
Fatih Altaylı
Yazı İçeriği
Tehdit ve felaketin kaynağı
Tek bildiğiniz vergi midir!
Hadi Acem palavrası desenize!
Saray’dan umudu kesenler
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Tehdit ve felaketin kaynağı
Fatih Altaylı
Mayıs 24, 2024
Yazı İçeriği
Tehdit ve felaketin kaynağı
Tek bildiğiniz vergi midir!
Hadi Acem palavrası desenize!
Saray’dan umudu kesenler
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Tek bildiğiniz vergi midir!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin nüfus artışındaki yavaşlamadan şikayet ederek bunun “Varoluşsal bir tehdit, bir felaket’ olduğunu söyledi.
Türkiye’nin nüfus artış hızı binde 7’den binde 1,1’e düşmüş vaziyette.
2022 yılı ile 2023 yılı arasındaki fark 92 bin kişi.
Bir yılda nüfus 92 bin kişi artmış.
Bu, Cumhuriyet tarihinin en düşük artış hızı.
O da AKP’ye nasip oldu.
Zaten vatandaşlar Erdoğan’ı üç konuda asla dinlemiyor.
Sigarayı bırakın diyor, sigara içme oranı ve miktarı artıyor.
Dolar almayın diyor, tasarruflardaki dolarizasyon artıyor.
Ve 3 hatta 4 çocuk yapın diyor, millet 1 çocuk yapmaktan bile vazgeçiyor.
İyi de niye!
Çok basit.
Çocuk demek geleceği öngörmek ve öngördüğü geleceğin güven vermesi demek.
AKP Türkiye’sinde kimse önünü göremiyor, kimse geleceğe güvenemiyor.
Ekonominin hali ortada.
Gençler iş bulamıyor. İşi olmayan nasıl evlensin.
Hadi zor bela, AKP’li bir tanıdık sayesinde bir işe kapağı attın. Evlenmeye karar verdin. Üç kuruşluk maaşla nasıl mobilya alacaksın, nasıl ev düzeceksin. Banka kredi vermiyor, Diyanet İşleri Başkanlığın sana değil, Suriye’deki bekarlara çeyiz ve evlenme yardımı yapıyor.
Hadi eşten dosttan borç harç, taksitle bir ev düzdün.
Oturacak evi nereden bulacaksın. Satın almak hayal bile edilemiyor, kiralar malum. Üstelik seneye daha da artacağı kesin.
Hadi gözü kararttın, evi de tuttun ve evlendin.
Çocuğu nasıl yapacaksın!
Yok o anlamda demedim. Onu herkes biliyor. Yapınca ne yapacaksın.
Karı koca çalışarak anca geçiniyorsun.
Çocuk olsa kadın veya koca işi bırakacak, kirayı kim ödeyecek, çocuk mu!
Hadi kimse işi bırakmadı, bir bakıcı tutarız dedin.
Bakıcı dediğinin maaşı, muhtemelen çalışan kadının ya da adamın maaşından fazla. Nasıl ödeyeceksin.
Onu da halettin diyelim, sonra yuvaya vermen gerekecek.
En ucuzunun aylığı 10 bin TL’den başlıyor. 70 bin TL’ye kadar çıkıyor, kim nasıl verecek!
Geldi okul çağına.
AKP’nin milli eğitimine güvenen yok, haklılar da. Özel okula vereceksin çocuğu.
Yıllığı 500’den başlıyor, iyisi bugün 1 milyon en az. Seneye 2 olmayacağının garantisi yok! Servisi, yemeği, kitabı, harçlığı 1,5 milyon!
Kim verecek!
Herkes AKP’li müteahhit ya da THY bürokratı değil ki, ayda 150 bin TL sadece çocuğun okuluna ayırsın.
Sonra üniversite gelecek. O daha da beter.
Çıktığında iş bile bulmanı sağlamayacak üniversiteye girecek, beş para etmez özeline çuvalla da para vereceksin, Naci İnci gibilerle paçavraya çevrilmiş devlet üniversitesinden medet umacaksın.
Hadi onu da bitirdin.
İş nerede!
Hooop, dön başa.
Sonra birisi çıksın eleştirsin “Nüfus artmıyor, dört çocuk yapın” diye buyursun.
Kim yapar Allah aşkına 4 çocuk.
Bir yapsın bakabilsin, vatana millete yararlı yetiştirebilsin, öp başına koy.
Peki bu Cumhurbaşkanı’nın dediği gibi bir tehdit, bir felaket mi?
Evet, bir tehdit, bir büyük felaket.
Tehdidin de, felaketin de nereden geldiği belli.
