İstanbul 7°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • İçerikten vahim olan mantalite

detail banner reklam

İçerikten vahim olan mantalite

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Mart 6, 2014

Yazı İçeriği

  • İçerikten vahim olan mantalite

İçerikten vahim olan mantalite

İNTERNETE düşmüş, daha doğrusu düşürülmüş "illegal dinlemeler" üzerinden asla yazı yazmadığımı veya yorum yapmadığımı biliyorsunuz. Ta ki, bu dinlemeler yargı tarafından bir iddianamenin konusu oluncaya ya da dinlenilen kişiler "Bunlar benim sözlerim" deyinceye kadar. Her gün yeni yeni görüşmelerini duyup öğrendiğimiz Başbakan Erdoğan'ın bir grup yeni ses kaydını da dün ve önceki gün dinledik. Şaşkınlıkla, hayretle, ibretle... Başbakan Erdoğan çıkıp "Evet ben bu konuşmaları yaptım. Bu sözleri ben söyledim" demese bu yazıyı asla yazmazdım. Zaten Başbakan çıkıp "Evet bunlar bana ait konuşmalar" demese ve ardından "Ne var ki bunlarda. Bir davayı takip ediyorum. Memleketin parasını kurtarıyorum" havasında olmasa bu yazının ana fikri de oluşmayacaktı. Haftalar önce, Sabah ve ATV'nin satın alınmasıyla ilgili bir "havuz" oluşturulduğu iddiaları ilk ortaya çıktığında AK Partili bir tanıdıkla karşılaştık. Konu "havuz meselesine" geldi ve benim eleştirel yaklaşımım üzerine, "Ne var canım bunda. Bir Başbakan bir şirketin, bir medya kuruluşunun zor durumdan kurtarılması için, bir şirket kurtarma operasyonu için devreye giremez mi? Sonuç olarak ülkenin bir varlığı o şirket. Bunu kurtarmak için bir girişim yapması anormal mi?" diye benim eleştirel tavrıma yanıt verdi. Ben de ona şöyle dedim: "Mesut Yılmaz değil havuz kurdurmak, bir işadamına bir gazeteyi alması için tavsiyede bulunduğundan Yüce Divan'lık oldu. Medya kuruluşları başka şeye benzemez. Ama asıl şunu bilmeniz lazım. Evet, başbakanlar ülke açısından önemli şirketlerin kurtarılması için işadamlarının devreye girmesini isteyebilirler. Bu ancak şöyle olabilir: Kurtarılacak şirket büyük istihdam sağlıyorsa, ülkenin uluslararası bir markası ise veya büyük ekonomik güç yaratıyorsa ya da ülke açısından stratejik öneme sahip bir savunma şirketiyse elbette başbakanlar bunu yapar. Ama bunu kapalı kapılar ardında yapmaz. İşadamlarını davet eder, açıkça yapar, hatta bunu duyurarak yapar." Yanıt vermedi. Çünkü o hâlâ bunu normal buluyordu. Başbakan'ın internete düşen ve Koç Grubu'nun kazanmış olduğu MİLGEM ihalesini iptal ettirmek için bir işadamına öneride bulunması ve Doğan Grubu'nun bir davasına müdahale için Adalet Bakanı'yla yaptığı konuşmalarla ilgili, "Evet bu kayıtlar bana ait. Bunları söyledim, ne var" açıklaması da aynen böyle bir "mantalitenin" sonucudur. "Normal bulma, hak görme" mantalitesi. Başbakanlar elbette ülkenin çıkarlarını, parasını korumak zorundadırlar, ama hukuk devletlerinde bunun yolu yöntemi bellidir. Hukuk dışı yol ve yöntemleri "normal karşılamak" normal değildir. Bence konuşmaların içeriğinden daha vahim olan, bu tür konuşmaları normalleştirmek ve "hak" görmektir. Devleti yönetenlerin "hak görme yelpazesi" genişledikçe, hukuk devleti daralıyor demektir.   Toplumun yarısını yok sayarak sandıktan huzur çıkaramazsınız AK Parti, Türkiye'yi yönetmeye başladığı günden bu yana çok sıkı bir "çoğunlukçuluk" edebiyatı yapıyor. 2002 seçimlerinde yüzde 35'lik bir oy oranını TBMM'ye yüzde 70'lik bir temsil oranıyla taşıyıp, 2007 seçimlerinde yüzde 47 ile bir kez daha işbaşına gelerek 2011'de başarı çıtasını yüzde 49'a yükseltince bu edebiyatı çok beğendiler. Ve hâlâ Türk işi demokrasiyi bu edebiyatla tarifleme çabası içindeler. Yüzde 50 edebiyatı. Ama bir ülke böyle bir edebiyatla ancak bir yere kadar yönetilebilir. Gelişmiş demokrasilerde yüzde 20-30 oy almış bir parti bile ülkeyi sorunsuz olarak yönetebilirken, eğer demokrasi tüm kurumlarıyla gelişmemişse, değil yüzde 40, yüzde 50, yüzde 80 oy oranıyla bile bir ülkeyi "huzurlu" bir biçimde yönetemeyebilir, hatta yönetemezsiniz. Yargı adil değilse, "check and balance" yoksa çoğunlukçuluk bir ülkeye huzur ve düzen getirmez. AK Parti ve Başbakan bir kez daha "En yüksek oyu biz alırız" diyerek seçim sonrası için sinyal veriyor. Kendisine "legalite" çıtası olarak yüzde 50'yi koymuş ve yıllardır bunun üzerinden siyaset yapan bir parti için yüzde 45'in dahi ciddi bir başarısızlık sayılacağı gerçeğini bir kenara bıraksak bile, toplumun diğer kesimlerini dışlayan, yok sayan, hatta düşman ve hain ilan eden tutum sürdükçe sandıktan çıkacak herhangi bir sonuç ülkeye huzur getirmez. Değil yüzde 50, yüzde 80 bile olsa getirmez. Bunun en somut kanıtı, bugün BDP diye bildiğimiz siyasi gelenektir. "Yok sayılan, önemsenmeyen, hain ilan edilen" bir kesim yüzde 5'leri biraz aşan oy oranına sahip olmasına rağmen, legal ve illegal yöntemlerle Türkiye'de "huzursuzluk" ortamının tetikçisi olmuştur. Durum bu kadar açıkken, yüzde 50'yi, üstelik eğitimli, uluslararası bağlantıları olan, etkin ve zengin bir yüzde 50'yi dışlayarak, düşman ve hain ilan ederek sandıktan huzur çıkacağını ummak büyük bir yanılgıdır.   Yarın DÜN yazdığım Çetin Soysal'ın 2011'deki basın toplantısıyla ilgili olarak eski İstanbul Emniyet İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer aradı. Yılmazer'in anlattıklarını yarın sizinle paylaşacağım.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Hakaret içermeyen eleştirileri düşmanlık değil dostluk olarak algılayabildiğimiz zaman.

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Adalet
Köşe Yazıları
Adalet

Fatih Altaylı

Aralık 1, 2025

Bize Biraz Müsaade
Köşe Yazıları
Bize Biraz Müsaade

Fatih Altaylı

Ekim 6, 2025

Silivri Günlüğü - 73
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 73

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
"Şarkı yapmak mutlu adam işi değil" görseli
5 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Özer Atik"Şarkı yapmak mutlu adam işi değil"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim 00:00 Giriş 00:22 Bir günü nasıl geçiyor? 05:04 Müzik ile arası nasıl? 15:23 Şarkılarını nasıl yapıyor? 18:24 Yalçın Turan hayatına ne kattı? 20:08 Yaptığı programlarda etkilendikleri neydi? 23:37 Seyircide eskiden yeniye ruh hali değişiyor mu? 24:54 Yapay zekaya bakış açısı nedir? 30:36 Kapanış YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Aralık 14, 2025
"Yemek konusunda gerçekten pahalıyız" görseli
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Oğuz Yenihayat"Yemek konusunda gerçekten pahalıyız"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim 00:00 Giriş 00:20 Bir günü nasıl geçiyor? 01:00 Kendi işini nasıl tanımlıyor? 06:43 Başına tuhaf şeyler geliyor mu? 08:50 Bir yeri beğenme kriterleri nelerdir? 13:27 Türkiye'ye ait olan ve tüm dünyanın bilmesini istediği neler var? 16:50 Türkiye'yi gezerken onu en çok şaşırtan ne oldu? 19:30 Türk ve Yunan mutfakları arasındaki rekabet hakkında ne düşünüyor? 21:06 Yurt dışına giderken yanında Türkiye'den ne götürüyor? 23:06 Yılbaşında yiyebileceğimiz öneriler listesi 27:28 Yemek konusunda bir yerin iyi olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? 31:16 Gıdaların pahalılığı hakkında ne düşünüyor? 35:15 Türkiye'deki ve yurtdışındaki sokak lezzetleri arasında nasıl farklar var? 36:11 Sokak lezzetlerinde Türkiye'yi nasıl buluyor? 39:00 Türk mutfağı ve kültürünün sosyal medya üzerinden tanıtımları 42:00 Yemek sektöründeki güvensizlik ve denetimsizlik 42:36 İçerikleri hangi kanallardan takip edilebilir? 43:45 Türkiye'de asla unutamadığı lezzetler 46:00 Yurtdışından misafirleri gelse yemek için nerelere götürür? 50:20 Yapmayı düşündüğü başka ne tür projeler var? 52:03 Kapanış YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Aralık 7, 2025
Fatih Altaylı'nın savunması - Barolar Birliği Başkanı Avukat Erinç Sağkan görseli
FatihAltaylı
YouTube
Videolar yorumluyorFatih Altaylı'nın savunması - Barolar Birliği Başkanı Avukat Erinç SağkanTeke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Aralık 5, 2025