Mısır’da olanlara en çok sevinen Arap ülkeleridir
Fatih Altaylı
Ağustos 17, 2013
Yazı İçeriği
Mısır’da olanlara en çok sevinen Arap ülkeleridir
Mısır’da olanlara en çok sevinen Arap ülkeleridir
BANA göre Türkiye’nin son dönemdeki en iyi yazarlarından biri olan Ahmet Hakan, dün köşesinde bir soru sordu ve bir eleştiri yöneltti. Mısır’daki darbe ve katliamlarla ilgili olarak sürekli “Batı’yı suçlayan” Başbakan’a, “Neden hep Batı’yı suçluyorsunuz? Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri de Mısır’daki darbeye yönelik en küçük bir eleştiride bulunmadılar” diyerek. Soru haklı gibi görünmekle beraber aslında büyük ölçüde Ortadoğu’da bugün olup bitenlerin, özellikle de Mısır’da olup bitenlerin arkasındaki “karmaşık” yapıyı bilmeyenlerin soracağı türden bir soru. Ahmet Hakan’ın da gayet iyi bildiği gibi bugün Ortadoğu’daki “monarşik diktatoryalar” tam anlamıyla Batı bağımlısı, Batı yanlısı. Suudi kralları boşu boşuna, hiçbir Türk liderin gidemediği ABD başkanlarının yazlık evlerinde ağırlanmıyor. Arap Baharı’nın ve Arap Baharı’nın ardından meydana gelmeye başlayan değişikliklerin bu “monarşilerde” yarattığı paniğin üzerinden henüz fazla zaman geçmedi. Arap Baharı’yla birlikte Mısır ve Tunus’ta değişen yönetimler ve uç vermeye başlayan demokrasi, eğer Batı’nın istediği türden bir rejim kurabilseydi, bu monarşilerdeki panik artacaktı. Türkiye de büyük ihtimalle bu yeni kurulan rejimlerle ilgili, başta ABD olmak üzere Batı ülkelerine “kefalet” verdi. Yeni iktidarların demokratik ve Batı yanlısı olacağını, Müslüman Kardeşler ile Türkiye’deki iktidarın arasının iyi olduğunu belirtti ve yeni rejimlere güvenmelerini istedi. Mursi’nin seçilir seçilmez verdiği ilk demeçlerde bunun izlerini görebiliyoruz. Keza Başbakan Erdoğan da Mısır gezisinde “laiklik vurgusunu” boşuna yapmadı. Ancak Mursi’nin giderek “İslami” bir çizgiye yönelmesi ve Suriye’de olup bitenler, Batı’da Müslüman Kardeşler’e ve Ortadoğu’da bundan sonra ortaya çıkabilecek demokrasilere karşı bir “güvensizlik” oluşturdu. Ve büyük bir ihtimalle bu konu Erdoğan ile Obama’nın Beyaz Saray’da yaptığı görüşmede gündeme geldi. Sonuç olarak ABD ve AB, Ortadoğu’da Batı’dan bağımsız yeni güç odaklarının oluşmasının kendileri açısından tehlike yaratacağını gördüler. Açıkçası bu, Arabistan monarşilerinin de işine gelen bir durumdu. Buralardaki demokrasi girişimlerinin başarılı olması ve Batı’yı tatmin etmesi kendi sonlarını da getirecek endişesini ortadan kaldırdı. Bugün Mısır’da olan bitenlere ve Tunus’ta yakında olup bitmesi muhtemel olanlara en fazla sevinen hiç kuşkusuz ki Arap monarşileridir. Erdoğan’ın onları hedefe koymamasının ardında ise olsa olsa “Cepheyi çok da genişletmeyelim” arzusu vardır. Twitter’ın öğrettiği TWITTER’ın Türkiye’ye çok önemli bir katkısı oldu. Toplum olarak birbirimizden ne kadar nefret etme potansiyeline sahip olduğumuzu ortaya çıkardı. Sürekli olarak herkes birbirine hakaret ediyor, kin kusuyor. Bazen siyasi tercihinden ve tercihsizliğinden... Bazen giydiğinden, bazen yediğinden, bazen sevdiğinden ötürü. Sürekli bir hakaret, bir aşağılama hali. Üstelik de karakter sınırlamasından ötürü nefretimizi, kinimizi, öfkemizi çok kısa bir şekilde ifade etmemize de olanak sağladığı için fazla yorulmadan, laf kalabalığı yapmadan, doğrudan ve damardan birbirimizden nefret edebiliyoruz. Aferin bize.
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar
Zeki Demirkubuz yorumluyor
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"
Eylül 15, 2025
Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı
"Gülmek bir savunma mekanizması"
Eylül 14, 2025