği
Soruşturmanın nedeni KCK’daki MİT’çiler
Soruşturmanın nedeni KCK’daki MİT’çiler
İSTANBUL Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Bilal Bayraktar, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski MİT Müsteşarı Emre Taner ve Taner döneminin Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş'i KCK soruşturması kapsamında "şüpheli" sıfatıyla ifade vermeye çağırdı,
Dün bu haberi en net, en doğru, en geniş biçimde Habertürk Gazetesi duyurdu,
Haber diğer gazetelerde "iddia" olarak yer alabildi,
Ve dün İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Fikret Seçen olayı doğruladı; Fidan, Taner ve Güneş'in ifadeye çağrıldığını açıkladı,
Dün haberi "iddia" olarak veren gazeteler bir yanlışa daha imza attılar,
İki müsteşar ve bir müsteşar yardımcısının ifadeye çağrılma nedeni olarak "Oslo görüşmelerini" gösterdiler,
Ancak bu gerçeği yansıtmıyor,
KCK GÖZALTILARIYLA ORTAYA ÇIKAN GERÇEK
İfadeye çağrılan bu üç önemli isme Oslo görüşmeleri de mutlaka sorulacaktır,
Ancak ifadeye çağrılmanın asıl gerekçesi çok farklı ve doğrudan doğruya bir süredir yürütülmekte olan KCK operasyonlarıyla bağlantılı,
Bir süreden beri KCK'ya karşı yürütülen operasyonlarda sayıları 1000'i aşan KCK mensubu gözaltına alındı, Gözaltına alınanlar, KCK ve PKK ile bağlantılı isimlerdi ve aralarında Öcalan'ın avukatları da vardı,
Üst düzey 3 MİT yöneticisinin "şüpheli" sıfatıyla ifadeye çağrılmasına neden olan süreç, bu operasyonlarda ortaya çıkan bazı gerçeklerle başladı,
KCK operasyonunda gözaltına alınan şüphelilerin savcılık sorguları sırasında çok ilginç gelişmeler yaşandı,
Bazıları KCK ve PKK içinde çok önemli görevler üstlenmiş olan isimler, savcılıkta "MİT mensubu" olduklarını açıkladılar,
Bu kişilerin bazılarının terör örgütü ve uzantısı örgütler içinde çok üst noktalarda olmasından dolayı savcılık bu durumu MİT'ten teyit etti ve gerçekten MİT mensubu olduklarını ve örgüte MİT adına sızdıklarını kesinleştirdi,
Bu kişiler ifadelerinde yıllar boyunca PKK'dan MİT'e çok önemli bilgiler aktardıklarını söylediler ve bu bilgilerin neler olduğunu anlattılar,
MİT UYARDI MI?
MİT mensubu olduğunu söyleyen KCK sanıkları, ifadelerinde geçmişte PKK ve son dönemde KCK'nın organize ettiği pek çok olayı rapor ettiklerini anlatınca savcılar gözünü MİT'e çevirdi,
MİT'in PKK ve KCK içindeki muhbirlerinden gelen bilgileri terörle mücadele eden birimlere aktarıp aktarmadığının, İçişleri Bakanlığı ve olayların meydana geldiği illerdeki güvenlik güçleriyle paylaşıp paylaşmadığının ve tedbir alınmasına katkıda bulunup bulunmadığının araştırılmasına karar veren savcılık, bu kapsamda üç MİT yöneticisinin ifadesinin alınması için düğmeye bastı,
KCK İÇİNDEKİ AJANLAR KİM?
