İstanbul 8°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • Boyner, sessiz ve erişilebilir lüksle dönüyor

  • Türk demekten korkmayın Fahrettin Bey

  • Adaletsizlik neymiş anladınız mı!

  • Yine yeneriz

  • NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

detail banner reklam

Boyner, sessiz ve erişilebilir lüksle dönüyor

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Temmuz 6, 2024

Yazı İçeriği

  • Boyner, sessiz ve erişilebilir lüksle dönüyor

  • Türk demekten korkmayın Fahrettin Bey

  • Adaletsizlik neymiş anladınız mı!

  • Yine yeneriz

  • NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Türk demekten korkmayın Fahrettin Bey

Altınyıldız markası Boyner Ailesi tarafından 1950’li yıllarda kurulmuş, Türkiye’nin en iyi yünlü kumaş üreticilerinden biri olmuştu.

1960’ların sonunda ise Boynerler hazır giyim sektörüne girmeye karar verdiler ve Beymen markası ile ilk mağazalarını Şişli’de açtılar.

Ardından o zaman İstanbul’un en önemli alışveriş caddesi ve lüks markaların toplandığı yer olan İstiklal Caddesi’ndeki mağazalarını, o dönemde Türkiye’nin tartışmasız en lüks mağazası olan Vakko’nun karşısında hizmete soktular.

İki marka şahane bir rekabet içinde Türkiye’de “lüks giyim” alanına hakim oldular.

1990’lara gelindiğinde Beymen daha agresif bir büyüme politikası ile sadece kendi markasını satan bir üretici olmaktan giderek uzaklaşıp, lüks mağazacılığa adım attı ve Akmerkez’de benzerleri Avrupa’da ve Amerika’da görülen Harrods, Harvey Nichols, Lafayette, Bonmarché, Saks Fifth Avenue gibi lüks perakendeciliğe döndü.

Beymen markalı ürünler artık mağazalarda küçük bir alanı işgal ediyor, reyonlar dünyanın en önemli lüks markalarına ayrılıyordu.

Türkiye’nin dönüşümü ile beraber Beymen de dönüşmüş, bambaşka bir şey olmuş, yılların perakende devi Yeni Karamürsel mağazalarını da satın alarak içine katmıştı.

Mağaza sayısı artıyor, Türkiye’nin en iyi alışveriş merkezlerinde dev mağazalar açıyordu.

Pek çok yeniliğe de imza atıyor, müşteri bağlılığı ve memnuniyetini de çok ön planda tutuyordu.

Ve Boyner Grubu Beymen’in önce bir bölümünü, beş yıl önce de tamamını Katarlı bir yatırımcıya satarak lüks perakendecilik alanından çekildi.

Yoluna lüks olmayan perakende alanındaki mağazaları Boyner ile devam etti.

Ve birkaç hafta önce Beymen’in satışının 5. yılı doldu.

Bu önemliydi, çünkü Boyner Grubu ve yaratıcı patronu Cem Boyner Katarlılarla yaptıkları anlaşma gereği beş yıl boyunca yer alamayacaklardı.

Beş yıldan sonra her şey serbestti.

Ve beş yıl dolar dolmaz Boyner Grubu harekete geçti.

Yeniden lükse dönme kararını uygulamaya başladı.

Dedikodulara göre, Beymen’deki eski kilit personelini Beymen’den aldı ve ilk mağazaları için yer bakmaya başladı.

Hatta büyük bir uluslararası lüks perakende markasını Türkiye’ye getireceği konuşuluyordu.

Bu dedikoduları Cem Boyner’e sordum.

Evet, lükse geri dönüyorlardı ama yine bir yeniliğin peşinde idi sevgili Cem.

Yabancı bir perakende markasını getirmiyor, çok iyi bildiği bir işi yaparak kendine yeni bir marka yaratmak için yola çıkıyordu.

Beymen’i satmadan önce hayata geçirdiği Wepublic gibi yeni bir marka ortaya çıkaracaktı.

Lükste ise yeni dönemin modası olan “quiet luxury”nin yani sessiz ve gösterişsiz lüksün adresi olacaktı.

Cem Boyner buna bir de “affordable” eklemiş ve “sessiz ve erişilebilir lüks” kavramı ile karşımıza çıkacaktı.

İlk mağaza ise muhtemelen Tersane İstanbul’da açılacaktı.

Doğrusunu isterseniz Cem Boyner’in deli dolu yaratıcılığını özlemiştik.

Merakla bekleyeceğiz.

Merih Demiral’ın ülkücülerle özdeşleştirilen hareketi sonrası UEFA’dan bana göre çok ağır bir ceza gelirken, Türkiye’de “milliyetçiliği ayaklar altına almakla” övünenler birdenbire hızlı milliyetçi kesildiler.

Yıllardır Türk kelimesine alerji geliştirmiş Arabofiller, birdenbire Ergenekon’dan, Kurtlardan falan bahseder oldular.

Ben de “Çölde Kurt mu görmüş bunlar” diye ilgiyle izliyordum açıklamalarını.

Ancak milliyetçiliğe çark eden Arapseverlerin foyası ve cilası hızla döküldü.

Epeydir pek sesi sedası çıkmayan, son zamanlarda daha çok eşinin THY Yönetim Kurulu üyeliği ve eşinin katıldığı programları trolleri vasıtasıyla TT yapmasıyla gündeme gelen Fahrettin Altun “çakma milliyetçilerin” kaplaması ilk dökülen piyonu oldu.

Altun, Merih Demiral ile ilgili bir açıklama yaptı ve “Merih Demiral’a karşı yürütülen kampanya Batı’nın İslamofobi hastalığıdır” dedi.

Ve bu söylemle boyalar döküldü.

Zannedersin “kurt” bir İslam sembolü, sanırsın Ergenekon bunların pek sevdiği Arap ulusunun bir kurt tarafından yok olmaktan kurtarılmasını Orta Asya’daki dağların arasından çıkışını anlatıyor.

Yahu ne İslam’ı, ne Arabı.

Bu destan özbeöz Türk ve zaten Avrupalılar da bu hareketi “dinci” değil “ırkçı” buldukları için cezalandırıyor.

Avrupa’da tarihsel olarak var olan şey Türk karşıtlığı, “Mamma mia li Turchi” diye bir söz var, “Mamma mia li Musulmani” değil.

Bu çok açık.

Ama bunlar Türk’e, Türk kavramına o kadar uzak ki ve bu kavramı ağızlarını almaktan o kadar korkuyorlar ki, meseleyi hemen getirip İslam’a dayıyorlar.

İslamiyet’ten bile eski bir dönemi anlatan bir Türk-Moğol öyküsünden bile “İslamofobi” çıkartıyorlar.

Türk kelimesinden bu kadar korkmayın Fahrettin Altun.

Avrupalılarda İslamofobi var diyorsunuz da, galiba sizde de “Türkofobi” var.

Adını anmaktan bile imtina ettiğinize göre.

Adaletsizlik neymiş anladınız mı!

Merih Demiral’a verilen cezanın adil olmadığı çok net ortada.

Benzerleri para cezası ile geçiştirilirken, Jude Bellingham’a verilen ceza ertelenir ve “tekrarı halinde” şartına bağlanırken Merih’e iki maç verildi.

Son derece adaletsiz bir durum.

Türkiye’deki büyük çoğunluk da bu adaletsizliğe isyan ediyor.

En başta da iktidar.

Ben iyimser bir tavırla iktidarın buradan bir ders çıkarmasını umuyorum.

Belki bu sayede “Adaletsiz bir yönetimin aldığı adaletsiz kararların adaletsizliğe maruz kalanlar üzerinde nasıl bir etki yarattığını görmüş olurlar” diye umuyorum.

Biliyorum fazla iyimser bir düşünce.

İktidarda böyle bir empati yetisi olmadığını biliyorum.

Ama yine de adaletsizliğin yarattığı hissiyatla tanışmış olmaları bende bir umut yaratıyor.

Yine yeneriz

Merih Demiral cezalı ve bu akşam maça çıkamayacak.

Önemli mi önemli.

Önemsiz mi önemsiz.

Mustafa Denizli, çalıştırdığı takımlarla maça çıkarken hep “Bir takım sahaya 11 kişi çıkıyorsa eksik değildir” derdi.

Bu akşam da Türk Milli Takımı sahaya 11 kişi çıkacak.

Hollanda’dan daha iyi bir takım olan Avusturya karşısına takımın en önemli dişlisi Hakan Çalhanoğlu olmadan çıktık ve kazandık.

Turnuvanın en imkansız sonucunu aldık.

Çünkü sahada 11 kişi idik.

Bu akşam da 11 kişi olacağız.

Merih’in yerine de bir başkası, muhtemelen Samet olacak.

O da elinden geleni yapacak ve büyük olasılıkla turu geçeceğiz.

Ben sahaya çıkacak takıma ve Avusturya karşısında dahice bir oyun oynatan Montella’ya güveniyorum.

Ayrıca olmazsa da olmaz.

Almanya bile elendi.

Dünyanın sonu değil ya!

NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Olmayanı dert edeceğimize olanın değerini bildiğimiz zaman.

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Adalet
Köşe Yazıları
Adalet

Fatih Altaylı

Aralık 1, 2025

Bize Biraz Müsaade
Köşe Yazıları
Bize Biraz Müsaade

Fatih Altaylı

Ekim 6, 2025

Silivri Günlüğü - 73
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 73

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
"Şarkı yapmak mutlu adam işi değil" görseli
4 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Özer Atik"Şarkı yapmak mutlu adam işi değil"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim 00:00 Giriş 00:22 Bir günü nasıl geçiyor? 05:04 Müzik ile arası nasıl? 15:23 Şarkılarını nasıl yapıyor? 18:24 Yalçın Turan hayatına ne kattı? 20:08 Yaptığı programlarda etkilendikleri neydi? 23:37 Seyircide eskiden yeniye ruh hali değişiyor mu? 24:54 Yapay zekaya bakış açısı nedir? 30:36 Kapanış YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Aralık 14, 2025
"Yemek konusunda gerçekten pahalıyız" görseli
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Oğuz Yenihayat"Yemek konusunda gerçekten pahalıyız"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim 00:00 Giriş 00:20 Bir günü nasıl geçiyor? 01:00 Kendi işini nasıl tanımlıyor? 06:43 Başına tuhaf şeyler geliyor mu? 08:50 Bir yeri beğenme kriterleri nelerdir? 13:27 Türkiye'ye ait olan ve tüm dünyanın bilmesini istediği neler var? 16:50 Türkiye'yi gezerken onu en çok şaşırtan ne oldu? 19:30 Türk ve Yunan mutfakları arasındaki rekabet hakkında ne düşünüyor? 21:06 Yurt dışına giderken yanında Türkiye'den ne götürüyor? 23:06 Yılbaşında yiyebileceğimiz öneriler listesi 27:28 Yemek konusunda bir yerin iyi olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? 31:16 Gıdaların pahalılığı hakkında ne düşünüyor? 35:15 Türkiye'deki ve yurtdışındaki sokak lezzetleri arasında nasıl farklar var? 36:11 Sokak lezzetlerinde Türkiye'yi nasıl buluyor? 39:00 Türk mutfağı ve kültürünün sosyal medya üzerinden tanıtımları 42:00 Yemek sektöründeki güvensizlik ve denetimsizlik 42:36 İçerikleri hangi kanallardan takip edilebilir? 43:45 Türkiye'de asla unutamadığı lezzetler 46:00 Yurtdışından misafirleri gelse yemek için nerelere götürür? 50:20 Yapmayı düşündüğü başka ne tür projeler var? 52:03 Kapanış YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Aralık 7, 2025
Fatih Altaylı'nın savunması - Barolar Birliği Başkanı Avukat Erinç Sağkan görseli
FatihAltaylı
YouTube
Videolar yorumluyorFatih Altaylı'nın savunması - Barolar Birliği Başkanı Avukat Erinç SağkanTeke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Aralık 5, 2025