İstanbul 23°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • Kimse kendi kazığını görmüyor

  • Sanatçı bir şefin şarap tarifesi

  • Yıldıray tayyare miydi!

  • ABD ile gizlenen tatbikat

  • Her şeye soruşturma açılmaz!

  • NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

detail banner reklam

Kimse kendi kazığını görmüyor

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Ağustos 25, 2024

Yazı İçeriği

  • Kimse kendi kazığını görmüyor

  • Sanatçı bir şefin şarap tarifesi

  • Yıldıray tayyare miydi!

  • ABD ile gizlenen tatbikat

  • Her şeye soruşturma açılmaz!

  • NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Sanatçı bir şefin şarap tarifesi

Bugün Pazar.

Biraz hafif sayılabilecek bir konu ile başlayalım yazılara.

Gerçi sonraki yazılardaki konular ne kadar ağır ya da ciddi onu da bilemedim ama yine de şarapla başlamak iyidir.

En azından sonraki mevzuları çekilir kılar.

Geçen haftanın son gününde, hep beraber şarap fiyatlarını tartıştık.

Suvla şaraplarının sahibi, bir restoranda kendi şarabını ısmarlamış, hesabı öderken şarabına 3300 TL fiyat yazıldığını görünce şaşırmış.

Sonra şirketinin pazarlama bölümünü aramış.

O restorana o şarabın 260 TL’ye verildiğini öğrenince “Alış fiyatının 11-12 katı fiyat mı koyulur” diyerek dertlenmiş.

Bu derdini gazeteci arkadaşım Vahap Munyar’la paylaşmış.

Vahap bunu yazınca konu herkesin gündemine girmiş.

Allah Suvla’nın sahibine başka dert vermesin diyerek, aslında neden tipik bir “Türkiye gerçeği” ile karşı karşıya olduğumuzu anlatayım.

Suvla şaraplarının, İstanbul’da Kanyon alışveriş merkezinde bir “bistro”su var.

Birkaç gün önce bizim ekipten arkadaşlar buraya yemeğe gitmişlerdi.

Şarap fiyatlarına hayret ederek geri geldiler.

Yasa gereği ücretli olarak yapmak zorunda oldukları degüstasyonu ucuz fiyatla yaparak şaraplarını tanıttıklarını düşünerek gittikleri Suvla Bistro’da şaraba kallavi bir para ödeyince şaşırmışlar.

Suvla’nin kendi restoranında da Suvla’nın üst segment beyaz şarabı, ki beyefendinin gittiği lokantada da firmasının en ucuz şarabını içtiğini zannetmiyorum, 3900 TL'ye satılıyormuş.

Onun bir altındaki fiyat ise 2 bin 275 TL imiş.

Kırmızılarda ise fiyat 4000 TL’ye kadar çıkıyor, Grand Reserve Merlot’da 3 bin 772, Syrah’da ise 3 bin 439 TL imiş.

Yani anlayacağınız Suvla, kendi bistrosunda bile şarabı diğer restoranlardan farklı bir fiyata satmıyor ama kazığı atan değil de yiyen olunca hemen Vahap Munyar’a dert yanmaya başlıyor.

Bu tam bir Türkiye öyküsüdür ve hiç şaşırtıcı değildir.

Peki bu iş dünyada nasıl?

Şarap fiyatı bazılarının iddia ettiği gibi alış fiyatı çarpı üç müdür?

Şarap söz konusu olunca böyle bir şey söz konusu olamıyor ne yazık ki!

Çünkü bir restoran 200 avroya aldığı bir şarap zaman içinde 1000, 2000 hatta 10 bir avroluk fiyatlara çıkınca bunu elbette üç çarpanla yani 600 avroya satmıyor, piyasa fiyatının üzerinde uygun bir kâr koyduktan sonra satıyor.

Ama 350 avroya aldığı bir Petrus 5 sene sonra 10 bin avro olunca, buna 1200 avro fiyat koymadığı gibi, 35 bin avro da demiyor.

Bu konuda benim en sevdiğim tarz ise, birkaç gün önce 91 yaşında kaybettiğimiz sevgili Michel Guérard’ın sistemi idi.

47 yıl boyunca üç Michelin’ini koruyan Michel, uzun yıllardır Biarritz yakınlarında Eugénie-les-Bains’deki lokantası Les Prés d’Eugénie’de misafirlerini ağırlıyordu. (Michel’in bölgede birkaç lokantası daha vardı ama asıl yeri burasıydı)

Ben de hemen her sene en az bir kere bazen daha fazla bu lokantaya uğruyordum.

Bazıları hemen atlamasın.

Ödediğim hesaplar, Nişantaşı’ndaki vasat lokantalardan daha fazla değildi.

Şarap konusunda ise eşsizdi.

Çok iyi şarapları dükkan fiyatının çok daha altında fiyatlarla şarap listesinde görür ve ısmarlardım.

Yıllar içinde kendisi ile çok iyi dost olduk.

Bir gün yemek sonrası masamıza oturup sohbete başladığımızda masadaki şaraba bakıp “Tam bu yemeğe uygun bir şarap açmışsınız” dedi.

Ben de kendisine o şarabı nasıl olup da bakkal fiyatının da altında sattığını sordum.

Şişeyi aldı baktı.

Yardımcısını çağırdı.

Bir şeyler söyledi.

Adam 10 dakika sonra elinde bir fatura ile geldi.

“Ben bu şarabı Pomerol’deki üreticisinden 800 franka almışım. Yani hemen hemen 160 dolar. Aradan geçmiş 12 sene. Bu arada avroya geçilmiş. O günkü kurdan maliyeti 130 avro olmuş. Öyle kaydetmişiz. Her yıl enflasyon kadar ya da tok maliyeti kadar fiyatı arttırmışız. 10 senede fiyatı hemen hemen iki katına çıkmış. Listeye koyarken de üzerine yüzde 20 eklemişiz. Aslında bu da fazla ama bazen misafir geri yollayınca zarar ediyoruz. Bu arada şarap piyasada çok değer kazanmış olabilir ama bu beni ilgilendirmiyor. Ben şarap tüccarı değilim. Ben yemek yapıyorum ve yaptığım yemeklerin iyi şaraplarla içilmesi hoşuma gidiyor. Şarabı çok pahalı yaparsam insanlar benim yemeklerimi yemeklerim kadar iyi olmayan şaraplarla içmek zorunda kalırlar ki, bu benim hoşlanacağım bir durum değil”

Yani demek istediğim şu ki, şarap fiyatlandırmasında üç katı, beş katı, on katı diye bir kural yok.

Zaman içinde değer kazanan ya da değer kaybeden ürünler için “katı” diye bir uygulama mümkün değil.

Sadece insaf, bakış açısı ya da makuliyet önemli.

Tabii Michel Guérard gibi “sanatçı” bakış açısı da mümkün.

Yıldıray tayyare miydi!

Aksaz Deniz Üssü’ndeki bir törende konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Piri Reis Denizaltısı'nın pek yakında donanmamıza katılacağı müjdesini verdi ve ekledi “138 yıllık hayalimiz olan kendi denizaltımızı inşa etme hedefimize MİLDEM projemiz ile ulaşmayı ümit ediyoruz.” dedi.

Mesajı okuyunca güldüm.

Yeni bir “AKP’den önce buzdolabı yoktu, çamaşır makinası yoktu, elektrik yoktu, yol yoktu, uçak yoktu” söylemi.

Komik.

Reisi Cumhurumuz belki duymamış olabilir ya da metin yazarlarının konudan haberi olmayabilir ama Türkiye uzunca bir süre önce kendi denizaltısını yaptı.

Hemen hemen yarım yüzyıl önce.

TCG Yıldıray isimli denizaltımızın ilk kaynağı bundan tam 48 yıl önce Gölcük Tersanesi’nde atılmış, denizaltı 1979 yılında tamamlanarak 20 Temmuz 1979 günü suya indirilmiş ve 20 Temmuz 1981 yılında da donanmamıza katılmıştır.

Yani Türkiye AKP’den önce de denizaltı yapıyordu.

Gençlerin haberi ve bilgisi olsun.

ABD ile gizlenen tatbikat

Hazır donanmadan bahsetmişken, herkesin uçak gemisi zannettiği amfibi gemimiz Anadolu, sessiz sedasız bir tatbikata katılmış.

Ve Doğu Akdeniz’e İsrail’e destek vermek ve gerekirse korumak için gelen ve yeni bir uçak gemisinin katılımı ile genişleyen ABD donanmasının 6. Filosu ile ortak bir tatbikat gerçekleştirmiş.

Amerikan Deniz Kuvvetleri’nin dikine iniş kalkış yapabilen “uçak helikopteri” diyebileceğimiz Osprey’ler bizim TCG Anadolu’ya iniş kalkış yapmışlar ve böylelikle bu gemimizin platformuna da ilk kez uçak inip kalkmış olmuş.

Her şeye soruşturma açılmaz!

Cemal Enginyurt’a soruşturma açılacakmış.

Gerekçesi Mehmet Şimşek’in istifa ettiğini iddia etmesi.

Bunu söyleyerek borsada manipülasyon yaptığı gerekçesi ile soruşturulacakmış.

Enginyurt ise bu açıklamayı borsa kapandıktan sonra yaptığını söylüyor ve iddiaları yalanlıyor.

Açıkçası Cemal Bey’in açıklamayı ne zaman yaptığını bilmiyorum, kayıt tutmadım ama bunu söyleyen ne ilk kişi ne de son kişi.

Bu konu günlerdir herkesin dilinde.

Mehmet Şimşek’in istifa ettiği değil ama istifadan Cevdet Yılmaz tarafından son anda döndürüldüğü iddiası 6 Ağustos günü ulaştı.

Hem de iddiayı dillendiren Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na çok yakın isimlerdi.

Mehmet Şimşek’in Saray içi entrikalarından bıktığını, hakkında tezvirat yapan Saray eşrafıyla uğraşmak istemediği ve bu yüzden de istifa kararı aldığını anlattılar.

Şimşek, “Ben işimi gücümü bıraktım memleket için geldim, bir de bunlarla uğraşamam.” demiş ve bırakmak istemişti.

Ancak Cevdet Yılmaz Cumhurbaşkanı’nın tam desteğine sahip olduğunu, yapılanlara aldırmaması gerektiğini söyleyerek kalmaya ikna etmişti.

O da kalmıştı.

Ben o günlerde Şimşek’in rahatsızlığını anlattım ama istifa demedim. Çünkü düşünülmüş ama olmamıştı.

Şimşek hakkında tezvirat yapanlar ise hâlâ bazı kurumların başında olan ama geçmişte aldıkları ya da aldırttıkları kararlar Şimşek tarafından “vatana ihanet düzeyinde” olarak görülen bazı bürokrat ve danışmanlardı.

Bugün de “Şimşek gidiyor” dedikodusunu yayanlar aynı kişiler ve hâlâ ekonomi ile ilgili kurumlarda yer işgal ediyorlar.

Bu da haklı olarak Şimşek’i rahatsız ediyor.

Ama istifa falan yok.

En azından şimdilik.

NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Sahtekarları koltuklarında tutanlar dürüstlere haksızlık yaptıklarını anlayacak bilinçte olduğu zaman.

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Silivri Günlüğü - 61
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 61

Fatih Altaylı

Eylül 16, 2025

Silivri Günlüğü - 60
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 60

Fatih Altaylı

Eylül 15, 2025

Silivri Günlüğü - 59
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 59

Fatih Altaylı

Eylül 15, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Türkiye" görseli
2 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Mehmet Demirkol yorumluyorFatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Türkiye"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Eylül 17, 2025
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hukuk Devleti" görseli
3 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Barış Terkoğlu yorumluyorFatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hukuk Devleti"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Eylül 16, 2025
4 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube

Zeki Demirkubuz yorumluyor

Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"

Eylül 15, 2025

5 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube

Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı

"Gülmek bir savunma mekanizması"

Eylül 14, 2025