Bir formül üretmek lazım
Fatih Altaylı
Mart 27, 2013
Yazı İçeriği
Bir formül üretmek lazım
Bir formül üretmek lazım
DÜN günlerden "gerilim"di. TBMM'de grup toplantıları günü. Türkiye'nin en fazla gerildiği gün. Ben de her salı mazoşist bir duyguyla ekran başında grup toplantılarını izliyorum. Dün de ekran başına geçtim. İyi ki de geçmişim. Dün bu köşeden sorduğum sorulardan birine yanıt aldım. Diğer sorumdaki kaygının paylaşıldığını gördüm. Başbakan Erdoğan, "akil adamlar"la ilgili eleştirilerimi ve kaygılarımı gideren bir açıklama yaptı. Ne istedikleri, ne dedikleri belirsiz sözde liberal, sözde aydınların kendi aralarında oluşturup basına servis ettikleri "akil adamlar" listelerinin hiçbir geçerliliği olmadığını açıkladı. Ve benim de önerdiğim gibi "Listeyi biz belirleyeceğiz" dedi. Ben de "Davul kimin boynundaysa listeyi o belirlesin" demiştim zaten. İkide bir kıble değiştiren sözde liberallere güvenmediğimi söylemiştim. Başbakan Erdoğan, uzun zamandır iğneyle ördüğü "çözüm"e bunlara bırakmayacak kadar önem verdiğini gösterdi. Diğer kaygımı ise BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın paylaştığını gördüm. Demirtaş çok haklı olarak "Şırnak'ta geçiş yapmakta olan bir PKK'lı gruba karşı operasyon yapılsa, askerler ve PKK'lılar yaşamını yitirse yapan askere ne diyeceksiniz?" diye sordu. Bu benim de dün bu köşede sorduğum sorudur. "Suçluyu niye yakaladın?" veya "Teröriste niye ateş açtın?" diye bir soru sorulamaz. Bırakın ateş açmayı, geçişlerine göz yummak bile bugünkü yasalar çerçevesinde suç. Buna bir çözüm bulmak şart. Bu durumun ne ETA örneği var, ne de IRA. Çünkü oralarda böyle bir çekilme, sınır dışına çıkma yaşanmadı. Silahlar bırakıldı. Sonra da af çıktı. Türkiye'de ise süreç farklı yürüyor. "Af" olmadan çekilme olunca, sorun yasalar karşısında karmaşık hale geliyor. Birileri buna bir formül üretmeli. Emin olun bende bir formül yok. Olsa çekinmem söylerim. İzmirli değilim ama İzmir Müslüman'ıyım DİYANET İşleri Başkanı Görmez'in İzmir'in dindarlığıyla ilgili sözleri tepki toplamış. Nedenini anlamadım. Diyanet İşleri Başkanı Görmez aynen şöyle demiş: "İzmir'in farklı bir dindarlığı var. Bu dindarlığın biraz irfan geleneğine ihtiyacı var. İzmir'in daha barışçı, daha gönül diline sahip, çok güzel bir dindarlığı var." Ben gerçekten bu sözlere niye tepki gösterildiğini çözemiyorum. Dini bilen birisi, benim dindarlığım için bu sözleri söylese ben bu cümleleri iltifat olarak algılar, kendisine teşekkür ederim. "Barışçı, gönül diline sahip, çok güzel bir dindarlık" tanımlamasını, keşke Türkiye'deki tüm kentler, tüm bölgeler için yapabilsek. Bundan güzel dindarlık mı olur? Ombudsman tam adamı DÜN Türkiye'nin Başombudsmanı ya da Baş Kamu Denetçisi Nihat Ömeroğlu, Habertürk'ü ziyaret etti. Uzun uzun konuştuk. Neler konuştuğumuzu, haber olarak zaten okuyacaksınız. Ama ben izlenimimi aktarmak istiyorum. Türkiye'nin yeni Başombudsmanı, özgürlükçülüğü özümsemiş, devlet karşısında bireyi korumayı âdet ve ilke edinmiş, evrensel anlamda liberal ama aynı zamanda vatansever bir hukuk adamı. Bu ülkede ilk defa bir işe bu kadar uygun birini bulduklarını gördüm. 'Tecavüz ilacı satılıyor' diyorum, tık yok DÜN "tecavüz ilacı" reklamını yazdım. Alenen, Türkiye'nin en büyük radyolarında, hatta en etkin spor televizyonlarında dakikalarca reklamı yapılan bir ürün. Yahu bir kurumdan da bir ses çıkar. Ne Sağlık Bakanlığı'ndan, ne Reklam Özdenetim Kurulu'ndan. Böyle bir ürünün gizlice satılması bile başlı başına bir rezaletken, bırakın gizlice satılmayı, bangır bangır reklamı yapılıyor. Ve ilgili hiçbir kurumdan tık yok. Merak ediyorum, acaba bu ürünün müşterisi falanlar mı? İntihar haberi intiharı tetikliyor BAŞBAKAN'ın Danimarka ziyaretinde, Danimarka Başbakanı'nın verdiği yemeğe katıldık. Yemek sırasında yanımda Danimarka'nın en büyük gazetelerinden birinin yayın yönetmeni oturdu. Konu bir ara İskandinav ülkelerindeki intihar oranlarına geldi. "Sizde galiba oranlar o kadar yüksek değil" dedim. "Norveç kadar yüksek değil ama bizde de fena değil" dedi. Ancak Danimarka medyası yıllar önce bir karar almış. İntihar haberlerini yayınladıkça, intihar oranlarının yükseldiğini görmüşler. Bunun üzerine intihar haberlerini yayınlamama kararı almışlar. "Faydası oldu mu?" dedim. "Önce yükseliş durdu. Sonra da bir miktar düştü" dedi. Anladığım kadarıyla intihar haberleri, intihar eğilimli olanlarda tetikleyici etki yapıyor. Karpuz kabuğunu akla düşürüyor. Not: Yıllar önce Kanal D'yi yönettiğim dönemde intihar haberlerini ve girişimlerini yayınlamama kararı almıştık. Hatırlarsanız o dönemde neredeyse her gün Boğaz köprülerinden naklen yayınla intihar haberleri verilirdi. Biz bu kararı aldık ve duyurduk. Bunun üzerine diğer kanallar da yayınlamamaya başladılar ve bir anda intiharlar ve girişimler azaldı.
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar
Zeki Demirkubuz yorumluyor
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"
Eylül 15, 2025
Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı
"Gülmek bir savunma mekanizması"
Eylül 14, 2025