Paketten çıkmayanlar
Fatih Altaylı
Mart 19, 2020
Yazı İçeriği
Paketten çıkmayanlar
Paketten çıkmayanlar
Corona virüsünün yarattığı ekonomik tahribatı ortadan kaldırması beklenen “Paket” açıklandı. Epey bir “İslami vurgu” ve 4 Halife dönemine atıflarla süslü paket açıklaması sosyal olarak olumlu taraflar içeriyordu. Emeklilerin düşünülmüş olması gibi. Pek çok sektörün temsilcileri de “memnunmuş gibi” yaptılar. En azından “resmi görüşleri” öyle. Arkadan konuşmak ise elbette serbest. Dediğim gibi pakette olumlu yönler olmakla beraber gelişmiş ülkelerde açıklanan paketlerden hayli uzak bir içerik çıktı bizimkinin içinden. Elbette aynısını beklemiyorduk, herkes gücüne göre ama yine de daha incelikli düşünülmüş olabilirdi. Bir iki örnek vermek gerekirse. - Konaklama vergisi ertelendi. İyi de konaklayan yok ki, vergisinin ertelenmesinin bir işlevi olsun. Turizmcilerin kredi taksitleri, elektrik paraları, su paraları kapıya dayandı. Yarın pek çok turistik tesis bu paraları ödeyemediği için ya bankalarla karşı karşıya gelecek ya elektrik şirketleri ile ya da belediyelerle. Bunlara bir erteleme, tesislere düşük faizli bir geçici koruma sağlanamaz mıydı? - Hizmet sektörü emeğin en yoğun olduğu sektör ve en büyük sorun burada. Burada işletmelere işsizlik fonundan 4-5 ay maaş desteği sağlanıp, işletmelerin yetimmiş gibi elemanlarını işten çıkarmaları engellenemez miydi? - Zaten dünya rekoruna doğru koşan gerçek işsizlik oranlarını daha da arttırmak ikimin işine gelir! - Kamu bankaları veya Merkez Bankası “helikopter” gibi davranıp finans piyasalarını rahatlatamaz mıydı! Emekliye yapılan tamam da hâlâ emeğini satmaya çalışan niye unutuluyor. Onu anlamak mümkün değil! ***
Burası Türkiye
Dün yazımda bahsettiğim Anatolia Genetik adlı şirketten aradılar. “Fatih Bey bizi nerden duydunuz da yazdınız merak ettik” diye girdiler söze. Önce zarifçe teşekkür ettiler. Ancak arkasından sitemin geleceği belli olan bir ses tonunu baştan hissettim. Yazıdan biraz rahatsız olmuşlar. “Yanlış mı yazmışım?” dedim. “Hayır, asla, doğru ama bizim bu durumla ilgili bir sorunumuz yok. Yazınızı okuyan bazıları bizim bu durumdan şikayetçi olduğumuz anlamını çıkarabilir. Oysa bizim öyle bir derdimiz yok” dedi telefondaki hanımefendi. “Çok farklı ürünlerimizi, çok farklı ülkelere satıyoruz. Siz de araştırmışsınız belli ki, corona test kitimizi de 10 ülkeye satıyoruz. Türkiye’de bu ürünü satmıyoruz ama bundan dolayı muzdarip falan değiliz. Tabii ki ülkemizde de satabilmek bize gurur verir ve isterlerse satabiliriz ama böyle bir şart da yok” diye durumu izah etti. Zaten kısa süre önce Sanayi Bakan Yardımcısı kendilerini ziyaret etmiş. Tesisleri gezmiş. Çok da beğenmişler. Farklı ürünlerini Türkiye’de pek çok hastaneye satıyorlarmış zaten. Bir açıklama yollarsanız kullanırım dedim. Yolluyoruz dediler. Ama gelmeyince ben de bu görüşmeyi sizlere aktarayım dedim. Benim yüzümden başları belaya girmesin. ***Çarşı pazar
Dün hazır işim gücüm yok, işe gitme derdim yok, gelen giden, randevu isteyen yok ben de çıkıp alışveriş yapayım dedim. Normalde bunu cumartesi günleri yapıyorum ama geçen cumartesi yerli ve milli çekirge sürüsü gibi davranan bir grup ortalığı talan etmekle meşgul olduğu için ertelemiştim rutin alışverişimi. Önce peynircime gittim. Yorgun hatta perişan görünüyordu. “Hayırdır hasta değilsin inşallah” dedim. “Yok Fatih Bey, 5 gündür imanımız gevredi. 3 aylık işi bir haftada yaptık. Mal yetiştiremedik. Evden oğlan geldi, okullar kapandığı için kızım da yardıma geldi yetişemedik. Merak ediyorum bu kadar aldıkları şeyi ne yapacaklar?” dedi. Oradan çıktım manava gittim. Onun durumu daha beter. “Perişanız abi” dedi. Mal yetiştirememişler. “Bu kadar almayın bozulur diyoruz dinlemiyorlar” meyve sebze kilo kilo gitmiş. “Dün gelsen rezalet vardı abi. (Yakındaki lüks bir sitenin adını vererek) kadınlar akın etti. Patatesleri 10 kilo, 20 kilo, soğanları 10 kilo 20 kilo aldılar. Sonunda kapıya kamyon dayadık oradan verdik. Akşama doğru bir hanım 15 kilo patates aldı ve son patatesti. Bir başka hanım ‘Birazını bıraksanız da biz de alabilsek bencillik yapmayın’ deyince kıyamet koptu. Patatesler havada uçuştu. Range Rover’ın camına portakal attılar” diye anlattı rezaleti. Bana patates kaldı mı diye sordum. “Yok abi. Yarın hali dezenfekte edecekler. Mal gelmez. Cumaya gelirsen veririm” dedi. Oradan kasaba geçtim. Vitrin boş. “Geçen çarşambadan beri talan sürüyor. Bonfile, pirzola istersen yok. Biraz kuşbaşı çıkartırım. Biraz da kıyma” dedi. “Tavuk var mı?” dedim. “Kara gün için sakladığım bir tane arkada var. İstersen onu vereyim” dedi. Ne yalan söyleyeyim. Aldım. Durum gerçekten bu. Ve bunu yapanlar kim biliyorsunuz değil mi? Sabah akşam sosyal medyaya “bilinçli insan” fotoğrafları koyup “Tedbirli olun ama panik yapmayın” diyenler. Ah, ah! Kiminiz kaçıp Bodrum’a gittiniz. Kiminiz de bilmiş bilmiş yazıp, ilkel ilkel davranıyorsunuz. Çok iyi biliyoruz sizi. Çok. ***BÜYÜK SALGINLAR TARİHİ 2
Dün büyük salgınları yazdım. Bazı okurlar “Eksik olmuş” dediler. Tabii eksik oldu. O kadar uzun oldu ki, iyice sıkmayayım diye, birkaçını bugüne bıraktım. Eski veba ve koleraları yazdım. 20. yüzyılın büyük salgınlarına ise girmedim. Şimdi sıra onlarda. Bu bölümde okuyacaklarınızı Prof. Nuran Yıldırım’dan almadım. Farklı kaynaklardan ben derledim. Sevgili okurlar, nispeten yakın tarihin en büyük iki salgınından biri “1918-1919 grip salgını” ya da popüler adıyla “İspanyol nezlesi salgını”. 1918-1919 İSPANYOL NEZLESİ Başladığı yer: ABD-Kansan City Başlama zamanı: 1918 ilkbahar Yayılma: Savaş sırasında Avrupa ve terhislerle birlikte tüm dünya. Ölü sayısı: 50-100 milyon İsminin İspanyol Nezlesi olduğuna bakmayın. 20. yüzyılın bu en büyük katili Amerika Birleşik Devletleri kökenli. İspanyol nezlesi diye bilinmesinin nedeni ise hastalığın ilk kez İspanya tarafından rapor edilmesi. İspanyol nezlesi ya da Fransızların andığı şekliyle “La Grippe” 1918 sonbaharında ABD’li askerlerin Almanya’ya karşı savaşan müttefiklerine yardım etmek için Avrupa’ya asker göndermesi ile ciddi bir pandemiye dönüştü. Amerikalıların cepheye getirdiği grip, çok kötü olan savaş koşullarında ve özellikle de siperlerdeki ortamda büyük bir hızla yayıldı. Yüzbinlerce asker büyük bir hızla hastalığa yakalandı ve sağlık hizmeti koşullarının yetersizliği ve kış şartlarında cephede bulunmanın zorluğuyla birleşince çok öldürücü hale geldi.NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Medeti bilimden umduğumuz zaman.X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar
Zeki Demirkubuz yorumluyor
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"
Eylül 15, 2025
Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı
"Gülmek bir savunma mekanizması"
Eylül 14, 2025