İstanbul 14°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • Tatil

detail banner reklam

Tatil

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Ağustos 8, 2022

Yazı İçeriği

  • Tatil

Tatil

Geçen hafta tatil yapmam okurlarımı epey bir kızdırdı. “Bu kadar tatil yapmaya hakkın yok” diyen epey bir mail aldım. Hoşuma da gitmedi değil. Beni “seçilmiş belediye başkanı” yerine koyuyorlarmış meğer. Tabii muhalefet partisi belediye başkanı. Madem öyle ben, iktidar partisi üyesi gibi yanıt verip, şöyle diyeceğim. “Tatilde değildim. İnceleme gezisi yapıyordum.” Gülmeyin. Gerçekten öyle. Türklere, “Yunan adalarına gitmeyin” diye talimat veren gazetecilerin bu talimatlarına uyup uymadığını gözlemleme işindeydim. Niyetim bu gözlem işine Mikonos’tan başlamaktı. MİKONOS’TAN UZAK DURUN Ama bir dostumun “Sakın ha!” demesi ile başlama noktamı değiştirip, başka bir adaya yöneldim. Çünkü Mikonos esnafı artık işin cılkını hatta bokunu çıkarmış. Şöyle yapmaya başlamışlar. Diyelim ki, bir lokantada yer ayırttınız. Lokantaya gidince sizi kapıda karşılayan kız size masaları uzaktan gösteriyor.

İyi ve manzaralı bir masada oturmak istiyorsanız listedeki pahalı şaraplardan içmek zorundasınız. Mesela iyi bir masa için şişesi 1500 Avro olan şaraplardan iki şişe açmak zorundasınız. Her masanın, yerine göre bir şarap tarifesi var. Minimum konsomasyon diye bir şey duymuştum ama böyle bir öküzlük hayatımda görmemiştim. Müşteriye bayağı bir sağmal inek muamelesi. Paralı plajlarda da durum çok farklı değilmiş. Orada da denize yaklaştıkça, daha fazla içki daha pahalı içki tarifesi geçerli. “Peki Türkler var mıydı?” diye sordum. Hala varmış ama bizim millet böyle muameleyi sevmez. Seneye Mikonos’a pek aklı başında bir Türk vatandaşın gideceğini zannetmiyorum. Gitse gitse bir grup paralı hanzonun arasında bulunup, para saçmayı marifet zannedenler gider. PAROS Bunun yerine Yunan adalarındaki araştırma görevime en güzel adalardan biri olan Paros’la başlamayı tercih ettim. Atina üzerinden gittiğimiz Paros, oldukça kalabalıktı. Hem turistler hem Yunanlar adayı işgal etmişti. Rahatsız edici olmayan, hoş bir kalabalık. Hiçbir görgüsüzlüğe sahne olmayan plajlar, çok makul fiyatlı iyi lokantalar, meyhaneler, tavernalar. En şık lokantalar bile kabul edilebilir fiyatlara iyi mönüler sunuyordu. Bunun karşılığını da kaliteli bir kalabalıkla alıyordu ada. Epey de vatandaşımızla karşılaştık.
Ancak çoğunluk bizim gibi uçakla gelmişti. Teknesi ile gelen Türk pek yoktu. Bunun sebebi büyük ihtimalle temmuz başından beri Ege’nin bu bölümünü rahat bırakmayan sert havaydı. ANTİ’Sİ Bir gün de Paros’tan 7 dakikalık bir feribot yolculuğu ile ulaşılabilen Antiparos’a, Paros’un karşısına geçtik. Sting gibi sanatçıların ve Yunan zenginlerin evlerinin bulunduğu Antiparos’taki plajlar da çok güzel ama yeni açılmış The Rooster otele bayıldım. Bizim Bodrum’daki Aman Ruya havasında. Tabii mimarı Turgut Cansever olmadığı için Bodrum Aman kadar güzel değil ama yine de çok hoş bir otel olmuş. EN GÜZEL PLAJLI ADA Paros’tan sonra tekne ile Koufonisia’ya geçtik. Muhtemelen tüm Yunan adalarının en güzel plajlarının olduğu minicik bir ada. En güzel plaj ise Pori. Hayal kırıklığı ise buradaki Wave adlı minik lokantanın pandemi ve personel eksikliği nedeniyle menüsündeki seçenekleri azaltmış ve değiştirmiş olmasıydı. Akşam üzerini ve hatta geceyi ise limanın hemen yakınındaki Sorokos Bar’da kafayı çekerek geçirdik. Koufonisia’da bir tek Türk vatandaşı daha görmediğimizi söylemeliyim. Bir ihtimal “Yunan adalarına gitmeyin” diyen bilmişlerimizi dinlemişler. Büyük ihtimal ise fırtınada denize açılmayacak kadar akıllı davranmışlar. Bu arada bu güzel adanın, karşılaştığım tek polisine de insanlığından dolayı ayrıca teşekkür ediyorum.
Sonraki durağımız ise Astipalya adasıydı. İlginçtir. Astipalya’da da vatandaşlarımıza rastlamadık. Hafiften Santorini havasını yakalamaya çalıştığı her halinden belli Akti Restoran'da güzel bir yemek yedik. PİŞMAN OLMAK Ardından memleketten önce son durağımız olan Simi’ye doğru 80 millik yolculuğumuza başladık. Yıllar önce Maltalı bir kaptan “Fırtınalı bir havada yelkenli kaptanı limandan çıktığına pişman olur, motor yat kaptanı ise anasından doğduğuna pişman olur” demişti. Böyle bir pişmanlığa neden olabilecek bir rüzgar altında Simi’ye doğru ilerledik. Beni en çok şaşırtan bu ada oldu. Normal şartlarda küçük limanında yer bulunamayan ve bir tarafı Türklere ait yatlarla diğer tarafı ise Türk bandıralı guletlerle dolu olan doğal marinası neredeyse bomboştu. Az sayıda teknenin büyük bölümü yine Türk bayraklıydı ama alıştığımızın yarısı kadar bile değildi. Akşamları Türklerle dolup taşan lokantalarında masaların çoğu boştu. Datça yarımadasındaki bir otelde de lokantası olan Manos ile biraz sohbet ettik. Türkiye’deki lokantasında işlerin çok çok iyi olduğunu ama Simi’de eskisi kadar yoğunluk olmadığını anlattı. Türk ekonomisini yakından izliyordu. Durumu kurlardaki artışa bağladı. Simi’de bir gece konakladıktan sonra Türkiye’ye giriş yapmak için Simi’nin burnunun dibindeki Bozburun’a yöneldik.
BOZBURUN’DA GİGA YATLAR Bozburun nispeten daha kalabalıktı. Ama yine de burada da geçmiş yılların yoğunluğu görülmüyordu. Ama Bozburun için alışmadık derecede fazla mega, hatta gigayat vardı. 108 metrelik Benetti yapımı sıradışı yat Luna neredeyse Bozburun koyunun girişini kapatmıştı. Sağında solunda 40, 50, 70 metrelik yatlar bile sürat teknesi gibi duruyordu. Sahilde sohbet ettiğimiz bir charter tekne kaptanı, “Abi 8 tonluk depo 200 bin TL’ye doluyor. Hal böyle olunca da millet tekneye geliyor ama bir yere gitmiyor. Bağlayan bağladığı yerde kalıyor. Bu sene yine iyi. Seneye şu koyları peşkeş çektikleri şirketler de para kesmeye başlasın bak bakalım bir tane tekne görebilecek misin buralarda. Millet açıkta alargada duracak” dedi. Sonuç olarak izlenimim şudur. Yunan adalarına Türklerin rağbeti azalmış. Belki denizdeki havadan, belki ekonomideki havadan. Muğla’daki koyların ve kıyıların iktidar destekli bir grup tarafından kontrol edilmesi ve iktidar partisinden bir milletvekiline ait bir şirkete kiralanması da Türkiye’deki yat turizmini ve yatçılığı bayağı olumsuz etkileyecek gibi. Ama yine de marinalarda Türklere ait yat sayısında özellikle de büyük yatların sayısında ciddi bir artış var. Ama bunlar pek denize açılmayan ve bir yere bağlayıp durmayı tercih eden yeni model tekne sahiplerinin.

