İstanbul 9°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • Türkiye, Beyaz TV sunucularından ibaret değil

detail banner reklam

Türkiye, Beyaz TV sunucularından ibaret değil

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Aralık 6, 2020

Yazı İçeriği

  • Türkiye, Beyaz TV sunucularından ibaret değil

Türkiye, Beyaz TV sunucularından ibaret değil

Sevgili okurlar, eğer Türkiye ve Dünya ile ilgili biri iseniz, haberleri izliyor, internette dolaşıp olan biteni okuyorsanız, sosyal medyaya arada sırada da olsa bakıp gündemleri ile ilgileniyorsanız, Sağlık Bakanı’nın doktor Celal Şengör’ü görevden almasını isteyen alimlere rastlıyorsanız, cehalete, ırkçılığa, hayvan sevgisizliğine, inançların siyasete alet edilmesine, kadınlara, çocuklara ve bilumum canlıya ve cansıza karşı uygulanan şiddeti görüyorsanız, Dünya’da giderek düşen siyasetçi kalitesini fark ediyorsanız, artan kötülüğün ayırdında iseniz; doğal olarak sizin de pek çoğumuz gibi umutsuz olduğunuzu, karamsar olduğunuzu tahmin edebiliyorum. Olmayın. Neden mi? Aşağıdaki mektubu okuyun ve olmayın. Bana bunu yazan bir Türk genci. Geçen hafta Mars’la ilgili bir Teke Tek Bilim programı yaparken bir izleyici sayesinde kendisinden haberdar olduğum bir genç. Lise 2. Sınıf öğrencisi iken röntgen teknisyenlerinde radyasyonun etkisini azaltacak bir yelek geliştirmek için çalışmış ve radyasyona karşı dayanıklı olduğu bilinen hamamböceklerinin kabuğundan ve bordan yararlanarak radyasyondan koruyucu bir yelek geliştirmiş. İzleyicim de “Bu ceket geliştirilip Mars’taki kozmik radyasyona karşı kullanılabilir” diyerek bana mail atmış. Ben de bu gencimizin çalışmaların Mars’ta işe yarayıp yaramayacağını bilmediğimi ve ancak böyle bir arayış içinde olmanın bile çok önemli olduğunu söyleyip, çalışmasından söz ettim. O genç, Alperen Berberoğlu bana bir mail atmış. Okuyunca yukarıda saydığım nedenlerle zaman zaman üzerimde oluşan karamsarlık bulutları birden bire dağıldı. “Böyleleri de var. Hala umutlu olabiliriz. Hayat medyanın bize sunduklarından ibaret değil” diyerek sevindim. Lütfen Okuyun. Bilin ki, enseyi karartmaya gerek yok. Hala iyi şeyler oluyor, hala umut var. ***

Umut tazeleyen bir mektup

“Saygıdeğer Fatih Hocam, Öncelikle teke tek programlarınızı çok beğenerek izlediğimi belirtmek isterim. Hem esprili hem öğretici, her alandan konuyu ele aldığınız güzel bir program. Özellikle Celal hocamla ve İlber hocamla birlikte olduğunuz her programı izledim. ''Mars'a inmek neden problem ?'' bölümünüzde projeme değinmişsiniz, çok onore oldum. Sanırım kozmik radyasyonu engellemek hakkında konuşurken biri size projem hakkında mail attı. Sizi tanıyorsam içinizden ne kadar saçma dememek için kendinizi zor tutmuşsunuzdur. Şahsen projemin haberlere çıkan halini görünce ben bile zırva diyorum. Ülkemizde bilimsel haberciliğin ne kadar zayıf olduğu, sırf rating almak için saçma başlıklar atıldığını biliyoruz. Maalesef ben de bunun kurbanı oldum. Bu konu hakkında size içimi dökmek istedim umarım bu maili okursunuz. Hocam öncelikle projede hamam böceklerinden ve bordan elde ettiğim solüsyonları kullanmadım bu oldukça yanlış bir tabir olurdu. Yaptığım X ışını engelleyen dolgu malzemesi için polimerleştirici olarak hamamböceği kabuğundan elde edilmiş kitinin deasetile formu olan kitosanı kullandım. Bu dolgu malzemesi yeleğin katmanları arasına uygulanıyor. Bunu yapma sebebim ise radyoloji teknikerleri için kurşun yelekten daha hafif, daha az maliyetli ve daha esnek bir yelek üretmekti. Kozmik radyasyonu engellemenin yakınından bile geçemeyeceğinin farkındayım. Kitosanı deneme sebebim ise hamamböceklerinin dünyada yaklaşık 300 milyon yıldan beri var olmaları, dünyanın o dönemde çok daha fazla radyasyona maruz kalıyor oluşu. Hamamböcekleri bu durumdan en az etkilenecek şekilde adaptasyonlar geçirmişler. DNA Replikasyon hızları mutasyonu azaltacak biçimde çok hızlanmış. Benim de aklıma kabuklarının da bir çeşit radyasyon zırhı olabileceği fikri geldi. Yoksa radyasyondan etkilenmemelerinin asıl sebebinin replikasyon hızları olduğunu biliyordum. Ancak birçok canlı örneğinde olduğu gibi evrim tek koldan gerçekleşmez diye düşündüm, başka bir korunmaya yönelik adaptasyon daha olmalı. Bunun hakkında olabildiğince makale bulmaya çalıştım, kaynak taraması yaptım ancak elle tutulur bir veriye rastlamadım. Ben de dedim ki madem kimse denememiş ben deneyeyim. Yani medyanın lanse ettiği gibi bir belgesel izleyip proje yapacak değilim. Borlu kısma gelirsek onu kullanma sebebim ise halihazırda borun (sodyumpentaborat) nötron ve gama ışınlarını zırhlamak için kullanılıyor oluşu. Ben de bunun üzerine içinde borun farklı bileşikleri olan bir sıva yapmayı düşündüm. Sonuçta kozmik radyasyonun içinde gama, x, nötron gibi güçlü ışıma türlerinin hepsi var. Deney grubu olarak normal sıva ve içinde farklı bileşikler olan 7 farklı sıva türünü test ettik. Aldığımız sonuçlara göre de içinde farklı bor bileşikleri içeren sıvalar normal sıvadan kayda değer ölçüde daha iyi X ışını absorbe etti. Bunun 16 yaşımda lise aklımla yaptığım teorik kısmı zayıf kalan bir proje olduğunun farkındayım. Zaten proje ekibimiz de farklı illere dağıldı çünkü üniversiteye geçtim. Ancak yine de patentini aldık ve ileride geliştirmeyi düşünüyorum. Hatta deney sonuçlarını incelemek isterseniz proje raporlarını da paylaşabilirim. Sizin desteğinizi aldığım için de çok mutlu oldum. Umarım sizin aklınızdaki yaptı mı yapmadı mı bilemiyorum sorusunu da gidermiştir. Her zaman şüpheci yaklaşmak gerekir sonuçta. Saygılarımla, Alperen Berberoğlu” ***

Vallahi tamamlandı, billahi tamamlandı

Geçen haftanın beni keyiflendiren haberlerinden biri de Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası yerleşkesinin bitip, bir dizi konserle açılması ve açılışı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapmasıydı. CSO’nun  Atatürk döneminde yapılan ilk konser salonunun yetersiz kalması nedeniyle yeni bir konser salonu için inşaata 1992 yılında başlandı. Yani  tam 28 yıl önce. Projeyi Özal başlattı. Demirel temelini attı. Projeyi aldıklarında 36 yaşında gencecik mimarlar olan Uygur çifti bugün 64 yaşında. Proje başladığında 2 yaşında olan kızları, bugün 30 yaşında genç bir kadın. Orkestranın yerleşkesi ise ancak, çeyrek asırdan uzun bir sürede tamamlanabildi. Ve gerçekten hoş, değişik bir bina oldu. Bu binanın tamamlanmasında eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın, şehircilik Bakanı Murat Kurum’un emekleri büyük. Farklı, modern, estetik bir bina olarak başkentimize değer katacak. Bu açılış da beni yukardaki mektup gibi mutlu etti. NOT: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın  konser salonu açılışındaki konuşma metnini kim yazdı ise Cumhurbaşkanı’na komplo mu kurdu acaba demekten kendimi alamıyorum. Kardeşim, böyle bir açılışta elbette bir kaç büyük bestecinin adı anılacaktır. Ama telafuzu çok dah kolay isimler var iken muhtemelen annesinin bile adını söylerken zorlandığı “Şostakoviç”in adını oraya yazmanın ne manası var. Cumhurbaşkanı söylerken zorlansın diye mi?

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Adalet
Köşe Yazıları
Adalet

Fatih Altaylı

Aralık 1, 2025

Bize Biraz Müsaade
Köşe Yazıları
Bize Biraz Müsaade

Fatih Altaylı

Ekim 6, 2025

Silivri Günlüğü - 73
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 73

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
"Şarkı yapmak mutlu adam işi değil" görseli
4 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Özer Atik"Şarkı yapmak mutlu adam işi değil"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim 00:00 Giriş 00:22 Bir günü nasıl geçiyor? 05:04 Müzik ile arası nasıl? 15:23 Şarkılarını nasıl yapıyor? 18:24 Yalçın Turan hayatına ne kattı? 20:08 Yaptığı programlarda etkilendikleri neydi? 23:37 Seyircide eskiden yeniye ruh hali değişiyor mu? 24:54 Yapay zekaya bakış açısı nedir? 30:36 Kapanış YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Aralık 14, 2025
"Yemek konusunda gerçekten pahalıyız" görseli
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Oğuz Yenihayat"Yemek konusunda gerçekten pahalıyız"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim 00:00 Giriş 00:20 Bir günü nasıl geçiyor? 01:00 Kendi işini nasıl tanımlıyor? 06:43 Başına tuhaf şeyler geliyor mu? 08:50 Bir yeri beğenme kriterleri nelerdir? 13:27 Türkiye'ye ait olan ve tüm dünyanın bilmesini istediği neler var? 16:50 Türkiye'yi gezerken onu en çok şaşırtan ne oldu? 19:30 Türk ve Yunan mutfakları arasındaki rekabet hakkında ne düşünüyor? 21:06 Yurt dışına giderken yanında Türkiye'den ne götürüyor? 23:06 Yılbaşında yiyebileceğimiz öneriler listesi 27:28 Yemek konusunda bir yerin iyi olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? 31:16 Gıdaların pahalılığı hakkında ne düşünüyor? 35:15 Türkiye'deki ve yurtdışındaki sokak lezzetleri arasında nasıl farklar var? 36:11 Sokak lezzetlerinde Türkiye'yi nasıl buluyor? 39:00 Türk mutfağı ve kültürünün sosyal medya üzerinden tanıtımları 42:00 Yemek sektöründeki güvensizlik ve denetimsizlik 42:36 İçerikleri hangi kanallardan takip edilebilir? 43:45 Türkiye'de asla unutamadığı lezzetler 46:00 Yurtdışından misafirleri gelse yemek için nerelere götürür? 50:20 Yapmayı düşündüğü başka ne tür projeler var? 52:03 Kapanış YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Aralık 7, 2025
Fatih Altaylı'nın savunması - Barolar Birliği Başkanı Avukat Erinç Sağkan görseli
FatihAltaylı
YouTube
Videolar yorumluyorFatih Altaylı'nın savunması - Barolar Birliği Başkanı Avukat Erinç SağkanTeke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Aralık 5, 2025