Tek hareketle çözülür mü zannettiniz?
Fatih Altaylı
Haziran 30, 2013
Yazı İçeriği
Tek hareketle çözülür mü zannettiniz?
Tek hareketle çözülür mü zannettiniz?
LİCE'de meydana gelen olay herkesi çok şaşırtmışa benziyor. Ben de diyorum ki, 'Şaka mı yapıyorsunuz?' Gerçekten bu kadar saf mısınız, yoksa tipiniz mi öyle! 30 yıldır sıcak çatışma ile süren, yaklaşık 100 yıllık bir sorun, sadece ve sadece Öcalan'la varılan uzlaşmayla bıçakla kesilir gibi kesilir mi zannediyordunuz? Silahların susması için Öcalan'ın devreye sokulması önemli ve etkili bir adımdır elbette, ama sadece 1 adımdır. Ve böylesine kökleşmiş bir sorun tek bir adımla çözülmez. Hadi bunu bilmiyordunuz, tahmin de mi edemiyordunuz! Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürt sorununun temelinde iç ve dış onlarca dinamik etken varken, siz bu etkenlerin sadece birini ortadan kaldırmış veya sorun olmaktan çıkarıp çözümün etkeni olmaya yönlendirmiş olmayı çözümün tamamı zannediyorsanız, gerçekten çok saf olmalısınız. Hele hele sorunu tetikleyen etkenlerin en önemlilerinin dış güçler olduğu bilinirken, siz en iyi müttefiklerinize bile 'Alayına gider' tavrı içine girerseniz, sorunun dış etkenlerini ortadan kaldırmak bir yana tam aksi yönde motive etmiş olduğunuzu bilmez misiniz? Yine terör meselesinin Türkiye içindeki kimi çıkar çevrelerince de yıllardır kullanılan bir manivela olduğu ayan beyan bilinirken, bu çevreleri sıradan vatandaşlarla bütünlük içine sokması muhtemel bir kamplaşmayı güç gösterisi zannederken, sonucun bu olabileceğini ve sıradan iyi niyetli vatandaşları, kendilerinin dahi farkında bile olmadan sorun odağı bir kampın mensubu durumuna düşüreceğini tahmin edemiyor muydunuz? Bunca karışık lafın özü ve özeti şudur aslında. Yıllardır bu terörün arkasında duranlar barış sürecine verilen büyük destekle afallayıp durdular. Şimdi ise Türkiye'nin yeniden kamplaşma sürecine girmesiyle oluşan ortamı fırsat bildiler. Bunlar içerde ve dışarda her yerdeler. Nerede oldukları fark etmez. Bunları durduracak tek güç 'kamplaşmış, bütünleşmiş' bir Türkiye'dir. Kim ki Türkiye'yi kamplara, karşıtlıklara böler... Süreci bozan onlardır. Çözüm yolu ise Öcalan'la anlaşarak açılan yolda her gün yeni adımlar atarak ilerlemek, toplumu her açıdan bütünleştirmekti. Bu fırsat henüz kaçmadı. Allah tarafında Kürt siyaseti çok ferasetli davranıyor. Aynı ferasetin Türk siyasetine de egemen olması şart. Ya sürecek ya ölecek BARIŞ süreci başladığından beri olan bitene bakınca kimin gerçekten bu süreçten yana olduğunu anlamakta zorlandım. İyi niyetli kalabalık bir grup vardı ama destekleyen sınırlıydı. Allah biliyor ya, başından bugüne bu sürece destek verdi. Hem şahsen hem gazete olarak. İlerleyen dönemde BDP'nin desteği öne çıktı. Başlangıçta temkinli ve süreci istemez bir tavır içinde olan BDP, sonradan sürece en fazla sahip çıkan oyuncu haline geldi. Başbakan Erdoğan ise hep temkinli, hep mesafeliydi. Olmama ihtimalini hep açık bıraktı. Hele Kazlıçeşme Mitingi'nde Öcalan'a 'Bölücübaşı' diye hitap edince 'Galiba bizim bilmediğimiz bir şeyler oluyor' hissine kapıldım. Ardından hükümetten gelen olumlu açıklamalarla rahatladım. Ama Lice olayı beni karamsarlaştırdı. Çünkü Barış Süreci 'anlık provokasyonlara' kapalı. Etkilenmez. Ama 'kalıcı provokasyonlar' süreci bozar. Lice'nin kalıcı mı geçici mi olacağını göreceğiz. Bunu belirleyecek olan ise BDP dışındaki partilerin tavrı. BDP gibi davranırlarsa süreç yürür. İktidar korkar, muhalafet fırsat görürse süreç ölür.
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar