
Fatih Altaylı
Yazı İçeriği
Irkçı vekil bilsin ki mesele renk değil sayı
Bakan uçaktan indirildi mi!
Bir seyahat
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Irkçı vekil bilsin ki mesele renk değil sayı
Fatih Altaylı
Mayıs 20, 2024
Yazı İçeriği
Irkçı vekil bilsin ki mesele renk değil sayı
Bakan uçaktan indirildi mi!
Bir seyahat
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Bakan uçaktan indirildi mi!
AKP Milletvekili Adem Yıldırım çıkıp konuşmuş.
Tarım konusunda halkı epey bir yanılttıktan sonra bir de göçmen meselesinde saçmalama hakkını kullanmış.
Yıldırım “Diyanet’i eleştirenle, Suriyeli göçmenlere karşı çıkan aynı zihniyet” diye abes bir cümle kurduktan sonra eklemiş.
“Ukrayna’da savaştan kaçıp gelene bir şey demiyorsunuz çünkü mavi gözlü sarı saçlı ama kara gözlü kara kaşlı gelince kıyameti koparıyorsunuz” demiş. Yani Suriyeliye, Afgan’a karşı çıkıyorsunuz demeye getirmiş.
Bunu da dine bağlamış.
Adamın yaptığı açık bir ırkçılık. İnsanları renklerine göre sınıflandırıyor.
Dinlerine göre ayırıyor.
Böyle bir ırkçı kafaya meselenin renk değil, din ya da ırk değil sayı olduğunu anlatamazsınız.
Anlamaz.
Oldukça kalın olduğu belli olan kafatasından içeriye girmez.
Doğru, Ukrayna’daki savaştan kaçıp gelenler de var.
Çoğu kadın.
Hepsi toplam 140 bin kişi.
Çoğu savaş bitse de ülkemize dönsek diye bekliyor.
Suriye’den gelenler ise resmî verilere göre 4 milyon, gayrı resmî olarak 7 milyon.
Üstelik de artık ülkelerinde savaş olmadığı halde gitmeye niyetleri yok. Dahası bazı bölgelerde demografik yapıyı değiştirecek kadar çoklar ve 30 yıl içinde genç nüfusta çoğunluğu ele geçirecekler. Dahası bazı sınır kentlerimizde ileriye dönük önemli bir sorunun habercisiler.
Afganlar ise başka bir mesele.
Hemen hemen hepsi erkek, hepsi askerlik çağında, çoğu kendi ülkesinde CIA adına savaşmış paralı askerler ve sayıları yaklaşık 1 milyon kişi.
Geldikleri ortam itibarıyla kural kanun tanımayan, bir bölümü açıkça suça meyilli 1 milyon kişi.
Mesele ırk veya renk değil Adem Bey.
Mesele sayı.
Suriye’den 100 bin göçmen geldiğinde kimse ağzını açıp da “Niye geliyorlar” demedi.
200 bin oldu yine kimse bir şey demedi.
300 binde de demedi.
Ama sayı milyonları bulup, gitmeyecekleri de anlaşılınca o zaman başladı.
Meselenin dinle, imanla, renkle, renksizlikle alakası yok.
Her şeyi din kılıfına sokup meşrulaştıramazsınız.
Yıllarca Gülen Cemaati’nin yarattığı tehlikeye dikkat çektik.
O zaman da “Dindarlara karşılar” diyerek bizim gibileri hedef gösterdiniz.
Sonra gördünüz dindarların ne yaptığını.
Hâlâ akıllanmıyorsunuz. Ve asla akıllanmayacaksınız.
Emperyalistlerin dini nasıl kullandığını anlamaktan acizsiniz çünkü.
Ya da belki de kullanılanlardansınız.
Onu bilemem.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile ilgili benim bu köşede ve Youtube yayınlarımda dile getirdiğim iddialar, daha doğrusu gerçekler TBMM çatısı altında bir soru önergesine konu oldu.
CHP Sivas milletvekili Ulaş Karasu’nun içinde niyeyse gizli para kasaları olan ofisler, bu ofislere harcanan milyonlar, masraflı yurt dışı gezilerle ilgili soruları tabii ki yanıtsız kalacak.
“Ben o gezilere kendi paramla gittim” diyen ve milyonlar harcayan bürokratın doğruları söylemediğini herkes biliyor ama kimse sesini çıkarmıyor.
“Çık o zaman yalanla” diyenlere “Ben onları muhatap almam” diyormuş, geliyor haberleri.
Zaten bakanlıkta da gizli bir eski yeni kavgası sürüyor.
Bakan Uraloğlu’nun bunları görevden almaması ya da alamaması ise şüphe çekiyor.
Eski Bakan Adil Karaismailoğlu, mevcut Bakan’ın ekibinin yolsuzluklarını herkesten daha yakın takip ediyor ve raporluyor.
Bunun sonucu olsa gerek, 10 gün önce çok ilginç bir olay yaşandığı anlatılıyor Ankara’da.
Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı Uraloğlu, Danıştay açılış töreni sonrası Ankara’dan İstanbul’a gelecek olan Cumhurbaşkanlığı uçağına binmiş.
Ancak görevliler “Siz uçak yolcuları arasında görünmüyorsunuz. Binemezsiniz” diyerek Bakanı uçaktan indirmişler.
Tahmin edersiniz ki, koca Boeing 747’de yer olmaması mümkün değil.
Bu doğru ise eğer çok şey anlatıyor.
Şaibeli isimlere kalkan olmasının Bakan’ı yıprattığı ve kabine değişikliğinde, Uraloğlu’nun ilk sırada yer alması kuvvetle muhtemel görünüyor.
Bakanlığı sırasında akçeli işlerle anılmayan ve kişisel namusu konusunda kimsede bir şüphe uyandırmayan Karaismailoğlu geri gelebilir deniyor.
Bakanlıkta bu çekişme ilgi ile izleniyor.
Hatta bir de isim takmışlar bu gerilime.
“Game of Lazus” diyorlar gülerek.
Bir seyahat
Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’a Avrupa Oyunları’nı getirecek anlaşmaya imza atmak için gittiği Roma’ya yanında kalabalık bir grup gazeteci ile gitmesi ve masraflarının Belediyece karşılanması son günlerin konuşulan mevzuu.
Yıllardır bu tip gezileri AKP’liler yapardı.
Sorun olmazdı.
CHP’li belediye yapınca sorun oldu.
Peki olmalı mı!
Tabii ki olmalı.
Önce bir düzeltme yaparak başlayayım.
Ekrem İmamoğlu’nun tüm gezilerinin baş konuğu Ertuğrul Özkök, gezi ile ilgili yazısında “Fatih Altaylı da davetliydi ama yurt dışı çıkış yasağı olduğu için gelemedi” dedi.
Şaşırdım.
Çünkü geçen hafta Ayten Gökçer’in cenazesinde karşılaştığımızda bana “Roma’ya geliyor musun?” diye sormuştu ve ben de “Roma’da ne var?” yanıtını vermiştim.
“İmamoğlu’nun gezisi var” deyince davetli olmadığımı olsam da katılmayacağımı açıkça söylemiştim.
Hatta sekreterim Gülay’a da sordum.
Bana böyle bir davet söz konusu değildi.
Bu konudaki fikrimi söyleyeyim.
Gazeteciler böyle davetlere giderler.
Ancak bir şartla.
Otel paralarını kendi ceplerinden öderler.
Hatta eğer uçak kiralık bir uçaksa, uçak parasına da katkıda bulunurlar.
Bulunmaları gerekir.
“Bu seyahat bizim gücümüzü aşar” bahane değildir.
Gücünü aşıyorsa gitmezsin.
Gücünü aşan şeylerin beleşe gelmesine alışırsan nerede duracağın belli olmaz.
Sonuçta dünyanın en önemli olayına şahitlik etmeye gitmiyorsun.
Yarı turistik Roma gezisine gidiyorsun.
Diyebilirsiniz ki “Ama AKP’li belediyeler ve bakanlıklar da yapıyor”.
Evet, yaptıkları doğru ama yapılan doğru değil.
Eğer AKP’nin yanlışlarını yapmaya devam edecek, muhalefetin AKP’den ne farkı var demezler mi adama!
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Spor gerginlik ve kavga değil dostluk ve eğlence kaynağı olduğu zaman.
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar
Zeki Demirkubuz yorumluyor
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"
Eylül 15, 2025
Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı
"Gülmek bir savunma mekanizması"
Eylül 14, 2025