Sendikalaşma yerle bir sendikalar Taksim derdinde
Fatih Altaylı
Mayıs 1, 2013
Yazı İçeriği
Sendikalaşma yerle bir sendikalar Taksim derdinde
Sendikalaşma yerle bir sendikalar Taksim derdinde
SENDİKALAR 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlamak istiyor. Valilik de izin vermiyor. Haftalar önce yazdım, "Taksim'in her tarafı delik deşikken, ben Taksim'e 100 metre mesafedeki işyerimden Taksim Meydanı'na ulaşmakta güçlük çekerken, yüz binlerce insanı Taksim'e toplamaya çalışmak doğru değildir. 1 Mayıs bu yıl Taksim'de kutlanmamalıdır. Taksim'de kutlama konusunda ısrar edilirse bunun arkasında iyi niyet yoktur" diye. Ben böyle dedim ama Yavuz Semerci, "İşçiler Taksim'de kutlama hakkını yıllardır dayak yiyerek söke söke aldılar. Elbette Taksim'de kutlamak isteyecekler" dedi. Bu da bir fikir elbette. Dün yazı işlerinde mini bir anket yaptım. Doğan Satmış, "Ne var canım, isteyen istediği yerde kutlar" dedi. Ayşe Özek Karasu, "Taksim'e ulaşmak mümkün değil. Orada kutlama mı olur. Seneye Taksim'de yaparlar. Bu yıl başka yerde yapılsın" fikrinde. Genel kanaat de bu yöndeydi. İstanbul Valisi de, Emniyet Müdürü de, onların bağlı olduğu hükümet de 2 yıldır Taksim'i işçilere açıyordu zaten. Yani Yavuz Semerci'nin bahsettiği mücadeleyi işçiler, sendikalar kazanmıştı. Bir yıllığına Kazlıçeşme veya başka bir yer mağlubiyet olmazdı. Ama belli ki, sendikalar ısrar edecek ve yarın yine gözyaşları dökeceğiz. Benim de, sendikaların "bu dik duruşuna" bir iki kelamım var. Sendikalar, "ne kadar güçlü" olduklarını göstermek için Taksim'i hedef seçiyorlar. Ama hedef yanlış. Sendika dediğin, senede bir gün Taksim'e çıkarak güçlü olmaz. Sendikalara gücünü veren "üye işçi sayısıdır". Bugün Türkiye'de işçi sayısı üç aşağı beş yukarı 11 milyon civarında. Çeşitli işkollarında, kamu ve özel sektörde 11 milyonu aşkın vatandaşımız işçi statüsünde çalışıyor. Yani 11 milyon vatandaşımızın "sendikalı olma hakkı" var. Peki bu 11 milyon işçi vatandaşımızın kaçı sendikalı sizce? Söyleyeyim. Yaklaşık 900 bini. Sendikalı işçi sayımız ilk kez 1 milyonun altına indi. Türkiye'de sendikalı işçilerin, toplam işçi sayısına oranı yüzde 8.2. Bazı sol yayınlara göre bu oran daha da düşük. "Sendikalaşma oranı 1988'de yüzde 22.2 iken, 2002'de yüzde 9.5'e, 2003'te yüzde 8.9'a, 2004'te yüzde 8.1'e, 2005'te yüzde 7.6'ya, 2006'da yüzde 7'ye, 2007'de yüzde 6.1'e düşüyor" diyor bunlardan biri. Üstelik bir de kayıtdışı istihdam var ki, onlar bu oranlara dahil değil. Türkiye'de sendikalaşma bu durumda iken sendikalar bunlarla uğraşmayı bırakmış, bütün enerjilerini senede bir gün Taksim'e çıkmaya ayırmışlar. Türkiye'de işçiler ile sendikalar arasındaki bağlantı buraya geldiyse, o sendikalar Taksim'e değil Ay'a çıksa ne olur! Muhalefetin söylemi PKK'yı güçlendiriyor ÇÖZÜM süreciyle ilgili herkesin "Ne verildi?" sorusunu sormasını "doğru", verilen "Açıklanmayan hiçbir şey verilmedi. Gizli bir pazarlık yapılmadı" yanıtına inanılmamasını yanlış bulduğumu yazdım ya. "Nasıl güvenirsiniz?" diyenler var. "Teröristle pazarlık etmeyiz deyip etmediler mi?" diyorlar. Bunu söyleyenlere diyecek bir şeyim yok elbette ama ben BDP ile konuşulmamasını, terör örgütünün mahkûm liderinin "kullanılmamasını" da eleştirdiğim için "imkânların değerlendirilmesinde" bir beis görmüyorum. Ancak benim dikkat çekmek istediğim ve muhalefetin de gözünden kaçan bir "sıkıntı" var. Ben Türk halkının kabul etmeyeceği ve tepki göstereceği bir pazarlığın yapılmadığından, bir söz verilmediğinden eminim. Ama bu süreçte PKK'nın yarattığı havanın bu inancı körükler nitelikte olduğunun da farkındayım. Bu havanın yaratılmasına ne yazık ki muhalefet de katkıda bulunuyor. Aslında diz çöken PKK, Türkiye'ye diz çöktürmüş algısı yaratmaya çalışıyor. Muhalefet de bu algının yaratılmasına katkıda bulunuyor. Bunun sonucunda da PKK, Doğu ve Güneydoğu'da kendine sahip olmadığı bir gücü vehmediyor, işin acı tarafı, bölgede bu vehme kapılanlar da oluyor. Terör örgütü eskiden silahla sindirdiği kitleleri şimdi "gelecekte sahip olacağını" iddia ettiği siyasi güçle sindirmeye çalışıyor. "Tükenmiş" bir terör örgütünden "taze" bir siyasi güç çıkarmak istiyor. Muhalefet partileri söylemlerine bir de bu açıdan baksalar, çok iyi edecekler.
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar
Zeki Demirkubuz yorumluyor
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"
Eylül 15, 2025
Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı
"Gülmek bir savunma mekanizması"
Eylül 14, 2025