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Bize Biraz Müsaade
Köşe Yazıları
Bize Biraz Müsaade

Fatih Altaylı

Ekim 6, 2025

Silivri Günlüğü - 73
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 73

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

Silivri Günlüğü - 72
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 72

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
"1000 tane şarkı sözü yazdım" görseli
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Zeynep Talu"1000 tane şarkı sözü yazdım"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor. 00:00 Giriş 00:17 Bir günü nasıl geçiyor? 01:11 Pandemi zamanı verimli geçti mi? 03:16 İnsanların yüzlerinde ne görüyor? 10:02 Bir şarkının ilk kıvılcımı nasıl ortaya çıkıyor? 14:15 İlham aldığı şeyler var mı? 15:28 İşinin sevdiği ve sevmediği yönleri neler? 17:46 Yazması çok zor olan bir şarkısı oldu mu? 26:15 Üretimi, çok fazla olaya maruz kalmak etkiliyor mu? 30:18 Müzisyenlerin yaşadığı en büyük sıkıntı nedir? 32:47 Bugünün Türkiye’si bir şarkı sözü olsa nasıl başlardı? 36:34 Kendisini nerelerden takip edebiliriz? 43:30 Kapanış
Ekim 26, 2025
Heisenberg'in bilime katkıları neler? görseli
FatihAltaylı
YouTube
Prof. Dr. Emre Onur Kahya ile Bilim EkstraHeisenberg'in bilime katkıları neler?Merhaba! Artık "Bilim Ekstra" programımızda çok özel bir konuğumuz var: Prof. Dr. Emre Onur Kahya! Prof. Dr. Kahya, bizimle fizik ve yapay zeka alanlarındaki bilgisini paylaşacak. Fizik dünyasının gizemlerine inerken aynı zamanda yapay zeka ile ilgili son gelişmeleri keşfedeceğiz. Hem temel kavramlar hem de son teknolojiler hakkında bilgi sahibi olacak ve geleceğin bilimine bir adım daha yaklaşacağız. Bu özel programda, Einstein'dan Newton'a, Schrödinger'den Feynman'a kadar fizik tarihindeki önemli isimlere göz atacağız. Ayrıca, kuantum mekaniği, görelilik, yapay zeka ve uzay-zaman gibi heyecan verici konuları da keşfedeceğiz. Prof. Dr. Emre Onur Kahya ile fizik hakkında merak ettiğiniz her şeyi öğrenmek için bu videoyu kaçırmayın! Bilimi ve evrenin sırlarını keşfetmeye hazır mısınız? 00:00 Giriş 06:57 Bohr-Kramers-Slater(BKS) teorisi 07:46 Einstein'ın BKS teorisine eleştirileri 13:33 Schrödinger'in dalga mekaniği 18:11 Solvey Konferansı 22:50 Schrödinger ve Goudsmit 43:15 Kapanış
Ekim 23, 2025
Yapay zekanın hızlı gelişimi görseli
FatihAltaylı
YouTube
Prof. Dr. Ethem Alpaydın & Prof. Dr. Emrah Safa GürkanYapay zekanın hızlı gelişimiSiemens “Geleceği Merak Edenlere” mottosuyla programımızdaki sponsorluğuna devam ediyor. Teke Tek Bilim programımızın tarih, bilim felsefesi, inovasyon ve keşiflerle dolu yolculuğunda, Siemens mühendisliğinin gücünü ve Siemens teknolojisinin getirdiği olanakları kullanarak dünyamızı daha iyi bir yer haline getirme çabasını hep birlikte deneyimliyor olacağız. Siemens’in yeni kahve makinesi EQ900 Plus, farklı kahve çekirdeklerini birbirine karıştırmamak için özel olarak hazırlanan çift çekirdek haznesi ve 32 farklı çeşit dünya kahvesiyle Teke Tek Bilim programımıza keyif ve lezzet kattı. #işbirliği 00:00 Giriş 01:04 Yapay zekanın hızlı gelişimi 09:28 Yapay zeka hayatımızdaki sosyal ve ekonomik şartları değiştirebilir mi? 13:35 Yapay zekanın hiç yapamayacağı şeyler olacak mı? 19:17 Yapay zeka çok mu hızlı gelişti? 20:34 Yapay zeka bu kadar hızlı gelişmeye devam eder mi? 23:42 Yapay zekada sezgi var mı? 26:15 Yapay zeka sonsuza kadar kendini evrimleştirebilir mi? 29:17 Türkiye olarak yapay zekada ne durumdayız? 35:40 Üniversitelere ayrılan fonlar üniversiteye uzun vadede zarar verir mi? 45:30 Bilimde ve yapay zeka konusunda Türkiye’den umutlu mu? 57:33 Kapanış
Ekim 19, 2025