Ölüme sürükleyenlere bir savcı dava açmalı
Fatih Altaylı
Kasım 3, 2012
Yazı İçeriği
Ölüme sürükleyenlere bir savcı dava açmalı
Ölüme sürükleyenlere bir savcı dava açmalı
Açlık grevlerini "makul" bulmadığımı defalarca söyledim,
Dağda silahla talep dikte edeceksin, hapiste açlık greviyle aynı talepleri tekrarlayacaksın,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yıllardır attığı adımları görmezden geleceksin,
Sana doğru atılan her adımda bir adım geri atıp talep üzerine talep koyacaksın,
Terör örgütü ve siyasi kanadı BDP, genç insanların ölümü üzerinden siyaset yapmaya devam edecek, "aydın" denilen insanlar da "Grevler sona erdirilsin" diye anlamsız bir çağrı yapacak,
Bu çağrının muhatabı kim, belli değil,
Ne demek "Grevler sona erdirilsin"?
Bu devlete "Şartları kabul edin" baskısı mı, yoksa örgüte, "Bu çocukları ölüme sürüklemeyin" çağrısı mı?
Kim bu çağrının muhatabı belli değil,
Türkiye ne yazık ki, benzer bir süreci 10 küsur yıl önce yaşadı,
Açlık grevleri ve ölüm oruçları son noktaya varınca devlet "müdahale" etti,
Müdahalenin sonuçları ortada,
2'si güvenlik görevlisi toplam 32 ölüm,
Hayata bir daha dönemeyecek 32 kişi,
Peki şimdi ne olacak!
Geçenlerde katıldığım bir televizyon programında sunucu şöyle bir soru sordu bana: "Açlık grevleri ölümcül noktaya varırsa devletin insani amaçlı müdahalede bulunması gerekir mi?"
Çok açık bir yanıt verdim, Şöyle dedim:
"Bu konuda ağzımdan tek kelime alamazsınız, 'Evet gerekli' derim, devlet insani amaçlı müdahale eder, insanlar ölür, 5 sene sonra beni soruşturma komisyonuna davet edip 'Niye öyle dedin? İnsanlar ölsün mü istedin? Böyle demek için bir yerden emir mi aldın?' diye sorarlar, O gün türemiş abuk sabuk adamlar, çıkıp köşelerinden bu ölümlerin bizim yüzümüzden olduğunu söylerler, Bu yüzden ben bu soruya yanıt vermem, Devlet ne yapacaksa yapar, Benim söyleyeceğim şudur: Bu açlık grevini yapan gençler, değmeyecek insanlar için hayatlarını vermesinler,"
Ama şunu biliyorum,
Bu açlık grevini yaptıranlar "kötü niyetliler",
Bundan 7 yıl kadar önce, İstanbul'da yine bir açlık grevi vardı,
Açlık grevini yürüten kişi kritik eşiği aşmıştı,
Yakınları bana ulaştı,
"Bakan bir telefon açıp taleplerini inceleyeceklerini söylese yeter" dediler,
O günün Adalet Bakanı Cemil Çiçek'i aradım, Durumu anlattım,
"İnsani bir durum" dedi ve hemen aradı,
Açlık grevi sona erdi,
Bugün ise durum çok farklı,
Taleplerden biri olan "anadilde savunma hakkı" için yasal düzenlemeler son aşamaya geldi,
Adalet Bakanı Ergin, grev yapanlarla, aileleriyle bizzat görüşüyor,
Ama eylem bitirilmiyor,
Tam aksine eylemcilerin arkasına saklanıp siyaset yapanlar "yeni yeni" taleplerle ortaya çıkıyor, genç bedenler üzerinden siyaset yapmaya devam ediyorlar,
Devlet bundan sonra ne yapar bilmem,
Ama en azından bir savcı çıkıp, bu eylemleri körükleyerek gencecik insanların yaşamlarını kendilerine siyaset malzemesi yapanlar hakkında dava açmalı,
İnsanları ölüme sürüklemek, bu kadar ucuz olmamalı,
İSTANBUL OTO ŞOV (2)
İSTANBUL Oto Şov'u yazdık dün ve bugüne devam ederiz dedik,
Edelim o zaman,
Fuarın en etkileyici "yeniliklerinden" biri BMW'nin i8 konseptiydi,
Plug in hybrid denilen, yani hem benzin hem elektrik motoruna sahip ama aküleri fişe takılarak da şarj edilebilen bu otomobil, endüstri açısından inanılmaz yenilikler barındıran ve yakıt tüketimini 100 km'de 2,7 litreye düşüren 4 kişilik bir spor otomobil,
Otomobillerin 10-15 yıl sonra neye benzeyeceğini en iyi gösteren araçlardan biriydi i8,
Hyundai'nin hidrojenle çalışan fuelcell'li otomobili motor, i8 ise görünüm ve kullanılan malzemelerin niteliği açısından çok ilericiydi,
4 milyon Euro'luk Bugatti'nin şimdi de 4 kapılı bir otomobil için çalıştığını ama bunun piyasaya çıkışının pek de yakın olmadığını fuarda öğrendim,
Maserati'nin önümüzdeki yıl piyasaya süreceği yeni Quattroporte ise bu fuarda da kendini göstermedi,
Markanın başındaki Ferhat Albayrak, "İtalya'ya gittik ve yeni Quattroporte'yi gördük, Şimdikinden biraz daha büyük" demekle yetindi,
Bense gelecek Quattroporte'nin casus fotoğraflarını gördüm, Mevcut Quattroporte'nin daha güzel olduğunu söylemekle yetineyim,
Koç Grubu'ndan Cenk Çimen'le sohbet ettik,
"İç piyasadaki satışlardan kâr eden olduğunu zannetmiyorum, Rekabet inanılmaz, Tüketici çok bilinçli, Vergiler çok yüksek, Ama Avrupa'daki krize rağmen, Türkiye'de üretimi sürdürüyor ve artırıyoruz, Yurtdışına yaptığımız üretimden para kazanıyoruz, Avrupa'daki krize bakınca Türkiye vaha gibi, Bunun kıymetini bilmeliyiz, bu fırsatı değerlendirmeyi uzun vadeye yaymalıyız" dedi,
Renault, otomobilin geleceğine en fazla kafa yoranlardan biri olduğunu bu fuarda da gösterdi,
İnanılmaz konseptlerinin dışında, pek yakında neredeyse moped fiyatına piyasaya sürecekleri "bireysel ulaşım" aracı heyecan verici bir yenilikti, Renault bu aracı uzun zamandır gösteriyordu ama yakında satmaya da başlayacak,
Kia ve Skoda'nın ürün çeşitliliği ve kalitesini görünce, gelecekte bu markaların önemli işler yapacağını kavramamak mümkün değil,
Hele Kia, çizgilerini çok geliştirirken üretim kalitesini de hızla yükseltmiş,
Volvo, finansal sorunlarını aştıktan sonra yeni bir hava yakaladı ve fuarda bu hava çok açık görülebiliyordu,
Yeni 40 serisi büyük iş yapacak ve S60'ın başarısını yakalayacak diye düşünüyorum,
Ancak çok beğendiğim bir konseptlerini İstanbul'a getirmemiş olmalarına üzüldüm,
Bence fırsatınız varsa İstanbul Oto Şov'a gidin,
Son yılların en iyi otomobil fuarını göreceksiniz,
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar





