İstanbul 14°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • Haliç Tersanesi hayat bulmuş: Deniz taksi ile bir gün

detail banner reklam

Haliç Tersanesi hayat bulmuş: Deniz taksi ile bir gün

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Ekim 31, 2021

Yazı İçeriği

  • Haliç Tersanesi hayat bulmuş: Deniz taksi ile bir gün

Haliç Tersanesi hayat bulmuş: Deniz taksi ile bir gün

Sinem Dedetaş arayıp Haliç Tersanesi’ne davet edince gitmemek ayıp olurdu. Hem onca laf et hem de davete gitme. Olacak iş değildi. Tabii ki, kalkıp gittim ama siz muhtemelen Sinem Dedetaş kim diye soruyorsunuz şimdi içinizden. Sinem Dedetaş, genç bir gemi mühendisi. İTÜ Gemi Mühendisliği bölümünü bitirdikten sonra gemi inşa sektöründe çalışmış. Sonra İtalyan Lloyd’u diyebileceğimiz RİNA’da (Registro İtaliano Navale) görev almış. Bu arada bir süre de Gemi Mühendisleri Odası Başkanlığı yapmış. Sonra eşiyle birlikte kendi denizcilik şirketlerini kurmuşlar ama Ekrem İmamoğlu’nun İBB Başkanı olması ile birlikte kendisine yapılan teklife olumlu yanıt vererek Şehir Hatları Genel Genel Müdürü olmuş ve haliyle Şehir Hatları’na bağlı Haliç Tersanesi’nin de başında. Sabah erken saatte Haliç Tersanesi’nden içeri girdim. Şaşırtıcı bir görüntü ile karşılaştım. HALİÇ TERSANESİ YENİDEN HAYAT BULMUŞ Benim bildiğim kadarı ile tersane uzunca bir süredir atıl vaziyetteydi ve üretim yapmıyordu. Ancak bu kez hummalı bir faaliyet göze çarpmaktaydı. Sanki ölü dirilmişti. Dedetaş’ın odasına girince ne yalan söyleyeyim çok keyif aldım. Eski şehir hatları gemilerinin şahane maketleri odayı ısıtıyordu. Bir tersanenin başında gülümseyen yüzü ile mühendis bir kadın görmek ise ayrıca çok keyif vericiydi. Deniz Taksi konusuna irmeden önce, Sinem Hanım bana uzun uzun Haliç Tersanesi’nde yapmakta oldukları işleri anlattı. Göreve başladığında tersanede faaliyetler uzunca bir süredir durmuş vaziyette imiş. “Son derece tecrübeli 40-42 yıllık ustalarımız vardı ama iş yoktu. Hemen reorganize olduk. Sistemi yeniden çalışır hale getirdik. Burası Türkiye’nin en eski sanayi tesislerinden biri. Bir kısmı zaten özelleştirilmiş. Son kalan bölüm bu ama işlevsizleştirilmişti. Biz yeniden işlev kazandırdık.” Gelirken gördüğüm faaliyet bunu gösteriyordu zaten. Ne yaptıklarını sordum. “Havuzları yeniden faaliyete soktuk. Şehir hatları gemilerinin bakım, onarım, tamirlerini artık burada yapıyoruz. İnşaa işine de gireceğiz. Ancak kapasitemiz yüksek. Dışarıya da hizmet vermek için çalışma başlattık. Refit ihalelerine giriyoruz. Şu anda Kıyı Emniyeti’nin ihalesini aldık. Onların teknelerinin bakımları, onarımları burada yapılıyor. Özel yatların bakım işlerini de almak istiyoruz. Teklifler veriyoruz. Keza deniz taksileri de burada üretiyoruz.” Gelirken gördüğüm birkaç eski şehir hatları vapuru dikkatimi çekmişti. En sevdiğim hızlı gemiler olan Paşabahçe, Fenerbahçe ve Dolmabahçe vapurlarından biri da oradaydı ama berbat bir haldeydi. Onları soruyorum. ESKİ VAPURLARA CAN SUYU “Epeydir kullanılmayan ve hurdaya ayrıldı diye bildiğim şehir hatları vapurlarını gördüm. Onların söküm işlemini de burada mı yapıyorsunuz?” diye soruyorum. Aldığım yanıt yanıldığımı gösteriyor. “Hayır söküm değil. Onarım işi onlar. Bu güzelim gemiler hurdaya ayrılmış ve söküme giderken yakaladık birini. Diğerleri ne yazık ki gitmişti çoktan. Bunu hemen geri aldık ve onarıma başladık. Hurdaya ayrılmasını