İstanbul 18°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • Bankaların federasyonu ve Fenerbahçe’nin şanlı direnişi

detail banner reklam

Bankaların federasyonu ve Fenerbahçe’nin şanlı direnişi

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Ocak 22, 2020

Yazı İçeriği

  • Bankaların federasyonu ve Fenerbahçe’nin şanlı direnişi

Bankaların federasyonu ve Fenerbahçe’nin şanlı direnişi

Birkaç gün önce “Ali Koç haklı” diye yazdım. Fenerbahçeli bazı okurlar gözlerine inanamamış. Hatta daha da komiği bir okur benim yazımı bana yollayıp “Tarafsız bir yazar olsaydın böyle yazardın” diye eleştirmiş güldüm. Evet, Ali Koç haklı, Fenerbahçe haklı. Daha önce televizyondaki Spor Saati’nde de söylediğim gibi, Türk futbolu ve Türk futbol takımları “Bankaların kucağına” itiliyor. Hem de futbolu korumakla ve geliştirmekle görevli Futbol Federasyonu tarafından. Fenerbahçe’ye limitler nedeniyle transfer imkanı bırakılmamış vaziyette. Limitlerini aştığı için bir de puan silme cezası ile karşı karşıya. Ama Fenerbahçe ile aynı oranda gelir üretme kapasitesine sahip olmadığı halde, aynı oranda borçlu kulüplere Federasyon tarafından izin veriliyor. Peki Fenerbahçe elindeki oyunculardan bir bölümünü satıp kasasına bir miktar para koysa ne olacak? Söyleyeyim. Hiçbir şey olmayacak. Diyelim ki Fenerbahçe 30 milyon avroluk futbolcu sattı. Bunun karşılığında sadece 10 milyon avro harcama limitine sahip olacak. Ya da diyelim ki, Ali Koç bir yerden muhteşem bir sponsorluk buldu ve kulübe 20 milyon avro gelir yarattı. Bunun da sadece 7 milyonunu kulübün harcamalarına ayırabilecek. Diyeceksiniz ki, “Fenerbahçe’nin bankalara borcu çok. Elbette böyle olacak”. Yanılıyorsunuz. Bankalara kuruş borçlu olmayan Kasımpaşa ve Göztepe için de durum farklı değil. Burada mesele Türk futbolunun yarattığı geliri birkaç bankaya aktarmak. Şaka gibi ama böyle. Mesela Fenerbahçe oturup bazı kulüpler gibi bankalarla bir anlaşma yapsa ve “yapılandırma” adı altında önüne koyulan günü kurtarma operasyonunu imzalayıp, sorunları bir iki sene ötelese ve bankalara boyun eğse hiçbir sorunu olmayacak, dilediği gibi transfer yapacaktı. Ama Ali Koç sorumlu bir başkan gibi davranıp “Bu kulübün geleceğini bankaların eline bırakamayız” demeseydi şimdi Fenerbahçe de transfer yapabiliyor olacaktı. Bu yüzden Fenerbahçe haklıdır. Kulüplerin bankaları boyun eğmesi ve bu yolla belki de bağımsızlıklarını kaybetmeleri dayatılmaktadır. Bu yapılan Türk futbolunu bankalara peşkeş çekme ve bankalar vasıtasıyla Türk futbolunu kontrol altına alma planıdır. Fenerbahçe’nin asıl direnişi bugünkü direnişidir. Taraftar bu konuda yönetime destek vermelidir. Futbol Federasyonu da bankaların değil, futbolun federasyonu olduğunu hatırlamalıdır. Bu kutsal görev galiba Fenerbahçe taraftarına düşmektedir. ***

Toplum kimseyi dinlemez

Siyaset toplumu yönlendirmeye ne kadar çalışırsa çalışsın, ideolojisini ne kadar dayatırsa dayatsın, toplum bildiği yönde ilerlemeye, siyasetin arzularına ya da diktelerine göre değil, kendi gerçeklerine göre davranmaya devam ediyor. Bunu bana gösteren ise Habertürk’te birkaç gün önce yer alan bir haber. İŞTE SON RAKAMLAR! 2016’dan 2019’a 4 yıl içinde Türkiye’de doğumlar sayısal olarak yüzde 10 düşüş göstermiş. Nüfusun yüzde 5 artmasına rağmen, doğumlarda sayısal düşüş var. 2016 yılında 1 milyon 313 bin 45 olan yeni doğan bebek sayısı 2019 yılında 1 milyon 175 bin 483’e düşmüş. Yani “3 çocuk, o da yetmez 4 çocuk” sloganları arasında geçirdiğimiz dönemde çocuk sayısında düşüş var. Evliliklerde de durum farklı değil. “Evlenmeyen bizden değildir”e varan yaklaşımlara rağmen artan nüfusa karşın evlilik sayılarında da düşüş var. 2016 yılında 591 bin 872 olan evlenme sayısı 2019’da 539 bin 973’e gerilemiş. Gerileme oranı yüzde 9. Boşanmalar ise rekora koşuyor. 2016’da 136 bin 905 olan boşanma sayısı, 2019’da 162 bin 960’a çıkarak rekor kırmış. Boşanma artışı 4 yılda yüzde 19. Anlayacağınız o ki, ideolojik yaklaşımlar toplum üzerinde etkili oluyor gibi görünse de toplumlar kendi dinamiklerini yaratıyorlar. Kimseyi de takmıyorlar. ***

Yandaşlık üzerine 2

Dün “yandaşlık üzerine” yazdıklarımın bayağı bir tepki toplayacağını biliyordum. Öyle de oldu. Dün bıraktığım yerden devam edersek, elbette ki gazetecilerin, medyaların, medya gruplarının belirli bir siyaseti destekleme hatta duruma göre bunu körü körüne yapma hakları da bana göre bir tür fikir özgürlüğü kapsamında. Buna saygı duymamız lazım. Hoşumuza gitse de gitmese de. Ancak bunun “mali” tarafının da destek kadar “açık” ve şeffaf olması gerekiyor. Yani bu desteğin fikri mi yoksa “tamamen duygusal” dediğimiz türden mi olduğunu okurun bilmesi gerek. Medya grubu ya da gazeteci “desteği” karşılığında hak ettiğinin üzerinde bir gelir elde ediyor mu? Kamu kaynaklarından destekleniyor mu? Bu merkezi hükümet veya belediye olabilir, fark etmez. Ya da yandaş olmayanlar hak ettiğini alamamakla cezalandırılıyor mu? Yandaş olan gazeteciler okunurluk veya etkinliklerinin ötesinde ödüllendiriliyor mu, hak etmedikleri makamlara ya da köşelere getiriliyor mu, görevlerinin reel ekonomisinin üzerinde paralarla ödüllendiriliyor mu? Bunlar şeffaf olmadığı ve okur ya da toplum tarafından bilinmediği müddetçe hangi tarafta olursa olsun yandaşlık “zararlı” bir iş haline gelir. Ahlaksızlığa dönüşür. Mesela Emin Çölaşan’ı severiz veya sevmeyiz ama tarafını mali nedenlerle seçmediği, desteğinin satın alınacak türden olmadığından eminizdir. Ya da rahmetli Hasan Karakaya’nın veya Abdurrahman Dilipak’ın da beğenip beğenmediğimizden bağımsız olarak saflarını “satışa çıkarmadıklarını” biliriz. Yoksa dün FETÖ’nun kayığında, bugün başkasının yalısının balkonunda menfaat karşılığı oturup bağıranların yandaşlıklarından bahsedilemez. Onların ki gazetecilik değildir çünkü. Satılmışlığın yandaşlığı olmaz. Ancak fiyatı olur... ***

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

İdeolojilerin sosyolojileri yenemediğini anlamış olduğumuz zaman.

