Devlete 2 milyar Euro kazandırdık
Fatih Altaylı
Mayıs 4, 2013
Yazı İçeriği
Devlete 2 milyar Euro kazandırdık
Devlete 2 milyar Euro kazandırdık
CUMHURİYET tarihinin en büyük ihalesi olarak nitelendirilebilecek bir ihale dün gerçekleştirildi. Haberlerde "3. havalimanı ihalesi" diyorlardı. Yanlış. Bu liman açılınca, Atatürk kapanacağı için "yeni havalimanı" demek daha doğru. İhaleyi alan grup, 25 yıl için KDV dahil 26 milyar Euro kira ödeyecek. Ayrıca havalimanının inşaatı için 4 yılda 10 milyar Euro harcayacak. İhalenin böylesine yüksek bir rakamla sonuçlanmasında en büyük pay "Habertürk'ün" ve "Habertürk yazarı Güntay Şimşek'in". Çünkü Güntay Şimşek, bu konuda yazdığı yazılarla ihale yönteminin değişmesini sağladı ve "açık ihale" yapılmasına neden oldu. Güntay'ın yol gösterici yazıları olmasaydı ihale kapalı zarf usulü yapılacaktı. Yani herkes kapalı zarfla teklifini verecek, ardından ihale komisyonu, katılımcıları en düşükten en yükseğe göre teker teker çağırıp "son tekliflerini" alacaktı. Bir kaş göz veya el hareketiyle artırma yapılacak veya yapılmayacaktı. Güntay Şimşek'in yazılarıyla "açık artırma" yöntemine son anda da olsa geçilince devletin kasasına en az 2 milyar Euro fazladan para girmiş oldu. Sorumlu gazeteciliğin en güzel yanlarından birini yaşadık dün. İhaleye gelince... İhaleyi alan grubun üyeleri, son dönemin en "iştahlı", hatta "obur" işadamları. Her türlü ihale ve özelleştirmede ipi önde göğüsleyen bu işadamları, şimdi 10 milyar Euroluk bir "yatırım taahhüdünün" altına imza attılar. Enerji özelleştirmeleri başta olmak üzere her biri birkaç milyar dolarlık işleri alan bu işadamları, daha aldıkları o ihalelerin bedellerini yatırmamış, kredilerini imzalamamış ve bu işlerle ilgili özkaynaklarını bulmamışken, bu yeni taahhüdün altına büyük bir cesaretle girdiler. Bu paraları nasıl bulacaklar benim aklım ermiyor. Onlarınki eriyorsa, Allah yardımcıları olsun!, Akil sendikacılar nasıl ikna edecek! 1 Mayıs'la ilgili çok şey konuşuldu, çok şey yazıldı, ama bir şey gözden kaçtı. O "bir şeyi" yazmak da bana kaldı. 1 Mayıs'ın bu denli olaylı, bu denli tartışmalı geçmesindeki en büyük nedenlerden biri "karşılıklı inatlaşma". Haftalar önce, daha konu gündemde değilken yazdım. "Sendikalar bu yıl 1 Mayıs'ı kutlamak için Taksim'de ısrarcı olmamalı" diye. O yüzden rahatım. Karşılıklı inatlaşma derken iki tarafın inadından söz ediyorum. Bir yanda 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlamak isteyen işçi sendikaları konfederasyonları... Diğer yanda ise İstanbul Valiliği ve dolayısıyla "hükümet". Sendikalar "Bu yıl Taksim'i veremeyiz" diyen valiliğe inat, "Taksim de Taksim" diye tutturdular. Valilik geri adım atmadı, sendikalar bulundukları noktadan kıpırdamadı. Sonunda unuttuğumuzu zannettiğimiz olaylı 1 Mayıslar geri döndü. "İnatlaşma" sonucu İstanbul'un savaş alanına dönmesinin sorumlularından olan 5 işçi konfederasyonunun başkanlarından üçünün "sendika başkanı" olmanın dışında bir görevleri daha var. Ne o görev biliyor musunuz? "Akil adamlık." Bu üç akil adam, başlarında bulundukları sendikaların 1 Mayıs'ı makul bir şekilde kutlaması için üyelerini ya da Taksim'in 1 Mayıs'a açılması için hükümeti ikna edemediler. Kendilerini akil adam seçen hükümeti veya kendilerini başkan seçen sendikaları ikna edemeyen bu üç adamın 30 yıllık bir savaşın makul çözümü konusunda halkı nasıl ikna edecekleri benim için gayet ciddi bir sorudur. Türkiye için ise gayet ciddi bir sorun. Fark etmek SAĞLIK Bakanlığı rapor hazırlamış. "Halkın yüzde 18'inin ruh sağlığı en az bir kere bozuldu" diyor rapor. Bence raporun bir eksiği var. Onda da şöyle yazmalıydı. "Halkın yüzde 82'si ruh sağlığının bozulduğunu fark etmedi." 'Geçmiş olsun' deyin Sayın Valim SEVGİLİ İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu. 1 Mayıs'ta olan biteni herkes gördü. Sizin haklı olduğunuz yerde hakkınızı teslim etmekten asla kaçınmadık. Ama Dilan'ı "terörist" ilan etmek için uğraşmayın lütfen. Dilan'ın çeşitli eylemlere katıldığına ilişkin fotoğraflar dağıttınız basına. Katıldıysa katıldı. İlle de 3 metreden kafasına gaz bombası mı atmak lazım. 17 yaşında bir genç bu sonuç olarak. Bugün parlamento üyelerinden kaçı acaba gençliğinde eyleme katıldı bir bakın. Eyleme katılmak suçsa, yakalar yargı önüne çıkarırsınız. O kadar. O yüzden bu işte haklı olduğunuzu kanıtlamaya uğraşmayın. Bu ülke 30 yıldır Türk askerine, Türk polisine silah sıkanlarla helalleşmeye hazırlanıyor. Onlar geçsin diye yollar boşaltılıyor. Biz de bunu doğru bulduğumuzu söylüyoruz. Devlet büyüktür. Toplumsal barışı sağlamak için gerekirse affeder, gerekirse görmezden gelir, gerekirse el sıkışır. Siz de Dilan'ı suçlu çıkarmaya çalışacağınıza gidip "Geçmiş olsun" deyin. Bu devletin temsilcisi olarak devletin büyüklüğünü gösterin.
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar