İstanbul 23°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • Karadeniz gazında hayal kırıklığı

  • 5199 sayılı yasayı ne yapacaksınız?

  • NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

detail banner reklam

Karadeniz gazında hayal kırıklığı

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Mayıs 31, 2024

Yazı İçeriği

  • Karadeniz gazında hayal kırıklığı

  • 5199 sayılı yasayı ne yapacaksınız?

  • NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

5199 sayılı yasayı ne yapacaksınız?

Anlık haberlerle, özellikle de seçim arifelerinde gelen haberlerle heyecanlanan ama sonra haberi de, heyecanını da unutan bir milletiz.

Son seçimler öncesinde de Karadeniz’de müthiş doğalgaz yatakları bulmuş ve ülkenin makus talihini değiştirecek bir adım atmıştık.

Hatta bazı salaklar kombileri yakın, camları açın diye isterik çığlıklar atıyorlardı.

Göğü ısıtacak kadar doğalgazımız vardı.

Her görgüsüz gibi yoğurdu bol bulup bir taraflarına süreceklerdi.

Aradan bir yıldan biraz fazla zaman geçti ve ben de Türkiye’yi zengin edecek bu doğalgaz yatağında durum ne diye şöyle bir araştırdım.

Ulaştığım güvenilir kaynaklar, dağın doğurduğunu ama fare doğurduğunu gösteriyordu.

Enerji sektöründe veri üretimi ve veri analizi konusunda dünyanın en önemli ve saygın kuruluşu olan ve “Woodmac” olarak anılan Wood Mackenzie’nin verilerine göre, Türkiye’nin ilk derin deniz gaz üretim sahasında gaz çıkartılıyordu ama çıkarılan gaz beklentilerin çok ama çok gerisinde idi.

Aşağıda verdiğim tablo “beklenen üretim kapasitesi” ile “gerçekleşen üretim” arasındaki farkı gösteriyor.

Tablodaki vahamet üretimin düşük olması değil, üretimin giderek yükselmemesi.

Yani azdan başlayıp yukarı giden bir üretim yok. Tam aksine düşen bir üretim var.

TPAO’nun buradaki üretimde başarılı olmaktan çok uzak olduğu iddia ediliyor.

Rezerv, öngörü ve gerçekleşen üretim arasındaki farkın nedenini, dünyanın en büyük hidrokarbon üreticilerinden birinin üst düzey yöneticilerinden birine sordum.

“Görüldüğü kadarı ile konseptte ve üretim planlamasında hata yapılmış. Kuyular karaya direkt sualtından bağlanmış. Yeterli basınç olmadığı için de üretim düşük gelmiş. Bunu arttırmak mümkün. Ancak yapılması gereken pahalı bir yatırım var. Şimdi kuyunun olduğu yerde ya sualtında ya da yukarıda platform kurarak kompresör sistemi kurarak basınç sağlamaları ve gaz miktarını bu yolla arttırmaları gerekecek. Bu da ciddi bir maliyet unsuru. Hem ilk yatırım hem de işletme olarak. Sonuçta dağ fare doğuruyor diyebilirim. Ne yazık ki Türkiye’nin kaderini değiştirecek bir olay gibi görünmüyor ve şu ana kadar hedeflerin çok ama çok gerisinde” bilgisini aldım.

Bunun üzerine biraz daha araştırdım.

TPAO çoktan bununla ilgili yatırımı başlatmış ve siparişi vermiş bile.

Subsea 7 bu ayın ilk günlerinde Türkiye’ye ilk su üstü yüzer platformunu satmış bile.

Bu platformun fiyatı 350 ila 500 milyon dolar arasında.

Subsea 7 Sakarya gaz sahasında başından beri var ve üretimin hedeflenenin bu denli geri kalmasında onun da payı var ama bu işten kârlı çıkan da yine Subsea 7 çünkü yarım milyar dolarlık yeni işi alan da yine aynı İngiliz firması.

Yani anlayacağınız kombileri yakıp, pencereleri açmak başka bir kışa kaldı.

O kış hangi kış bilmiyorum.

Ama pek yakın bir kış değil.

Geçtiğimiz günlerde Murat Bardakçı sokak köpekleri ile ilgili ilginç bir öneri getirdi.

Kısırlaştırmanın maliyetinin yüksek ve kısırlaştırma sayılarının beklentiyi karşılamaktan uzak kalacağının aşikar olması nedeniyle Bardakçı köpeklerde doğum kontrolünü sağlayacak cihaz önerdi.

Köpek spirali.

Dişi köpeklere çok kolay bir operasyonla takılabilecek bu spiraller doğumları engelleyerek köpek nüfusunu kontrol altına alacaktı.

Umarım Murat bu önerisini, Fatih Sultan Mehmet Sergisi’ni gezerken rehberlik ettiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da anlatmıştır.

Çünkü aksi takdirde Erdoğan’ın isteği doğrultusunda sokak köpekleri barınaklarda bir ay süre ile tutulacak ve sonrasında “ötenazi” ya da “uyutma” adı altında itlaf edilecek.

Yapılan katliama sanki köpekler “Çok acı çekiyorum, beni öldürün” dermiş gibi ötenazi adını takmak ise tam bir Batılı yaklaşım.

Bir başka dikkate değer öneri ise Mustafa Ezici’den.

Ezici, Türkiye’deki zincir marketlerin kasaplarındaki ve yemek fabrikalarının üretim tesislerindeki atık kemik ve artıkların barınaklardaki köpeklerin beslenmesi için ucuz bir alternatif olarak değerlendirilebileceğini söylüyor.

Çevre ve atık konusunda uzman bir isim olan Ezici “Günlük kesilen büyükbaş ve küçük baş hayvanların kemikleri günlük olarak taze mezbaha kasap ve büyük marketlerden Migros, Carrefoursa gibi marketlerin kasap bölümünden toplanıp kemikyağı fabrikalarında günlük işleniyor. İstanbul, Ankara, Bursa, Gerede, Çankırı, İzmir, Bilecik, Çorlu, Adapazarı, Tarsus, Adana, Amasya, Erzurum ve Manisa’da 35 adet Çevre ve Tarım Bakanlığından lisanslı fabrika var. Bu fabrikalarda kemikler 270 derecede ısıtılarak pişirilip parçalanıyor sonra preslerde sıkılıyor yağı ve unu ayrılıyor. Yağı yem ve sabun sanayinde, unu yem sanayinde kullanılıyor. 270 derecede pişen kemiklerde et, kemik, ilik var, parçalanınca fındık tanesinden küçük hale geliyor. Köpekler için çok besleyici ve kilosu 30 TL. Köpek mamalarının dörtte bir fiyatına. Belediyeler ve sponsor firmalar bu fabrikalardan 50 kiloluk plastik bidonlarda günlük alıp hayvan barınaklarına teslim edebilir. Üstelik Türkiye’de çıkan kemiklerin %50’si toplanabiliyor, %50’si çöpe atılıyor. Şu andaki 300 bin tonluk üretim iki katına çıkabilir ve bu hayvanlar ucuz maliyetle beslenebilir.” diyor.

Bu nevi çözüm düşünenler de var ancak Twitter üzerinde yaptığım ankette “Köpekler öldürülsün” diyenler yüzde 52 çoğunluğu oluşturdu.

İktidar partisi de çoğunluğa kulak verecek gibi.

Bir yandan Hayvanları korumak için 5199 sayılı yasayı çıkaran, sonra da hayvanları öldürmek için yasa çıkaran iktidar.  

Oysa kendi çıkardıkları yasanın 1. Maddesi “Bu Kanunun amacı; hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamaktır.” diyor.

Kendi çıkardığı Anayasa’ya uymayanın kendi çıkardığı yasaya uymasını beklemek ise ancak bizim gibi saflara mahsus olsa gerek.

NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Güç ve vicdan birlikte dolaştığı zaman.

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Silivri Günlüğü - 61
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 61

Fatih Altaylı

Eylül 16, 2025

Silivri Günlüğü - 60
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 60

Fatih Altaylı

Eylül 15, 2025

Silivri Günlüğü - 59
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 59

Fatih Altaylı

Eylül 15, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Türkiye" görseli
2 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Mehmet Demirkol yorumluyorFatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Türkiye"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Eylül 17, 2025
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hukuk Devleti" görseli
3 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Barış Terkoğlu yorumluyorFatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hukuk Devleti"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Eylül 16, 2025
4 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube

Zeki Demirkubuz yorumluyor

Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"

Eylül 15, 2025

5 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube

Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı

"Gülmek bir savunma mekanizması"

Eylül 14, 2025