Hatasız kul olmaz
Fatih Altaylı
Şubat 4, 2014
Yazı İçeriği
Hatasız kul olmaz
Hatasız kul olmaz
11 senelik işbirliğinin sonunda AK Parti "Safmışız. Cemaate inandık" dedi. Aslında 11 sene demek tam da doğru değil belki. Cemaat, AK Parti'ye kuruluşundan itibaren destek verdi ama bu işbirliği aslında 17 Aralık'ta bozulmadı. 2009'dan beri araları "limoniydi". Ama çatışma su yüzüne çıkmıyordu. İki taraf da durumu idare ediyor ama masa altından tekmeleşiyorlardı. 17 Aralık'ta zoraki ortaklık patlayınca AK Parti "Yanılmışız" dedi. 11 yıl süren bir yanılgı. Sonuçları ise AK Parti sözcüleri tarafından ortaya koyuluyor. 11 yılda "paralel devlet" kurulmuş. Devletin gücünün bir bölümü ele geçirilmiş. AK Parti'nin söylediğine bakılırsa Cemaat 11 yıl boyunca AK Parti'yi kandırmış. AK Parti'yi benzer bir biçimde kandıran bir başkası daha var. Beşar Esad. O da yıllarca, Türk hükümeti ile gayet iyi bir ilişki içindeydi. Neredeyse "evlat" muamelesi görüyordu. Esad'ın Suriye'sinin bakanları ile Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanları neredeyse ortak kabine toplantıları yapıyorlardı. 3 yıl kadar önce ortaya çıktı ki, "Esad da kandırmış". O da "meşruiyet" için Türkiye'yi, Türkiye'yi yönetenlerin "iyi niyletini" ya da "saflığını" kullanmış. Sonuç ortada. Suriye'de o günden bugüne 200 bine yakın insan öldü. Sakın yanlış anlamayın. "Niye kandırıldınız" falan demeyeceğim hükümete. Herkes kandırılabilir. Herkes hata yapabilir. Herkes bir gün hata yaptığını anlayıp hatasından dönebilir. Ama AK Parti iktidarının kendi sözlerine bakıp şunu görmesi lazım. "Siz de hata yapabiliyormuşsunuz. Ve hata yaptığınızı söyleyen herkes kötü niyetli olmayabilirmiş hatta haklı da olabilirmiş." Bu iki olaydan AK Parti'nin çıkarması gereken ders şu olmalıdır: "Başkalarına da kulak verelim." TOKİ İnşaatları ERDOĞAN Bayraktar 17 Aralık operasyonları başladıktan ve adı bu işlerle anılır olduktan sonra, adı geçen diğer bakanlar sessiz sedasız istifa ederken kendini NTV yayınına atmıştı. Epey bir öfkeli olduğu her halinden belli olan Bayraktar, canlı yayında hem bakanlıktan, hem milletvekilliğinden istifa etmiş, Başbakan'ı da istifaya davet etmişti. Aradan zaman geçip Bayraktar'ın istifası TBMM'ye ulaşmayınca ben de bu köşeden haberi vermiştim. "Erdoğan Bayraktar istifa kararından döndü" diye. O gün hem beni aradı, hem bir açıklama yaptı ve "Hayır dönmedim. Kesinlikle istifa ediyorum" dedi. Bunu da herkes yazdı, herkes duydu. Ancak aynı Bayraktar, dün Başbakan'ın kendisiyle ilgili "Nedamet getirmeli" sözünden hemen sonra bir açıklama daha yaptı ve "Partimden, Başbakan'ımdan özür diliyorum ve istifa etmiyorum" dedi. Açıkçası başlangıçta zaten kimse ondan milletvekilliğinden ve partisinden istifa etmesini istememişti. Kendi böyle bir açıklama yapmış ve daha sonra da açıklamasının arkasında olduğunu söylemişti. Dün ise ne olduysa oldu ve "kararından" vazgeçti. Elbette kendi bileceği şey. Kim karışabilir. Ama eski TOKİ Başkanı olması nedeniyle insan biraz tedirgin oluyor. Umarız bir deprem sırasında TOKİ inşaatları Erdoğan Bayraktar'dan daha sağlam durur. Ali İsmail'i evladınızın yerine koyun ESKİŞEHİR'de, bir gösteriye katıldı diye "dövülerek öldürülen" Ali İsmail Korkmaz'ın davası, "güvenlik nedeniyle" Kayseri'de başladı. Neyse ki, hiçbir siyasetçi davanın "avukatlığına" veya "savcılığına" soyunmadı da, "gerçek adalet" umudumuz bir nebze olsun arttı. Bu davada ne sonuç çıkacak elbette bilmemiz mümkün değil. Ama davaya bakan hâkimlerden, Türkiye'de evlat sahibi herkesin tek bir beklentisi var. Bu davayı görürken dosyadan Ali İsmail Korkmaz isminin yerine "kendi evladınızın ismini yazın". Tanımadığınız, bilmediğiniz bir gencin, bir çocuğun öldürüldüğü bir dava diye düşünmeyin. Kendi evladınızın davası gbi düşünün. Kendi evladınız için istediğiniz düzeyde Adalet dağıtın. Sakın ola ki, "Ne alakası var. Bizim evladımızı bu işe ne karıştırıyorsun" demeyin. Eğer Ali İsmail Korkmaz'ın ölümü "cezasız" kalır, "hak yerini" bulmazsa, Ali İsmail'in başına gelen, bir gün hepimizin evladının başına gelibilir. Benim evladımın da, sizin evladınızın da!
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar
Zeki Demirkubuz yorumluyor
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"
Eylül 15, 2025
Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı
"Gülmek bir savunma mekanizması"
Eylül 14, 2025