Cumhurbaşkanı ne diyor, müsteşar ne?
Fatih Altaylı
Mayıs 22, 2012
Yazı İçeriği
Cumhurbaşkanı ne diyor, müsteşar ne?
Cumhurbaşkanı ne diyor, müsteşar ne?
GEÇEN hafta, yani birkaç günlüğüne araziye uymadan önce Türkiye'nin ABD'den "Silahlı Predatorlar talep ettiğini" yazdım ve bununla ilgili sürmekte olan pazarlıkları ve bu pazarlıktaki İran yaklaşımını anlattım,
Yüzde bin doğru bir haber olduğu için rahatsızlık yaratsa da yalanlayan olmadı,
Olamazdı da,
Benim bunu yazmamdan bir gün önce Murdoch'ın WSJ'sinde "belirsiz bir kaynaktan" gelen bilgiye dayanılarak yayınlanan "Uludere'de istihbaratı Predatorlara dayanarak biz vermiştik" diyen ABD'li "belirsiz" yetkilinin, bu haberi niye verdiği de benim yazıyla ortaya çıktı,
Zaten Amberin Zaman da bunu hemen görüp yorumladı,
En alakasız zamanda yapılan bu "sözde" itiraf, itiraf olmaktan çok bir "ön alma operasyonuydu",
ABD'de bazıları Türkiye'nin silahlı Predator almasının önünü kesmek istiyordu ve Uludere'yle ilgili kesin olmayan bu bilgi, bilinmeyen bir kaynak tarafından bu yüzden Murdoch'ın Wall Street Journal'ına sızdırılmıştı,
Anlayacağınız işler karışık,
Obama yönetimi, Türkiye'nin talep ettiği Predatorları vermek istiyor, yöntem arıyor,
Türkiye karşıtı lobiler ise zaten düşük olan Türkiye'ye Predator verilme ihtimalini sıfıra indirmek için her şeyi yapıyorlar,
Bu arada Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Kanada'dan topa girdi,
Abdullah Gül, ABD yönetimine "Predatorları vermezseniz biz de F-35 JSF uçaklarından almayız" diye bir tehdit savurdu,
Allah biliyor ya, ben bu tehdidi okuyunca tebessüm ettim,
Somut bir gerçeğe karşı, hayli hayali bir tehdit,
Çünkü uzun yıllardır geliştirilmeye çalışılan ve Türkiye'nin de başından beri bir ucundan tuttuğu ve bununla övündüğü F-35 JSF savaş uçağı projesi ciddi bir çıkmazda,
O kadar çıkmazda ki, şimdiye dek milyarlarca dolar harcanan ve geliştirilmesi için en fazla kaynak ayrılan savaş uçağı durumundaki bu proje her an çöpe atılabilir,
Yani henüz gerçekleşip gerçekleşmeyeceği kesinlik kazanmayan bir projeyle ABD'yi tehdit ediyoruz,
Hadi onu geçelim,
Cumhurbaşkanı, Kanada'da "F-35 almayız" derken, aynı saatlerde Türkiye'de, yani o Cumhurbaşkanı'nın ülkesinde Savunma Sanayii Müsteşarı, F-35'lerin yapımında Türkiye'nin çok ciddi pay sahibi olacağını ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gelecekteki hava savunma gücünün F-35'lerden oluşacağını söylüyor,
Böyle kakofonik bir ülkenin, ne kadar ciddiye alınacağını varın siz tahmin edin,
Çin tipi demokrasi
TEYİT ettiremediğim ilginç bir bilgi geldi,
Nisan ayında Başbakan Erdoğan'la birlikte gittiğimiz Çin'de, önce Urumçi'ye, yani Doğu Türkistan'a uğramıştık,
Doğu Türkistan, Çin tarafından uzun süren asimilasyon politikasıyla Türklerden arındırılmış bir bölge,
Kentsel nüfus oranı yüzde 70 Türk, yüzde 30 Çinli iken, şimdi bu oran tam tersine dönmüş,
Bölgede de durum çok farklı değil,
Türkistanlı Türkler başka yerlere yollanıyor, yerlerine Çinliler getiriliyor,
Başbakan'ın Doğu Türkistan ziyareti sırasında, Türk bir kadın Başbakan Erdoğan'ın yanına gelerek Çin'i şikâyet etmiş, baskıları anlatmaya çalışmıştı,
Açıkçası bu durum herkesi şaşırtmıştı,
Kadının söyledikleri değil, bunları söyleyebilmesine şaşırmıştı herkes,
Başbakan'ın geri dönmesinin ardından o kadın tutuklanmış,
Çin'de her şeyin olduğunu ama demokrasinin olmadığını biliyoruz fakat bu kadarı fazla,
Doğu Türkistan'dan gelen bu bilgi eğer doğruysa Dışişlerimiz ne yapacak merak ediyorum,
Yunanlılar Merkel'e kızıyor
GEÇEN hafta sonu Yunanistan'daydım,
Sık sık gittiğim bir lokantada, esnafla biraz sohbet ettim,
Yunanistan'ın durumu malumunuz,
Kan ağlıyorlar,
Ama sorumluluğu asla kendilerinde görmüyorlar,
Hepsinin hedefinde Merkel var,
Biri şöyle diyor:
"60 sene önce Alman Naziler burayı işgal etti, 6000 vatandaşımızı öldürdüler, Biz de silahı aldık, karşılık verdik, Biz de onları öldürdük, Şimdi yine işgal ediyorlar ama bu kez silahla değil, parayla, Yine özgürlüğümüzü alıyorlar ama bu kez onlara silah çekemiyoruz; çünkü ellerinde silahtan daha büyük bir güç var,"
Diğeri daha kızgın,
"Hitler'in başladığı işi Merkel bitirdi, Bütün Avrupa'yı işgal ettiler, Yönetiyorlar,"
Restoranın patronu iyice öfkeli:
"Biz Merkel'e oy vermedik ama burayı Merkel yönetiyor, Ne o, Almanya'ya yük oluyormuşuz, 2, Dünya Savaşı'nda yaptıklarınıza sayın, O zaman yaptığınızın bedelini ödüyorsunuz şimdi, Tabii ki vereceksiniz, Ayıbınızı unutmamız için verdiniz o paraları, Başka bir şey için değil,"
Bir diğeri ise daha politik:
"Almanya işgalcidir, Fransa ise özgürlükçü, Şimdi Avrupa'nın Fransa'yı desteklemesi, Fransa'nın liderliğini önermesi lazım, Almanları başka türlü durduramayacağız,"
Bunun üzerine damarlarına basıyorum biraz:
"İyi de siz de çok tembelsiniz, Sanayi yok, Çalışmak yok, Sürekli hazır yediniz, Tatlı tatlı yemenin acı acı çıkarması vardır,"
Bu lafım üzerine sinirlenmiyorlar,
Tam aksine, "Evet biz çalışmayız, Çünkü Avrupa medeniyetini biz kurduk, Avrupa bizim fikirlerimiz üzerinden yükseldi, Biz olmasaydık Avrupa bugünkü Avrupa olmazdı, Evet çalışmıyoruz, 2000 yıldır çalışmıyoruz, Ama çok daha önemli bir şey ürettik, Fikir ürettik" diyorlar,
"Eski medeniyetlerin bugün değeri yok, Bakın Mısır'a, Daha eski medeniyet mi var" dedim,
Sustular,
Sonra kendi dillerinde kavgaya başladılar,
Sonunda restoranın sahibi bana döndü,
"Tabii sizin vaziyet iyi konuşuyorsun, Haklısın, 10 yıl önce de biz sizin için konuşuyorduk" dedi,
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar