Aynı yerde 19 yıl sonra
Fatih Altaylı
Eylül 19, 2012
Yazı İçeriği
Aynı yerde 19 yıl sonra
Aynı yerde 19 yıl sonra
YIL 1993, Bugün askerde olan çocukların doğduğu yıl yani,
Tam 19 sene öncesi,
Yer hemen hemen aynı: Bingöl,
Yine otobüs, Yine içi asker dolu,
Yine evlerine dönüyorlar,
Saldıran yine PKK,
33 er şehit,
Kurbanlık koyun gibi,
Onlar kamyonla gidiyor,
Askerler otobüsle,
19 yıl geçmiş aradan,
O gün öldürülen askerler öldürülmemiş olsaydı, belki bugün onların çocukları aynı yerde olacaktı,
Kimbilir!
Aynı ölüm, Aynı yerde,
Bu kez bir değil, birkaç otobüs,
Sözde konvoy oluşturulmuş,
200 askerimiz otobüslerde,
Ve yine Bingöl'de, yine bir pusuda,
Ben bu satırları yazarken 10 şehidimiz var, Onlarca yaralı, Onlarca gazi,
19 yılda terörle mücadelede ne öğrenmişiz diye bakıyorum,
Hiç,
Çok mu zor milletin evlatlarını biraz daha güvenlikle yollamak evlerine,
Belli ki, ihtimali düşünmüşler, 200'ünü birlikte yolluyorlar,
Sözde güvenli olsun diye,
Biraz daha dikkatli olmak gerekmez mi?
Mesela yol güvenliğini sağlamak için bu konvoyun üzerinde bir helikopter uçsa,
İmkânsız mı?
Daha dün yazdım bir polisin feryadını,
Atılan her adımdan PK'nın haberi olduğunu ve buna göre pusu kurulduğunu anlatan mektubu,
19 yıl önce neyse, bugün o,
Dön dolaş aynı yere gel,
Ama bilirsiniz, hep aynı deneyi yapıp farklı sonuçlar almaya çalışana ne dendiğini,
Bizimkisi o hesap,
10 şehidimiz var,
Şehit olmasalardı, 19 sene sonra onların çocukları aynı yerde olacaktı büyük ihtimalle,
O zaman ben olmayacaktım belki burada,
Bir başka gazeteci yine bu satırları yazacaktı,
Belki bizim yazılardan alıntı da yaparak,
Hep aynı yerde,
Not: İzne giden askerlerimizi doğru düzgün, güvenli bir şekilde bir yerden bir yere nakletme becerisine bile sahip olamamız beni karamsarlığı itse, üzse, kahretse de, bu işte kimsenin suçlu olduğunu düşünmüyorum, Ne kimsenin Genelkurmay Başkanı'nı, ne Genelkurmay Başkanı'nın Kara Kuvvetleri Komutanı'nı, ne Kara Kuvvetleri Komutanı'nın ordu komutanını, ne ordu komutanının kolordu komutanını, ne kolordu komutanının tümen komutanını, ne tümen komutanının tugay komutanını, ne tugay komutanının alay komutanını, ne alay komutanının tabur komutanını, ne tabur komutanının bölük komutanını, ne bölük komutanının takım komutanını, ne takım komutanının manga komutanını, ne manga komutanının tim komutanını suçlamaya hakkı var, Hiçbirinden hesap sorulmasını da istemeye hakkımız yok,
Taksitle olsun, alıştıra alıştıra
2 dediler,
Sonra 4,
Ardından 6,
Biraz geçti 8,
Sonunda 10,
Taksit dönemi ya,
Kimse fiyata bakmıyor ya,
Önemli olan taksit rakamı,
Toplama bakan yok,
Taksiti ödeyebiliyorsan, sorun yok ya,
Artık şehit sayılarımız da taksitle,
Azar azar,
Resmi rakamlar iki iki ağırdan açıklarken, bizim muhabir arkadaşlar şehit sayısını vermişlerdi bile,
"8 şehidimiz var, Çok sayıda ağır yaralı" demişti Bingöl'deki muhabirimiz,
Resmi sayı 2 iken biz öğrenmiştik en az 10 şehidimiz olduğunu, Belki siz bu sayıları okurken daha da artmış olacak sayı,
Ama taksit taksit öğrendiğimiz için hiç fark etmeyeceğiz,
Ne de olsa alıştık millet olarak taksite,
Hele hele peşin fiyatına taksitle dedin mi, iyice şahane,
Hiç kimsenin umuru değil gerçek bedelin ne olduğu,
Yeter ki taksitle olsun,
Alıştıra alıştıra,
Acıtmadan,
Haksızlık yapmayalım
HALUK Koç haksızlık ediyor,
"Oslo mutabakatı" diyerek,
Oslo görüşmeleri bir gerçek,
Devlet adına MİT Müsteşar Yardımcısı'nın ve hükümet adına Başbakanlık danışmanının PKK'lılarla görüştüğü bir sır değil,
Bana sorarsanız yanlış da değil,
Terörle mücadele eden her ülke böyle görüşmeler yaptı,
Gayri resmi görüşmeler,
Bu görüşmeleri eleştirmek de mümkün,
Kimine göre doğru olmayabilir bu görüşmeler,
Ona da bir şey demem,
Ama "Bir mutabakat metni var" demek gerçekten haksızlık,
Çünkü ortada bir metin var ama "mutabakat" yok,
Belli ki, görüşmeler sırasında taraflar ortak bir metin üzerinde uzlaşmak istemişler, Bir yol haritası olsun diye,
Belli ki, PKK tarafı bir metin hazırlamış ve getirmiş,
Bu metin o toplantıda devleti temsil edenlere verilmiş,
Ama verilmiş olması, "mutabakat" anlamına gelmiyor,
Belli ki, devlet tarafı, yani hükümet bu metni kabul etmemiş,
Ve oradan sonra ip kopmuş,
O metinde yazan her ne olursa olsun, önemli değil ki!
PKK hazırladığı metinde, "Öcalan Cumhurbaşkanı olsun" da diyebilir,
Ama kabul görmedikten sonra bu metnin ne anlamı var,
Geçen yıl, bu metin ilk ortaya çıktığı zaman da yazdım bunları,
Devletin bu metni kabul etmediğini, hatta PKK ile yazılı herhangi bir şeyi kabul etmediğini,
Şimdi buna "Mutabakat metni" demek bu nedenle haksızlık,
"Oslo görüşmeleri hataydı" deyin,
"Niye teröristleri muhatap aldınız" deyin,
"Terörle masaya oturulur mu" deyin,
Ne isterseniz deyin,
Hakkınız var,
Ama bu metne mutabakat metni demeye hiçbirimizin hakkı yok,
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar