İstanbul 19°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • Banka hortumcularının davaları bitirilmeli

detail banner reklam

Banka hortumcularının davaları bitirilmeli

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Nisan 17, 2013

Yazı İçeriği

  • Banka hortumcularının davaları bitirilmeli

Banka hortumcularının davaları bitirilmeli

BAŞBAKAN Erdoğan mevzuyu gündeme getirmese neredeyse ben bile unutmuştum. Unutulur tabii, öyle uzun zaman geçti ki üzerinden. Dile kolay, tam 13-14 sene. O dönemde bu konuları en fazla yazan, bu konuları en fazla gündeme getiren; devletin parası, yetimin hakkı yenmesin diye bas bas bağıran; günlerce, haftalarca, aylarca okurları sıkma pahasına bu konuları yazan ben bile unuttuysam gerisini siz düşünün. “Unuttuğumuz ve Başbakan’ın hatırlattığı ne?” diye soracaksınız elbet. Ne olacak “batık bankalar skandalı”. Hatırlayın o günleri. Devletin meteliğe kurşun attığı, IMF’ye 1 milyar dolar için dilendiği günler. 1990’ların son günleri, 2000’lerin ilk yılları. Bankalar peş peşe batıyor. Pek azı gerçekten ekonomik koşullar yüzünden, büyük bölümü ise “sahipleri ve ortakları tarafından” HORTUMLANDIĞI, içleri boşaltıldığı için. İçinde biriken halka ait para, sahipleri tarafından “cebe indirilen” ve Tansu Çiller’in marifeti “mevduata sınırsız garanti” yüzünden “ödemesi devlete” düşen paralar. O günlerde bu banka patronları tarafından cebe indirilen miktarın “ana parası” ne kadardı biliyor musunuz? Üç aşağı beş yukarı 30 milyar dolar. Rakam önemli. O günlerde Türkiye’nin yıllık ihracatı 25 milyar dolar. 30 milyar dolar ana paraya faizlerini de eklediniz mi rakam ikiye katlanıyor. Oluyor 60 milyar dolar. Devletin kapattığı miktar üç aşağı beş yukarı bu. Kapatılan miktarın o günden bugüne birikmiş faizlerini de hesaplarsanız ülkeye, millete verilen zararı bulursunuz. Ben diyeyim 150, siz deyin 250 milyar. Neredeyse Türkiye’nin o günkü gayri safi milli hasılası kadar. Başbakan Erdoğan, “O günler için araştırma komisyonu kuracağız” diyor. İyi ederler, bu işten kim nemalanmış, kim bu işlere siyaseten çanak tutmuş, ortak olmuş, en basitinden göz yummuş çıksın ortaya da “vatan haini kimler” görelim. İşin siyasi boyutu, bürokrasi boyutu ortaya çıksın. Ama ondan önce başka bir şey var...   BANKA HORTUMLARI YARGIDA TAKILDI O günlerde bankalar, sahipleri tarafından soyulup soğana çevrilerek batınca, Türk yargısı konuya el attı hemen. Bu bankaların patronları hakkında onlarca dava açıldı. Yargı büyük heyecanla işe koyuldu. Cumhuriyet tarihinin en büyük soygunu yargı tarafından açığa çıkarılacak, sorumlularından hesap sorulacaktı. İlk birkaç yıl işler fena gitmedi. Hayli kapsamlı dosyalar, bu konuda uzman mahkeme olarak görevlendirilen İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Ve ilk birkaç yıl sonunda birkaç bankanın dosyası karara bağlandı. Ardından sıra büyük dosyalara, büyük zararlara geldi. İşte orada ipler koptu. Mahkeme başkanı birdenbire değiştirildi. Mahkemeye yeni bir başkan atandı. Aslında mahkemenin üyelerini de değiştirmek istediler ama beceremediler. Ama başkan değişikliği yetti. Yargılamalar birdenbire “yavaşladı”. Hemen hemen 5 yıla yakın bir süre hiçbir dosya karara bağlanmadı. Zaten sanıkların her biri dolar milyarderiydi. Ellerinde büyük güç, geçmişten gelen büyük bir çevre ağı vardı. Bir de üstüne milyonlarca dolar vererek tuttukları avukatların becerisi eklenince davalar arapsaçına döndü. Sanıklar davaları uzatmak için her yolu denediler. Mahkeme de buna uyunca karar çıkmaz oldu. Öyle bir hava oluştu ki, sanki “Zamanaşımı süresi dolsun da bu davalar düşsün” diye bekleniyordu. Birkaç hâkimin ve bir iki savcının ısrarı sayesinde davalar yürüyordu belki ama o kadar aksak gidiyordu ki, asla bitmeyecek gibiydi. Türkiye’nin en büyük soygununa ışık tutacak ve sorumlularını cezalandıracak davalar “sürünüyordu”. Sonra mahkemede yine bir değişiklik oldu. Başkan emekli oldu. Davalar yeniden hareketlendi. Bazı davalarda çok önemli kararlar çıktı ama sadece bazı davalarda. Ama arapsaçına döndürülen davalar bir türlü çözülemez hale getirilmişti bir kere. Ve hâlâ “zengin” birer işadamı olarak ortalıkta gezinen davalılar her türlü gücü kullanarak bu davaların “Uzaması” için çabalarını sürdürüyorlardı.   ÖNCE SOYGUN SABİT OLMALI Başbakan Erdoğan haklı olarak bu soygunun siyasi ve bürokratik ayağından hesap sormak istiyor. Ama o hesabı sorabilmek için en önemli unsur, bu davaların bir an önce sonuca bağlanması. Suç sabitleşmeli ki, varsa siyasi ayağı da “sabitlenen suçun ortağı” olarak hesabını verebilmeli. Bence Türkiye gözünü yeniden bu davalara çevirmeli. Bu davalara neredeyse hayatını adamış birkaç hâkim ve birkaç savcı devletin gücünü, devletin hesap sorma arzusunu yanında, yüreğinde hissedebilmeli. Çünkü Türkiye halkının birikimini, servetini ve Türkiye’nin geleceğini çalanlar ortalıkta hâlâ gezdikçe “hesap sorma” lafı havada kalıyor. O hesabın ayaklarını yere değdirmek lazım.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Hırsıza hesap sormamanın, namusluları salak yerine koymak olduğunu anladığımız zaman.

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Bize Biraz Müsaade
Köşe Yazıları
Bize Biraz Müsaade

Fatih Altaylı

Ekim 6, 2025

Silivri Günlüğü - 73
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 73

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

Silivri Günlüğü - 72
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 72

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
"Gerçek aşkın nadir olduğu bir gerçek" görseli
2 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Prof. Dr. Saadettin Eskiçorapçı"Gerçek aşkın nadir olduğu bir gerçek"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor. 00:00 Giriş 02:00 Neden eskisi gibi insanlar birbirleriyle konuşmuyor? 05:30 Aşkta zamanla değişen bir şeyler oldu mu? 07:43 Sonsuz aşk diye bir şey var mı? 10:44 Bir üroloji doktorunun günü nasıl geçer? 12:44 Kitabın ismi "Konuşulmayan Erkeklik" nereden geliyor? 15:53 İnsanların üroloji hastalıklarına karşı bir korkusu var mı? 18:35 Bizim kültürümüzde cinsel kimlik nasıl inşa ediliyor? 21:45 Kadınların ve erkeklerin rolleri arasında bir dengesizlik var mı? 24:06 Sosyal medya insanı yalnızlaştırıyor mu? 27:32 İnsan olarak kusurlarımızı nasıl anlayacağız? 31:00 Sadece iletişimsizlikten kaynaklı biten ilişkiler 32:25 Sosyal medyanın mukayese etkisi doğru mu? 35:05 Kadınlar ve erkekler birbirlerinin en çok nelerinden şikayetçi oluyorlar? 37:26 Andropoz ve menopoz kavramlarının gerçeği yansıtmadığı durumda ne yapmak lazım? 38:23 Bu konularda gençlerin bilgisi ve durumu nasıl? 42:14 HPV ile alakalı nasıl bir yol izlenmeli? 43:43 HPV hakkında genel bilgilendirme 46:39 Cinsel yolla artan hastalıkların sayısında bir artış var mı? 47:53 Hangi yaştan sonra insanlar üroloğa görünmeye başlamalı? 49:11 Ailelerin çocuklarına yaklaşımıyla ilgili ne gibi tavsiyeler verebilir? 50:39 Robotik fonksiyonlarının ilerlemesiyle tıpta insan elinin önemi azalıyor mu? 53:10 Kapanış
Kasım 16, 2025
"Dinleyiciye istediğim gibi ulaşmayan çok şarkım var!" görseli
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Demet Sağıroğlu"Dinleyiciye istediğim gibi ulaşmayan çok şarkım var!"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim 00:00 Giriş 00:39 Bir günü nasıl geçiyor? 02:05 Hikayesi olan şarkılar azaldı mı? 03:56 Hikayesi olan fakat farkedilmeyen şarkısı oldu mu? 04:41 Bir şarkı yazmaya nasıl başlıyor? 06:50 Geçmişte yaşadığı durumlar şarkı yazarken kendisini etkiliyor mu? 09:52 Magazin ile arasındaki mesafe 11:59 Şöhret kazandıktan sonra kalbinin kırıldığı olaylar oldu mu? 12:18 Yayınlamadığı eseleri 13:02 Cem Adrian ile yollarının kesişmesi 15:06 Özgüvenini nereden buluyor? 17:46 Arnavut Kaldırımı şarkısı 21:39 Kınalı Bebek şarkısı 23:40 Günümüz müziklerini nasıl buluyor? 24:27 Bugünkü imkanlar 90'larda olsaydı müzik dünyası nasıl olurdu? 26:19 Yapay zeka ve müzik ilişkisi ile ilgili ne düşünüyor? 27:24 Dinleyiciye ulaşmak günümüzde daha mı kolay? 31:12 Kapanış YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Kasım 9, 2025
"Her reçete her insana uygun değil" görseli
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Klinik Psikolog Beyhan Budak"Her reçete her insana uygun değil"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor. 00:00 Giriş 00:48 Bir günü nasıl geçiyor? 01:35 Emeklilere tavsiyeleri 03:11 Hobinin faydaları nedir? 07:14 Mutlu insan kimdir? 10:46 İnsanlarda zamanla ne değişiyor? 13:37 Alacaklı olma halinden nasıl kurtuluruz? 16:42 Güzel anlara neden tutunamıyoruz? 26:12 Psikolojide etiketleme durumu 33:39 Mahcubiyet duygusu 39:13 İnsan ne zaman psikoloğa gitmeli? 45 59 İyi hissetmek için öneriler 51:34 Özgüvenin çocuklukta mı oturması gerekli? 53:22 Değersizlik duygusu 56:21 Doğru insanı nasıl buluruz?
Kasım 2, 2025