Kürtçü siyaset şuurlu mu şuursuz mu?
Fatih Altaylı
Mart 21, 2012
Yazı İçeriği
Kürtçü siyaset şuurlu mu şuursuz mu?
Kürtçü siyaset şuurlu mu şuursuz mu?
"İZİN verilseydi bunlar yine olur muydu?" diye yazdım ya dün Nevruz kutlaması adı altında çıkan olaylar için,
Okurların yüzde 90 tepkisi "Olurdu" diye geldi,
Emin değilim,
Belki olurdu ama bu kadarı olmazdı,
"Üç beş serseri yine sağı solu dağıtmaya çalışırdı, ama bu kadarı olmazdı" diye düşünüyorum hâlâ,
Ama okurlardan gelen tepkiler önemli,
Önemli, çünkü bir "önyargıyı", hatta daha kötüsü bir "yargıyı" gösteriyor,
BDP'ye, BDP'nin temsil ettiği fikir ve yaklaşımlara karşı toplumda egemen olan bakışı gösteriyor,
Vatandaşın önemli bir bölümü şöyle diyor aslında: "Bunların derdi bayram kutlamak falan değil, Bunların amacı olay çıkarmak, ortalığı birbirine katmak, Terör yaratmak istiyorlar, İzin versen de böyle, izin vermesen de?"
Bu yaygın kanaat çok ama çok önemli ve haksız da değil,
Çünkü PKK ve BDP etkisindeki Kürt gençleri bir "nefret söylemi" geliştiriyorlar,
Aynı yurdu paylaştıkları Türklere karşı bir "nefret",
Söylemi de aşan, bir dip duygu bu,
Kazlıçeşme'de saldırdıkları otomobillerin sürücülerine söyledikleri lafları biliyorum ama yazmamayı tercih ediyorum,
O yüzden de bu gençleri, bu kinle büyüten, toprağı sürekli çapalayan ve gübreleyen Kürt siyasetçilere sormak istiyorum: "Bu nefret söylemiyle bu halkları nasıl bir arada yaşatacaksınız,"
Ya da bu halkları bir arada yaşatma niyetiniz var mı?
Eğer böyle bir niyetiniz yoksa, Kürtlerin sadece bir bölümünü temsil etmenize rağmen ve sizin gibi düşünmeyen, yani bu nefret söyleminden nefret eden Kürtler çoğunlukta olduğu halde, yarattığınız Türk-Kürt ayrımının bedelini nasıl ödemeyi düşünüyorsunuz?
Bundan sonraki siyasi programınız benzer kaderi, aynı ülkeyi, aynı kentleri, aynı mahalleleri, aynı apartmanları, aynı evleri, aynı aileleri ve aynı evlatları paylaşan insanları birbirinden iyice koparıp nefret ettirmek mi?
"Yok öyle bir niyetimiz" diyorsanız size söyleyeceğim tek şey var:
O zaman şuurunuzu yitirmişsiniz,
Yaptığınızın sonucu bu oluyor,
İster bilerek yapın, ister şuursuzluktan,
Şampiyonluk kutlanır, final değil
EH, bunu da başardım sonunda,
Galatasaraylıların da, en azından bir bölümünün nefretini kazandım,
Fenerbahçe maçının ardından yapılan kutlamalardan utandığımı söyleyince binlerce Galatasaraylıdan mail geldi,
Kimi Galatasaray'a yakışır mahiyette,
Son derece düzgün bir biçimde yazıma şaşırdıklarını, kutlamaları neden yaptıklarını anlatıyor,
"Play-off öncesi ligi lider bitirmeyi kutlamışlar,"
Kimisi ise aynı şeyi "galiz laflar" eşliğinde söylemiş,
Bu üslupta yazanları ciddiye bile almadım,
Bunlar Galatasaraylı olamaz, O yüzden de istedikleri kadar kutlasınlar, Beni ve kulübümü temsil edemezler,
Ben hâlâ bu kutlamaya karşıyım,
Çok yanlış buluyorum,
Statüyü beğensek de, beğenmesek de daha lig bitmedi,
Lig bitmeden, play-off maçları oynanmadan havaya girmek, Galatasaray'ın yapacağı en büyük hata olur,
Finale kalmayı kutlayan takımın, final maçını kazandığına ben daha şahit olmadım,
Finale kalmak başarıdır ama kutlanacak olan finali kazanmaktır,
Finali kaybedersen 2'nci olmayı yine kutlayabilirsin ama final maçına çıkmadan finali kutlarsan, "Ben 2'nciliğe razıyım" demektir ve asla finali kazanamazsın,
O yüzden de ben hangi gerekçeyle olursa olsun Fenerbahçe maçı sonrası yapılan kutlamayı abes buluyorum,
Beni "Galatasaraylı saymayanlara" da selam olsun,
Siz kendinizi Galatasaraylı zannediyorsanız, beni saymamanız çok normal!
İnfaz koruma meselesi
NEDİM Şener'in kızına cezaevi kapısında yapılanları eleştirdim, İnfaz koruma memurları, "Bize hakaret ediyorsun" dediler,
Hayır size hakaret etmiyorum,
O muameleyi yapan kimse ona hakaret ediyorum, eğer ettiğim hakaretse, Herhangi bir meslekte yanlış yapanı yazamayacak mıyız?
Eğer bir hakaret varsa, hakareti eden biz değiliz, insanlık dışı uygulamayı yapandır,
Kızacaksanız ona kızın, "Sen nasıl bizim mesleği böyle küçük düşürürsün" diye, Yapılanı eleştirenleri değil,
İnfaz koruma memurları kendi durumlarını anlatan pek çok mesaj da yollamışlar, Uzun uzun anlatmışlar mesleğin güçlüklerini,
Biliyorum, Tahmin ediyorum zaten,
Ama sonuç olarak mesleğimizin çalışma şartları, başkalarına insanlık dışı muamele yapma gerekçesi olmaz,
Bu mektuplardan birini yarın yayınlayacağım,
Bana mektubu ileten kızının hatırı için,
Belki bazı meslektaşları da hükümlü ve tutuklu yakınlarının, hele hele çocuklarının hatırını kırmasınlar diye,
Ne hatırını, ne kalbini,
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar
Zeki Demirkubuz yorumluyor
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"
Eylül 15, 2025
Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı
"Gülmek bir savunma mekanizması"
Eylül 14, 2025