Önce biri şu algıyı düzeltsin
Fatih Altaylı
Nisan 4, 2013
Yazı İçeriği
Önce biri şu algıyı düzeltsin
Önce biri şu algıyı düzeltsin
AKİL adamlar ve onlara "Sen akilsin" diyenler ne düşünüyor bilmiyorum, ama ortada çok ciddi bir "algı yanılgısı" var. Bu yanılgıya sahip olanların varlığını görüyordum, ama bu kadar olduğunu tahmin etmiyordum doğrusu. Beni uyandıran Prof. İlber Ortaylı oldu. Sevgili İlber Hocam, Teke Tek'te şöyle dedi: "Bu iş bu kadar kolay çözülmez. Bu kadar çözülüyorsa çözülmüyor demektir." Algı yanılgısını orada anladım. O yanlış algı şu: "Herkes zannediyor ki, başlatılan süreçle Türkiye'nin hemen hemen yüzyıllık Kürt sorunu çözülüyor." Eğer algı ve süreçten beklenen buysa vay halimize. O zaman herkesi çok büyük ve çok hızlı bir hayal kırıklığı bekliyor demektir. Çünkü İmralı görüşmeleriyle başlatılan süreç "Kürt sorununun çözüm süreci" değil. Süreç, Kürt sorununu silahlı mücadele yöntemiyle gündemde tutma ve çözmeye çalışma döneminin sona erdirilmesi süreci. Öcalan'ın çağrısını, MİT Müsteşarı Fidan'ın sözlerini ve Başbakan Erdoğan'ın tavrını doğru okuduğunuz zaman bunu çok açıkça görüyorsunuz. Öcalan çağrısında ne dedi? "Kürt sorununun çözümünde silahlı mücadele artık bir yöntem değildir." Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürt sorunu bitmiyor. Tartışılmaya, çözüm arayışlarına devam edilecek. Ama bu "silahlı mücadele yöntemiyle" olmayacak. Konuşarak, partileşerek, fikir üreterek, Anayasal ve yasal süreçler izlenerek yapılacak. Yani sorunun çözümünde "gerçek şartlar" eğer bu süreç başarıya ulaşırsa, yani silahlar susar, terör biterse oluşacak. Terör bitecek, demokratik yollardan arayışlar başlayacak. Çok daha rahat, çok daha etkin bir biçimde. Tutumlar terörsüz bir ortamda alınacağı için, siyasi partiler çok daha rahat hareket edecek. Belki BDP bir Kürt partisi olmaktan çıkıp bir Türkiye partisi olacak ve daha güçlü bir müdahil olarak oyunda yer alacak. Belki AK Parti oy ve temsil potansiyelini artıracak ve bugünkünden daha farklı, daha milliyetçi bir tutum takınacak. Ya da belki daha "demokrat" davranma şansını yakalayacak. Belki CHP "ilerici bir rol" edinecek. Bunlar elbette bugünden yarına olmayacak. Terör bitince ya da biterse siyaset tüm bu değişikliklere gebe olacak. Kürt meselesi o zaman "çözülmeye" başlanacak. Bu duruma keşke bundan 20 yıl önce gelebilseydik. Ama gelemedik. Şansları yakaladık ama gelemedik. Ama bugün o noktadayız. Samimi hiçbir Kürt milliyetçisinin, "Kürtlerin kendini ifade etmesinin önünde engeller var" deme hakkı artık yok. Kürtler kendini ifade edebilecek. Bugün giderek Türklerin kendini ifade etme sorunu başlıyor. Terör biterse o da sorun olmayacak. Bu nedenle bu süreci "Kürt sorununun bitme" süreci olarak görmeyin. Bu süreç "silahlara veda" sürecidir. Akillerin çözümleri değil, çözümün akilleri YUKARIDA yazdığım yazıyı en iyi okuması ve en iyi anlaması gerekenler "akiller ve akileler". İçlerinde çok doğru isimler olduğu gibi, çok da "heyecanlı" isimler var. Bunların bazıları bugüne kadar Kürt sorununun çözümüyle ilgili pek çok fikir ürettiler. Bu fikirlerin doğruluğu yahut yanlışlığı bu yazının konusu veya benim tartışmak istediğim mesele değil. Ama bu akil arkadaşlar, hükümet tarafından kendilerine verilen bu görevi "Kürt sorununun çözümü konusundaki üstün fikirlerini topluma kabul ettirme" fırsatı olarak görürler ve akil insanlık görevini bu şekilde yürütürlerse "barış"ın önünü açan değil, barışı gelmemek üzere erteleyen kişiler olurlar. Bu heyetlerin söz ve eylem birliği önemlidir. Bu birliği sağlayamamaları halinde ortaya çok berbat bir kakofoni çıkacak, işi de kaka edecektir.
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar
Zeki Demirkubuz yorumluyor
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"
Eylül 15, 2025
Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı
"Gülmek bir savunma mekanizması"
Eylül 14, 2025