İstanbul 7°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • Trajedi ve kepazelik

detail banner reklam

Trajedi ve kepazelik

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Ekim 10, 2014

Yazı İçeriği

  • Trajedi ve kepazelik

Trajedi ve kepazelik

ALMAN düşünür Karl Marx, 1852’de yayınlanan “Louis Bonaparte’ın 18 Brumaire’i” kitabının girişinde bir başka Alman düşünür Hegel’den bir alıntı yapar. Aynen şöyle der: “Hegel, bir yerde, şöyle bir gözlemde bulunur: Bütün tarihsel büyük olaylar ve kişiler, iki kez yinelenir. Hegel eklemeyi unutmuş: İlkinde trajedi, ikincisinde kepazelik olarak.” Hegel’in söylediği bize yabancı değil: Tarih tekerrür eder. Marx’ın eklemesi ise daha iyi: İlkinde trajedi, ikincisinde kepazelik olarak. Türkiye, geçmişte Arap milletlerine güvenerek bir maceraya girişti. Yıllarca parçası olmak için çabaladığı, savaşlarla girdiği Avrupa’dan ve Batı’dan dışlanmaya başlayınca “İslamcılık”ı ön plana çıkararak Arap uluslarıyla işbirliği yapıp Batı dünyasına karşı güçlü olmayı denedi. Bu politikayı başlatan Abdülhamid’di, ama zirveye taşıyan İttihat ve Terakki’nin İslamcı kanadı, uygulayıcısı ise Enver Paşa oldu. Sonrası zaten malum. “Din kardeşi” olarak sarıldığımız Arap milletleri, teker teker Batılı ülkelerle anlaştılar, ilan ettiği sözde “cihat”ta Türkiye’nin değil, Batılı ülkelerin Türkiye’ye karşı ilan ettiği savaşta Batı’nın yanında yer aldılar. Bunun sonucunda Türkiye, Arap Yarımadası’nı kaybetti. Suriye Fransızların, gerisi İngilizlerin oldu. Enver’in hiç sevmediği ve hep küçümsediği Mustafa Kemal adındaki bir paşa ortaya çıkmasa, Enver’in yarattığı trajedinin boyutları daha da büyük olabilirdi. Mustafa Kemal Paşa, en azından Anadolu’yu ve Trakya’yı elimizde tutmamızı sağladı. Enver Paşa’nın akıbeti ise İslamcılıktan umduğunu elde edemeyince sarıldığı Turan rüyasıyla Orta Asya’da son buldu. Şu anda herkesin gördüğü şu ki, Türkiye “yeni bir Enver Paşa” hayalciliği içinde Ortadoğu’da birtakım oyunlar oynamaya çalışıyor. Aynen Hegel’in dediği gibi “tarihteki olaylar ve kişiler 2. kere tekrarlanıyor”. Ve ne yazık ki, Karl Marx’ın dediği gibi ilki bir “trajedi” ile sonuçlandı. Şimdi koşar adım kepazeliğe doğru gidiyoruz. NOT: Marx’ın kitabı, Napolyon Bonaparte ile yeğeni Louis Bonaparte arasında yapılmış bir kıyaslamadır. Napolyon Bonaparte’ın yaptığı darbe ile yıllar sonra yeğeni Louis tarafından yapılan iki darbenin kıyaslaması. NOT 2: Brumaire, Fransız Devrimi’nden sonra ilan edilen bir takvime göre sonbaharın 2. ayıdır. Genel olarak ekimin son haftası ile kasımın ilk üç haftasına tekabül eder. 18 Brumaire ise Napolyon Bonaparte’ın darbe yaptığı gündür (9 Kasım 1799).   Kızdığına benzersin ÇOK sevdiğim bir arkadaşım vardır, ismi lazım değil. 40 küsur yıllık arkadaşım. Tanıştığımız yıllar boyunca “babasından nefret etti”. Asla yıldızları barışmadı. Babasının baskıcılığından yakındı, babasının kendisini ifade etmesine asla izin vermediğinden yakındı, babası yüzünden kişiliğini ortaya koyamadığından yakındı, babasının olaylara yaklaşım biçiminin yanlışlığından yakındı, aradan yıllar geçti babasıyla birlikte çalışmaya başlayınca babasının işine karışmasından yakındı, babasının iş yapma yönteminden yakındı, babasının çalışanlara tavrından yakındı. Ona göre babası “yanlış adamdı” ve “hep yanlış yapıyordu”. Arkadaşım şimdi 53 yaşında. Ve şimdi babasının bir kopyası. Her gördüğümde kendisine de söylüyorum, “Adama demediğini bırakmadın, sonunda kopyası oldun çıktın” diye. Arkadaşımı sizlere anlatmak gibi bir derdim yok elbette. Bunu yazmamın sebebi şu: Bugün Türkiye’nin geldiği noktaya bakınca arkadaşımı hatırlıyorum. Açıklamalara, olaylara gösterilen tepkilere, konuların ele alınış biçimlerine baktıkça hep babasına sövüp sövüp ona benzeyen arkadaşım geliyor. Türkiye’yi yönetenlerin, daha doğrusu Türkiye’yi yönettiğini zannedenlerin açıklamalarına bakıyor, aklıma hep 1980’ler, 1990’lar geliyor.   Hedef Suriye miydi, Türkiye mi? ERTUĞRUL Özkök’ün Le Monde’dan alıntılayarak yazdığına bakılırsa Fransa gizli gizli Beşar Esad’la görüşmeler yürütüyor ve Ortadoğu’da yeni dönemde Esad’la işbirliği yapıyormuş. Le Monde bu görüşmelerin verilerini ve somut sonuçlarını da yazmış. Ortadoğu’daki oyundan dışlanan Fransa, belli ki oyuna yeniden bir yerinden girmeye çalışıyor. Benim merak ettiğim ise şu: Türkiye çok uzun süren bir “düşmanlığın” ardından, AK Parti iktidarıyla birlikte Suriye ile olan buzları eritmişti. Beşar Esad zırt pırt Türkiye’ye geliyor, bizimkiler zırt pırt Suriye’ye gidiyordu. Ortak Bakanlar Kurulu toplantıları yapılıyordu. Dönemin Başbakanı Erdoğan, Esad’a “Kardeşim” diyor, Emine Erdoğan, Esma Esad’ın elinden tutuyordu. İki ülke arasında dünyada başka hiçbir iki ülke arasında olmayacak kadar yakın ve sıkı bir ilişki vardı. Bu kadar yakın bir ilişki, olsa olsa Kıbrıs Rum Kesimi ile Yunanistan arasında olabilirdi. Suriye’nin başında Türkiye’den gönderilmiş biri olsa, hatta Başbakan’ın kardeşi olsa bu kadar yakınlık olabilirdi. Sonra birdenbire ne olduysa oldu. Amerika, Suriye’yi yeniden düşman ilan etti. Türkiye biraz mırın kırın ettikten sonra Suriye’ye Amerika’dan daha düşman bir tavır içine girdi. “Esad rejimi devrilmeli” diye hançereler yırtılmaya başlandı. Benim anlamadığım ise şu oldu: “Suriye’nin başına kim gelse Esad’dan daha yakın olacaktı?” Muhtemelen hiç kimse. Bizimkilerin çok sevdiği ve istediği Müslüman Kardeşler bile Esad kadar yakın olamazdı. İstese de olamazlardı; çünkü birbirine daha yakın iki şey, ancak iç çamaşırımızla pantolonumuz olabilirdi. O kadar yakındık. Şimdi Türkiye’nin bıraktığı boşluğu başkaları dolduruyor, biz de IŞİD ve PKK ile uğraşıyoruz. Acaba diyorum Amerika Beşar Esad’a “cephe” açarken asıl maksadı Türkiye'yi zora sokmak mıydı!   Bırakın bu komplo kompleksini 4 günlük ayaklanmanın faturası da CHP’ye kesildi ya, inanamıyorum. Hükümet yazarları, “Olayların arkasında CHP var” diye açık açık yazıyorlar. Yahu CHP o bölgede sokağa dökülen insanların yarısı kadar oy almıyor. Ne CHP’si! CHP diyemeyenler de “Provokatörler var” diyor. Arkasında hükümete karşı bir komplo arıyor. Eee, varsa var. Niye meydan veriyorsunuz provokatörlere. Eğer her şey sizin dediğiniz gibi hükümete karşı komploysa 2001 yılında devrilen hükümete karşı komplo kurulmadığını nereden bilelim. Ya o da komploysa. Ya o hükümeti devirmek ve yerine AK Parti’yi geçirmek için bir komplo kurulduysa.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Dersini çalışmayan politikacıların ülkenin sınıfta kalmasına neden olduğunu anladığımız zaman.

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Adalet
Köşe Yazıları
Adalet

Fatih Altaylı

Aralık 1, 2025

Bize Biraz Müsaade
Köşe Yazıları
Bize Biraz Müsaade

Fatih Altaylı

Ekim 6, 2025

Silivri Günlüğü - 73
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 73

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
"Şarkı yapmak mutlu adam işi değil" görseli
5 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Özer Atik"Şarkı yapmak mutlu adam işi değil"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim 00:00 Giriş 00:22 Bir günü nasıl geçiyor? 05:04 Müzik ile arası nasıl? 15:23 Şarkılarını nasıl yapıyor? 18:24 Yalçın Turan hayatına ne kattı? 20:08 Yaptığı programlarda etkilendikleri neydi? 23:37 Seyircide eskiden yeniye ruh hali değişiyor mu? 24:54 Yapay zekaya bakış açısı nedir? 30:36 Kapanış YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Aralık 14, 2025
"Yemek konusunda gerçekten pahalıyız" görseli
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Oğuz Yenihayat"Yemek konusunda gerçekten pahalıyız"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim 00:00 Giriş 00:20 Bir günü nasıl geçiyor? 01:00 Kendi işini nasıl tanımlıyor? 06:43 Başına tuhaf şeyler geliyor mu? 08:50 Bir yeri beğenme kriterleri nelerdir? 13:27 Türkiye'ye ait olan ve tüm dünyanın bilmesini istediği neler var? 16:50 Türkiye'yi gezerken onu en çok şaşırtan ne oldu? 19:30 Türk ve Yunan mutfakları arasındaki rekabet hakkında ne düşünüyor? 21:06 Yurt dışına giderken yanında Türkiye'den ne götürüyor? 23:06 Yılbaşında yiyebileceğimiz öneriler listesi 27:28 Yemek konusunda bir yerin iyi olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? 31:16 Gıdaların pahalılığı hakkında ne düşünüyor? 35:15 Türkiye'deki ve yurtdışındaki sokak lezzetleri arasında nasıl farklar var? 36:11 Sokak lezzetlerinde Türkiye'yi nasıl buluyor? 39:00 Türk mutfağı ve kültürünün sosyal medya üzerinden tanıtımları 42:00 Yemek sektöründeki güvensizlik ve denetimsizlik 42:36 İçerikleri hangi kanallardan takip edilebilir? 43:45 Türkiye'de asla unutamadığı lezzetler 46:00 Yurtdışından misafirleri gelse yemek için nerelere götürür? 50:20 Yapmayı düşündüğü başka ne tür projeler var? 52:03 Kapanış YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Aralık 7, 2025
Fatih Altaylı'nın savunması - Barolar Birliği Başkanı Avukat Erinç Sağkan görseli
FatihAltaylı
YouTube
Videolar yorumluyorFatih Altaylı'nın savunması - Barolar Birliği Başkanı Avukat Erinç SağkanTeke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Aralık 5, 2025