Bir de onu bilseler!
Otoyol müteahhitlerine, hastane işletmecilerine, KOİ projelerini yapan 6’lı çetelere para yetiştirebilmek için nereye saldırıp nereden para bulacağını şaşıran iktidarımız şimdi de konut satışlarındaki vergi muafiyetini kaldırmaya hazırlanıyor.
Meseleyi biliyorsunuzdur.
Satın alındıktan sonra en az beş yıl elde tutulan gayrimenkullerin satışından elde edilen fark vergi istisnası kapsamındaydı.
Şimdi bu istisnayı kaldırıp, süre sınırlaması olmaksızın elde edilen geliri yüzde 40’a varan oranda vergilendirmeye hazırlanıyorlar.
Yani diyelim ki, 30 sene önce bir ev aldınız.
Evi diyelim ki o zaman 200 bin TL’ye satın aldınız.
Şimdi ihtiyacınız oldu satmak istiyorsunuz. Ya da yaşadığınız şehri terk edip daha küçük bir yere taşınacaksınız, satıştan elde ettiğiniz para ile başka bir yerde ev alacaksınız.
30 sene önce 300 bin TL’ye aldığınız evin şimdiki ederi enflasyon nedeniyle 3 milyon lira.
Eve satıyorsunuz ve bunun 2 milyon 700 bin lirasının yüzde 40’ını, yani 1 milyon 100 bin TL’sini vergi olarak ödüyorsunuz.
Hal böyle olunca kimse ne ev alır ne ev satar.
Piyasa durur.
Yeni ev satışları da durur çünkü gayrimenkul enflasyona karşı koruma özelliğini kaybeder.
Bunun sonucu olarak konut piyasası durur, emlak üretimi sona erer.
AKP döneminde zaten düşen ev sahibi olma oranı iyiden iyeye azalır.
Bu sefer konut arzı azaldığı için kiralık ev talebi yükselir.
Kiralık ev talebi yükseldiği için de bu kez kiralar artmaya başlar. Hem de aklınızın almayacağı bir hızla.
Kira gelirlerine uyguladığınız vergideki artış da, emlak vergisindeki artışlar da aynı sonucu verir.
Hem inşaat sektörünü çökertir hem kiraları uçurur.
Yani anlayacağınız vergi salarak ülkenin ekonomik sorunlarını çözemezsiniz.
Sadece gidişinizi hızlandırırsınız.
Hadi Acem palavrası desenize!
Ne oldu koçlarım.
Bana çemkiriyordunuz.
İran kalktı ve resmen açıkladı.
“Düşen helikopteri Türk İHA’sı bulmadı” dedi.
Hani siz bulmuştunuz.
Kasım kasım kasılıyordunuz.
Bana sallıyordunuz.
Ne oldu şimdi!
Söyleyin abilerinize, kalkıp basın toplantısı yapsınlar.
“Acem palavrasına inanmayın. Bir bulduk. İşte kanıtı, işte belgesi” desinler.
Hadi!
Bekliyoruz.
Saray’dan umudu kesenler
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, iktidarın resmî sözcüsü ATV’nin sabah kuşağı programı Müge Anlı’yı eleştirmeye, başında olduğu kurum iktidarın haber kanallarından CNN Türk’ün yayınları ile ilgili inceleme yapmaya başladı.
Herkes şaşkın.
Hatta “Biz tarafsız bir kurumuz” açıklamaları da yapmaya başladı.
Herkes şaşkınlıkla izliyor.
Ben ise tebessümle.
Ebubekir Şahin, uzunca bir zamandır RTÜK Başkanlığından ayrılıp, bir üst göreve geçmek istiyordu.
Hedefindeki yer ise “Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı” idi.
Fahrettin Altun’u gözünü kestirmişti.
Altun gidecek, Şahin gelecekti.
Hatta bir ara bu göreve çok yaklaştığı söylendi.
Çevresine “Yakın gidiyor ve ben geliyorum” demeye başlamıştı bile.
Ancak son anda olmayınca “Fahrettin gidip beyefendiye yalvarmış. Sağlık sorunlarından söz etmiş. Beyefendi de kıyamamış. Ama yakında gidecek” diyordu.
Bu son çıkışlarına ATV’yi eleştirmesine, CNN Türk’e inceleme başlatmasına bakılırsa bu görevden umudunu kesmiş olmalı.
Kendine yeni bir kariyer planı oluşturmuş, AKP içindeki cepheleşmede safını tutmuş gibi görünüyor.
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Sorunun kaynağının ayna olduğunu zannetmediğimiz zaman.
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar




