Paris: Olimpiyat mı, sıkıyönetim mi!
Fatih Altaylı
Temmuz 26, 2024
Yazı İçeriği
Paris: Olimpiyat mı, sıkıyönetim mi!
Paris: Olimpiyat mı, sıkıyönetim mi!
Olimpiyat Oyunları’nın açılışı için Paris’teyim.
Benim için olimpiyatların çekici yüzü, atletizm ve yüzmedir.
Elbette diğer dallardaki sporculara da büyük saygımız vardır ama temaşa zevki bu ikisindedir.
Bir zamanlar oldukça ilgi çekici olan boks artık pek kimsenin umurunda değil.
Güreş ise olimpik sporların dışına çıktı çıkacak.
Her yıl bir yenisi eklenip, bazıları çıkarılan yeni yetme spor dalları ise çok da ilgi alanımda değil.
Ve tabii olimpiyatların en çok izlenen etkinliklerinden ikisi de açılış ve kapanış seremonileridir.
Londra Olimpiyatları’nın görkemli açılış ve kapanışının altında kalmak istemeyen Fransızlar açılışı stadyumun dışına taşımışlar ve Seine Nehri ile Paris’in sembolik noktalarını açılış töreninin bir parçası haline getirmeye çalışacaklar.
Şahane bir Eiffel manzarasına sahip Trocadéro Meydanı’nda üst düzey misafirler ve devlet başkanları için özel bir seyir alanı oluşturulmuş.
Sporcuların geçidinin başlayacağı Seine Nehri’nin kıyılarında ve köprülerinde ise izleyici tribünleri yapılmış.
11 bine yakın sporcu ve yönetici önce süslü mavnalarla Seine’de geçit yapacaklar sonra bu 11 bin kişi kıyıya çıkacak ve açılış orada devam edecek.
Paris Olimpiyatları’nın bir diğer özelliği ise tarihteki en “cinsiyet eşitlikçi” olimpiyat oyunları olması. 1900 yılında kadın sporcu oranı yüzde 2,2, 1982 olimpiyatlarında yüzde 28,9, Paris’teki bu üçüncü olimpiyat oyunlarında ise ilk kez yüzde 50-50 oranı yakalanmış. Bu kez hemen hemen eşit sayıda kadın ve erkek sporcu var.
Açılıştaki gösterilerde Fransa’nın siyasi tarihine fazla yer verilmemiş, Fransız Devrimi pek konu edilmiyor.
Daha çok modern Fransa ve moda üzerinden bir tören planlanmış.
Ne olacağını bu akşam hep birlikte izleyeceğiz.
Geniş bir alana yayılan açılış törenini herkes daha çok ekranlardan izleyecek.
Siz evlerde, bir ise tribünlerin çevresine konumlanmış 200 dev ekranda.
Düzenleme komitesi törenin çok uç uca eklenmiş bir planlama olmasından ve küçük bir aksaklıkta her şeyin bir jenga kulesi gibi devrilmesinden korkuyor ama artık yapacak bir şey yok.
Zaten töreni dünyadaki benzer bütün açılışları organize eden bir firma planlamış.
Fransızlar yakın tarihin en ucuz olimpiyatını yapmayı da becermişler.
Pekin Olimpiyatları 39 milyar dolara mal olmuştu.
Londra’nın maliyeti yaklaşık 11 milyar dolardı.
Tokyo Olimpiyatları 13 milyar dolara mal oldu.
Paris ise bu işi yaklaşık 9,5 milyar dolara halletmiş. Ucuz etin yahnisi olur mu olmaz mı önümüzdeki günlerde birlikte izleyeceğiz.
Olimpiyat Paris’i ise benim hayatımda gördüğüm en tatsız Paris.
Paris Belediyesi Parisienne’lere “İşiniz yoksa şehri terk edin” önerisinde bulunmuş.
Parisliler de gitmiş.
Paris bomboş.
Allahtan bomboş yoksa tam bir keşmekeş olurdu.
Çünkü çoğu yol açılış törenlerine ulaşımı sağlamak için kapalı.
Kentin iki yakasını bağlayan köprülerin çoğu kapalı ve üzerlerine tribünler kurulmuş.
Paris’te sevdiğim, uğramayı planladığım tüm güzel lokantalar kepenklerini indirmişler, olimpiyat süresince açmayacaklar belli ki!
Güvenlik önlemleri had safhada.
Her yerde barikatlar, polisler ve askerler.
Bir şenlik havasından daha çok bir “coup d’état” ya da sıkıyönetim havası var.
Paris tatsız ve hiç de öyle bir olimpik hava yok anlayacağınız.
Ben de açılışın ardından madalya umudumuz olan yüzme ve jimnastik müsabakalarını izlemeyi planlıyorum.
Sonra bir de kapanışa gelirim inşallah.
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar