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Bize Biraz Müsaade
Köşe Yazıları
Bize Biraz Müsaade

Fatih Altaylı

Ekim 6, 2025

Silivri Günlüğü - 73
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 73

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

Silivri Günlüğü - 72
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 72

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
"Gerçek aşkın nadir olduğu bir gerçek" görseli
3 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Prof. Dr. Saadettin Eskiçorapçı"Gerçek aşkın nadir olduğu bir gerçek"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor. 00:00 Giriş 02:00 Neden eskisi gibi insanlar birbirleriyle konuşmuyor? 05:30 Aşkta zamanla değişen bir şeyler oldu mu? 07:43 Sonsuz aşk diye bir şey var mı? 10:44 Bir üroloji doktorunun günü nasıl geçer? 12:44 Kitabın ismi "Konuşulmayan Erkeklik" nereden geliyor? 15:53 İnsanların üroloji hastalıklarına karşı bir korkusu var mı? 18:35 Bizim kültürümüzde cinsel kimlik nasıl inşa ediliyor? 21:45 Kadınların ve erkeklerin rolleri arasında bir dengesizlik var mı? 24:06 Sosyal medya insanı yalnızlaştırıyor mu? 27:32 İnsan olarak kusurlarımızı nasıl anlayacağız? 31:00 Sadece iletişimsizlikten kaynaklı biten ilişkiler 32:25 Sosyal medyanın mukayese etkisi doğru mu? 35:05 Kadınlar ve erkekler birbirlerinin en çok nelerinden şikayetçi oluyorlar? 37:26 Andropoz ve menopoz kavramlarının gerçeği yansıtmadığı durumda ne yapmak lazım? 38:23 Bu konularda gençlerin bilgisi ve durumu nasıl? 42:14 HPV ile alakalı nasıl bir yol izlenmeli? 43:43 HPV hakkında genel bilgilendirme 46:39 Cinsel yolla artan hastalıkların sayısında bir artış var mı? 47:53 Hangi yaştan sonra insanlar üroloğa görünmeye başlamalı? 49:11 Ailelerin çocuklarına yaklaşımıyla ilgili ne gibi tavsiyeler verebilir? 50:39 Robotik fonksiyonlarının ilerlemesiyle tıpta insan elinin önemi azalıyor mu? 53:10 Kapanış
Kasım 16, 2025
"Dinleyiciye istediğim gibi ulaşmayan çok şarkım var!" görseli
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Demet Sağıroğlu"Dinleyiciye istediğim gibi ulaşmayan çok şarkım var!"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim 00:00 Giriş 00:39 Bir günü nasıl geçiyor? 02:05 Hikayesi olan şarkılar azaldı mı? 03:56 Hikayesi olan fakat farkedilmeyen şarkısı oldu mu? 04:41 Bir şarkı yazmaya nasıl başlıyor? 06:50 Geçmişte yaşadığı durumlar şarkı yazarken kendisini etkiliyor mu? 09:52 Magazin ile arasındaki mesafe 11:59 Şöhret kazandıktan sonra kalbinin kırıldığı olaylar oldu mu? 12:18 Yayınlamadığı eseleri 13:02 Cem Adrian ile yollarının kesişmesi 15:06 Özgüvenini nereden buluyor? 17:46 Arnavut Kaldırımı şarkısı 21:39 Kınalı Bebek şarkısı 23:40 Günümüz müziklerini nasıl buluyor? 24:27 Bugünkü imkanlar 90'larda olsaydı müzik dünyası nasıl olurdu? 26:19 Yapay zeka ve müzik ilişkisi ile ilgili ne düşünüyor? 27:24 Dinleyiciye ulaşmak günümüzde daha mı kolay? 31:12 Kapanış YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Kasım 9, 2025
"Her reçete her insana uygun değil" görseli
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Klinik Psikolog Beyhan Budak"Her reçete her insana uygun değil"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor. 00:00 Giriş 00:48 Bir günü nasıl geçiyor? 01:35 Emeklilere tavsiyeleri 03:11 Hobinin faydaları nedir? 07:14 Mutlu insan kimdir? 10:46 İnsanlarda zamanla ne değişiyor? 13:37 Alacaklı olma halinden nasıl kurtuluruz? 16:42 Güzel anlara neden tutunamıyoruz? 26:12 Psikolojide etiketleme durumu 33:39 Mahcubiyet duygusu 39:13 İnsan ne zaman psikoloğa gitmeli? 45 59 İyi hissetmek için öneriler 51:34 Özgüvenin çocuklukta mı oturması gerekli? 53:22 Değersizlik duygusu 56:21 Doğru insanı nasıl buluruz?
Kasım 2, 2025