KCK ve PKK içindeki ajanların bazılarının kim olduğunu biliyorum, Dahası bazılarının verdiği ifadeler Habertürk'e ulaştı, Ancak hem ulusal güvenlik hem de bu kişilerin kişisel güvenliği nedeniyle isimlerini açıklamam mümkün değil,
Ancak şu kadarını söyleyebilirim; Abdullah Öcalan'a çok yakın bazı isimler dahi aslında MİT'e çalışıyormuş,
Yani MİT, örgüte çok ciddi anlamda sızmış,
Geçmişe uzanan bir soruşturma
BU hamlenin MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a yönelik olarak yapıldığını düşünmek çok doğru olmaz,
Fidan'ın müsteşarlığa atanması sırasında kafalarda epey bir soru işareti vardı,
Ancak Fidan, siyasi desteğin de arkasında olmasıyla görevinde hayli başarılı oldu,
MİT'teki alışkanlıkları değiştirmeye girişti,
Türkiye'nin yeni dış politika konseptine uygun bir yapılanma için kollarını sıvadı,
Fidan, Taner ve Güneş'in ifadeye çağrılmasına neden olan konular ise 2000'li yılların başına kadar gidiyor,
Yani Hakan Fidan'ın MİT'le uzaktan yakından alakasının olmadığı, hatta Emre Taner'in müsteşar yardımcısı olduğu döneme kadar,
Bu soruşturmalar sonunda ortaya çıkması en muhtemel şey, PKK'nın içinde gerçek bir PKK'lının bulunmadığı ve terör örgütünü, yerli-yabancı çeşitli istihbarat örgütleri mensuplarının oluşturduğu olabilir,
Not: Bu soruşturmanın sonunda ulaşacağı yer siyasettir, Daha doğrusu hükümettir, Bir sonraki aşamada savcıların ifadesini almak isteyeceği kişiler, MGK üyeleri, İçişleri Bakanı ve nihayetinde Başbakan olacaktır,
Dün dündür
HUKUK devleti değil de yasa devleti olunca böyle oluyor,
Herkes duruma göre bir ucundan çekiyor,
İlhan Cihaner'in ve İlker Başbuğ'un sorgulanması ve yargılanması söz konusu olunca bir kesim "hukuki değil" derken, bir başka kesim "hukukidir" diyordu,
O zaman Cihaner'in sorgulanması ve yargılanmasına "hukuki" diyenler, bugün MİT müsteşarlarının ifadeye çağrılmasına "hukuki değil" diyorlar,
Yasaları herkes kendi çıkarına göre yorumlayınca ortada yasa oluyor ama hak ve adalet olmuyor,
Olmayan yasanın maddesi 261
"İSVİÇRE'de böyle bir yasa yoktur" diyerek İsviçre Dışişleri Bakanı'nı Türkiye'ye, büyükelçiler toplantısına davet ettiler ya!
İsviçreli Bakan Calmy-Rey geldi konuştu,
Sonra ülkesine döndü ve ne yaptı biliyor musunuz?
İsviçre Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesine, "Bakan Türk büyükelçilere soykırım dersi verdi" başlığıyla toplantıda yaptığı konuşmayı haber olarak koydu,
Gerçi bu haber siteden birkaç saat içinde kaldırıldı ama gören gözler gördü,
Bu vesileyle Dışişleri Bakanı'mız Ahmet Davutoğlu'na da biraz bilgi vereyim,
İsviçre Ceza Yasası'nın 261, maddesini bir ara okusun,
Perinçek bu maddenin 4, paragrafı nedeniyle yargılanıyor, Bakan Bağış aynı madde nedeniyle soruşturmaya tabi tutuluyor,
261, maddenin 4, paragrafında açıkça soykırımların inkârı yasaklanıyor,
Bu paragraf, bu ırkçılık başlıklı maddeye sonradan eklendi, Soykırımın inkârı suçu bu madde içine gizlendi, 2003 yılı 16 Aralık'ında İsviçre meclisinden Ermeni soykırımını tanıma kararı çıktı,
Yani İsviçre, kendi üslubuna uygun bir şekilde sinsice bu işi Türkiye'ye mal etti ama bizim bakan hâlâ farkında değil,
Tabii İsviçre'nin bunu yapması da ilginç,
Nazi servetlerinin ortağı, Yahudilerin gasp edilen mallarının üzerine oturmuş bir ülke, kalkıp Türkiye'ye soykırımcılık suçlaması yapıyor,
Biz de bunları makbul adam diye davet ediyoruz,
Vallahi de billahi de aklım almıyor!
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar
Mehmet Demirkol yorumluyor
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Türkiye"
Eylül 17, 2025
Barış Terkoğlu yorumluyor
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hukuk Devleti"
Eylül 16, 2025