gerektirecek bir durumları yoktu. Çok makul bir maliyetle onu İstanbul’a geri kazandıracağız. Başka bir iki gemimiz daha var aynı şekilde” Ardından konu deniz taksilere geliyor. “Çok çirkinler” diye tekrarlıyorum. “Zevkler değişir” diyor. Gülmüyorum. O da biliyor aslında pek güzel olmadığını deniz taksilerinin. Gülerek anlatıyor, “80’li yaşlarında eski milli yelkenci bir hanımefendi aradı” diyor. Aramış ve şöyle demiş, “Kızım o şeyleri denize indirmeyin. Taş gibi batar onlar.” Gülüyoruz. “Ne yazık yüzüyorlar” diyorum. Deniz Taksi de güzel olabilir “Sizin yayınladığınız çizimleri gördük. Güzeller ama uygun değiller” diyor. Zaten pek çok tersaneye gitmişler ve teklif almışlar. “Çok saygı duyduğumuz Ekber Bey’le de görüştük ama onun kalitesi ve fiyatları ile deniz taksi taşımacılığı yapamayız. Çok pahalı olur kullanamaz kimse” diyor Dedetaş. Fiyatları aldıktan sonra en düşük maliyetin kendi imalatları olduğuna karar verip, Haliç Tersanesi’nde yapmaya karar vermişler deniz taksileri. Dizayndaki bana göre garabet olan durumu ise “Yüksek kıyılara yanaşabilme, her yerde yolcu indirip bindirebilme, tekerlekli sandalye ile binme imkanı sağlama, iç mekanda basık ve klostrofobik olmayan bir ortam yaratma, deniz korkusuna neden olmayacak bir ferahlık hissi” gibi nedenlere bağlıyor Genel Müdür Sinem Dedetaş. Ben ise hala daha iyi olabileceğini düşünüyorum. En iyisi yerinde görmek diye dışarı çıkıyoruz. EN ESKİ SANAYİ TESİSİMİZ Önce kısa bir tersane turu. Sanayi tesislerini zaten çok severim ama Haliç Tersanesi’nde bir de tarih yatıyor. Tüm havuzlar açılmış ve dolu. Kıyı Emniyeti’nin tekneleri bakımda çoğunda. Kıyı bağlanmış iki de şehir hatları vapuru var. Saçları sökülüyor, yenileniyor, iç mekanları yenileniyor. “Bunların en az iki yıllık işi var” diyorum önlerinden geçerken. “Üç dört aya sefere çıkmaya hazır hale geleceklerini zannediyorum” diyor Dedetaş. Karşıda, karaya çekilmiş antika bir çatana gözüme çarpıyor. Bence en az 100 yaşında belki fazla. “Bu ne?” diye soruyorum. “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın babasının çalıştığı tekne imiş. Alınmış oraya koyulmuş. Yıllardır duruyor. Ne yapacağımızı bilemedik. Duruyor öyle” diyor. Sonra tezgahları geziyoruz birlikte. MARSHALL YARDIMLARI HALA GICIR GICIR Tornalar, frezeler, saç presleri, saç bükme makinaları pırıl pırıl. Hepsi Marshall yardımı ile gelmiş. Yani en az 70 yıllık belki fazla. Hepsi gıcır gıcır. Üzerlerinde çizik yok. Bunca yıldır bunları kullanan tüm ustalara teşekkür etmek lazım. Gözleri gibi hatta gözlerinden bile iyi bakmışlar tüm bu teçhizata. Daha sonra tersanenin kalbi sayılan bir bölümü geçiyoruz. Havuzları doldurup boşaltan pompa sistemlerinin olduğu yere. Hemen hemen 150 yıllık bir sistem. Birkaç küçük modernizasyon geçirmiş, buharlı sistem, dizele ve elektrikliye çevrilmiş ama özünde değişmemiş ve tıkır tıkır çalışıyor. Tüm tecrübeli elemanları da tutmuşlar ve en eskiler ekip şefi olarak yeni gelenlere bir anlamda oryantasyon yapıyor. DENİZ TAKSİDE İNDİRİMLİ MOTORLAR Sonra deniz taksilerin üretimine bakıyoruz. Toplam 50 adet ve birkaçı elektrik tahrikli olacak. Gövde kompozit. İki adet Volvo Penta motoru var. Volvo’dan müthiş bir indirim almışlar. Söyledi ama yazmamak için söz verdirdi. Hakikaten bayağı bir indirim. “Adet fazla olunca aldık bu indirimi” dedi. Deniz taksinin gövde yapısı ilginç. Karinası dümdüz. Hiçbir hat yok. Şaftlı değil. Volvo Pentanın kuyrukları dışarda. “Alphan Manas’ın yaptırdıklarına benziyor” diyorum. Kabul ediyor. “Sormayın onlar başımıza çok bela oldu” diyor. Manas’ın deniz taksi işi batınca teknelere kredi borçlarından ötürü el koyulmuş ve tekneler yeddi emin olarak Haliç Tersanesi’ne bırakılmış. Tersane yeniden faaliyete geçince bunları ne yapacaklarını bilememişler ve mahkemeden karar çıkartarak başka bir yere almışlar. Deniz taksi gövde, iki motor, radar dahil tüm denizcilik ekipmanları ve iç donanım ile birlikte yaklaşık 120 bin avroya mal oluyormuş. Ardından deniz taksi ile bir tur atmak için iskeleye gidiyoruz. DENİZ TAKSİNİN EN İYİ YERİ İÇİNDE OLMAK İnmesi binmesi gerçekten rahat. Kabini de kocaman. 1 metre 90 santimlik boyumla rahatça ayakta durabiliyorum. Epey de yer kalıyor hala. Kaptan köşkü yolcu bölümünden bağımsız. Daha yukarıda kalıyor. Öne değil, arkada yukarıya koymuşlar ki, tekne baştan kara yapabilsin diye. Tekne yol alırken yolcular tamamen kapalı mekanda, içerde durmak zorunda. Kapıyı açıp çıkmak mümkün değil çünkü kapıyı kaptan kontrol ediyor. Geniş camlardan manzara süper. S şeklinde koltuklar rahat. Sıralı koltuk değil, bir oturma odası gibi planlanmış. Emniyet kemerleri güvenliği sağlamak için ama pek bağlayan olmaz. Koltukların önünde iki de yüksek sehpa var. Duvarlar lambri. Ama iç mekan işçilik kalitesi çok yüksek değil. Sonuçta Riva değil bu. Haliyle maliyet düşünülmüş belli ki! Yola çıkıyoruz. Teknenin denizciliği fena değil gibi duruyor. Her zaman çalkantılı olan Haliç çıkışında ve tekne trafiğinin yoğun olduğu Boğaz girişinde ve Beşiktaş’ta makul bir şekilde yol alabiliyor. Planlanan hız 15 knot. Ekonomik hız bu. Ancak hini hacette 27 mile kadar çıkabilecek. Tabii o zaman yakıt tüketimi birkaç kat artacak. O farkı kim verecek bilmiyorum. Gayet hızlı ve rahat bir seyirle Ortaköy’e kadar gidiyoruz. Galataport’un denizden görüntüsü şahane. Sorunsuz biçimde yol aldıktan sonra geri dönüyoruz ama tam Haliç’e girmek üzereyken köprünün altından tam gaz çıkan bir tur motorunun sert dalgası pruvamız ile başomuzluk arasında patlıyor. Sertçe sarsılıyoruz ve dalga ön kapının altından içeri sızıyor. Sinem Hanım hemen not alıyor. Gözden geçirilecek ve bu sızıntı engellenecek. Yanaşıyoruz ve rahatça bindiğim gibi iniyorum. Genel Müdür olarak izlenimlerimi soruyor. İçinde sorun yok sorun dışarda diyorum “Guy de Maupassant’ın Eyfel ile ilgili hislerini bu tekne için taşıyorum” diyorum. O da Eyfel’den nefret ettiği için hep Eyfel’de otururmuş ve soranlara “Paris’te Eyfel’in görünmediği tek yer burası” dermiş. “Ben de bu teknenin içinde otururum” diyorum. 10 kişilik deniz taksilerin yanı sıra dolmuş gibi kullanılacak ve aynı gövdeye yan yana oturmalı şekilde tasarlanacak bir modeli de üretmeyi planlıyorlar. Ayrıca biraz daha şık bir modeli de Galataport’a yolcu taşımak için yapacaklar galiba. Tabii parası Galataport’tan çıkacak. Ben de kendimce en azından o yüksek ve kaba görüntüyü biraz daha makul hale getirebilecek birkaç öneri yapıyorum. Sonuç olarak deniz taksi işlevsel mi işlevsel. Ama hala çirkin. Ama beni asıl etkileyen Haliç Tersanesi’nin yeniden faaliyete geçmesi ve hummalı bir faaliyet içinde olması oldu. Keşke bu tarihi tersaneyi haftanın bir iki günü okulların gezisine açsalar da çocuklarımız üretmenin güzelliğini ve manasını yerinde görebilseler. Şehrin içinde gerçek bir hazine çünkü o tersane.

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Bize Biraz Müsaade
Köşe Yazıları
Bize Biraz Müsaade

Fatih Altaylı

Ekim 6, 2025

Silivri Günlüğü - 73
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 73

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

Silivri Günlüğü - 72
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 72

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
"1000 tane şarkı sözü yazdım" görseli
5 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Zeynep Talu"1000 tane şarkı sözü yazdım"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor. 00:00 Giriş 00:17 Bir günü nasıl geçiyor? 01:11 Pandemi zamanı verimli geçti mi? 03:16 İnsanların yüzlerinde ne görüyor? 10:02 Bir şarkının ilk kıvılcımı nasıl ortaya çıkıyor? 14:15 İlham aldığı şeyler var mı? 15:28 İşinin sevdiği ve sevmediği yönleri neler? 17:46 Yazması çok zor olan bir şarkısı oldu mu? 26:15 Üretimi, çok fazla olaya maruz kalmak etkiliyor mu? 30:18 Müzisyenlerin yaşadığı en büyük sıkıntı nedir? 32:47 Bugünün Türkiye’si bir şarkı sözü olsa nasıl başlardı? 36:34 Kendisini nerelerden takip edebiliriz? 43:30 Kapanış
Ekim 26, 2025
Heisenberg'in bilime katkıları neler? görseli
FatihAltaylı
YouTube
Prof. Dr. Emre Onur Kahya ile Bilim EkstraHeisenberg'in bilime katkıları neler?Merhaba! Artık "Bilim Ekstra" programımızda çok özel bir konuğumuz var: Prof. Dr. Emre Onur Kahya! Prof. Dr. Kahya, bizimle fizik ve yapay zeka alanlarındaki bilgisini paylaşacak. Fizik dünyasının gizemlerine inerken aynı zamanda yapay zeka ile ilgili son gelişmeleri keşfedeceğiz. Hem temel kavramlar hem de son teknolojiler hakkında bilgi sahibi olacak ve geleceğin bilimine bir adım daha yaklaşacağız. Bu özel programda, Einstein'dan Newton'a, Schrödinger'den Feynman'a kadar fizik tarihindeki önemli isimlere göz atacağız. Ayrıca, kuantum mekaniği, görelilik, yapay zeka ve uzay-zaman gibi heyecan verici konuları da keşfedeceğiz. Prof. Dr. Emre Onur Kahya ile fizik hakkında merak ettiğiniz her şeyi öğrenmek için bu videoyu kaçırmayın! Bilimi ve evrenin sırlarını keşfetmeye hazır mısınız? 00:00 Giriş 06:57 Bohr-Kramers-Slater(BKS) teorisi 07:46 Einstein'ın BKS teorisine eleştirileri 13:33 Schrödinger'in dalga mekaniği 18:11 Solvey Konferansı 22:50 Schrödinger ve Goudsmit 43:15 Kapanış
Ekim 23, 2025
Yapay zekanın hızlı gelişimi görseli
FatihAltaylı
YouTube
Prof. Dr. Ethem Alpaydın & Prof. Dr. Emrah Safa GürkanYapay zekanın hızlı gelişimiSiemens “Geleceği Merak Edenlere” mottosuyla programımızdaki sponsorluğuna devam ediyor. Teke Tek Bilim programımızın tarih, bilim felsefesi, inovasyon ve keşiflerle dolu yolculuğunda, Siemens mühendisliğinin gücünü ve Siemens teknolojisinin getirdiği olanakları kullanarak dünyamızı daha iyi bir yer haline getirme çabasını hep birlikte deneyimliyor olacağız. Siemens’in yeni kahve makinesi EQ900 Plus, farklı kahve çekirdeklerini birbirine karıştırmamak için özel olarak hazırlanan çift çekirdek haznesi ve 32 farklı çeşit dünya kahvesiyle Teke Tek Bilim programımıza keyif ve lezzet kattı. #işbirliği 00:00 Giriş 01:04 Yapay zekanın hızlı gelişimi 09:28 Yapay zeka hayatımızdaki sosyal ve ekonomik şartları değiştirebilir mi? 13:35 Yapay zekanın hiç yapamayacağı şeyler olacak mı? 19:17 Yapay zeka çok mu hızlı gelişti? 20:34 Yapay zeka bu kadar hızlı gelişmeye devam eder mi? 23:42 Yapay zekada sezgi var mı? 26:15 Yapay zeka sonsuza kadar kendini evrimleştirebilir mi? 29:17 Türkiye olarak yapay zekada ne durumdayız? 35:40 Üniversitelere ayrılan fonlar üniversiteye uzun vadede zarar verir mi? 45:30 Bilimde ve yapay zeka konusunda Türkiye’den umutlu mu? 57:33 Kapanış
Ekim 19, 2025