İstanbul 23°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • 2 bin 500 dijital taksi üç şirkete

  • Havalimanı taksilerinin Türk halkına korkunç maliyeti

  • İddiaların odağındakilerin görevleri askıya alınmalı

  • Niye mal beyanı vermediniz!

  • NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

detail banner reklam

2 bin 500 dijital taksi üç şirkete

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Ağustos 30, 2024

Yazı İçeriği

  • 2 bin 500 dijital taksi üç şirkete

  • Havalimanı taksilerinin Türk halkına korkunç maliyeti

  • İddiaların odağındakilerin görevleri askıya alınmalı

  • Niye mal beyanı vermediniz!

  • NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Havalimanı taksilerinin Türk halkına korkunç maliyeti

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul’un taksi sorununu çözmek için en sonunda Ulaştırma Bakanlığı ile anlaşmış. 

Ve dün Ulaşım Koordinasyon Merkezi’nde yapılan toplantıda İstanbul’a 2500 yeni taksi plakası dağıtılması konusunda ortak karar alındı. 

Bana göre sistem yanlış ve sayı yetersiz. 

İstanbul’un en az 10 bin, kimilerine göre de 20 bin yeni ve kaliteli taksiye ihtiyacı var ama 2.500 de hiç yoktan iyidir. 

Bu yeni taksiler için yapılan tanımlama “dijital taksi” ama aslında taksiler değil taksileri çağırma sistemi dijital. 

Bu yeni 2.500 taksiyi yolda elinizi sallayarak ya da “Taksiiii” diye bağırarak durduramayacaksınız. 

Bu taksileri ancak telefonunuzdaki bir aplikasyon (Uygulama) ile çağırabileceksiniz.

İstanbul’da bir süredir UBER benzeri bir telefon uygulaması ile “paylaşımlı yolculuk” sistemi kuran ve bunu yasal hale getirmeye uğrayan Martı TAG’nın patronu Öktem, İBB’nin bu yeni taksilerinin Bi Taksi’nin kurucusu Nazım Salur’a İstanbul taksilerini peşkeş çekmek için çıkarıldığını iddia etti. 

BiTaksi uygulaması epeydir var ve son zamanlarda oldukça popüler olmaya başlamıştı. 

Taksi bulamayan müşterilerin yaklaşık 1 dolarlık bir ücretle uygulama üzerinden taksiye ulaşmasını sağlayan sistem yolcuların da, taksi sürücülerinin de ancak taksi ya da müşteri bulamadıkları zaman yüz verdiği bir sistemdi. 

Genelde talebe karşılık vermekte zorlanıyordu. 

Oğuz Alper Öktem’in suçlamaları üzerine zaten ilgimi çeken ve yıllardır üzerine düşünüp yazdığım konuyu biraz araştırdım. 

Aslında durum çok da Martı CEO’sunun iddia ettiği gibi değil. 

İstanbul’da yakında hizmete girecek olan bu 2.500 yeni taksi sadece BiTaksi uygulaması ile çalışmayacak. 

Üç farklı uygulama, İstanbul’un 2.500 dijital taksisini paylaşacak.

Yani Bi Taksi tekeli söz konusu değil, “üçel” olacak. 

Öğrendiğim kadarı ile bu üç şirket “BinBin, BiTaksi ve UBER”.

UBER bildiğimiz Amerikan UBER. 

Bi Taksi, Getir’in de sahibi olan Nazım Salur’un yıllar önce kurduğu ve AKP döneminde İBB ile mahkemelik olmuş olan şirket. 

BinBin ise Martı gibi bir scooter kiralama şirketi. Daha önce de yazılarıma konu olan şirketin patronu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeğeni Usame Erdoğan. 

Uygulama ile çalışacak bu 2.500 taksinin yüksek standartlı olması umuluyor. Çünkü müşteriler çağıracakları taksilerin marka ve modelini seçebilecekler. 

Daha üst segment araçlar daha fazla müşteri çekeceği için, bu taksilerin genel olarak daha da iyileşmesi için bir rekabet ortamı oluşturacak. Tüm taksiler olabildiğince üst segment otomobiller tercih etmeye çalışacaklar, hizmet kalitesi hem dijitaller arası rekabette hem de dijital taksilerle rekabet eden eski taksilerde kalite çıtasını yukarı doğru çekecek ya da itecek.

Muhtemeldir ki, yakında elektrikli, biraz daha uzak da olsa sonunda bir yerde otonom taksiler ile karşılaşabileceğiz. 

Bence sayı yeterli değil ve tam doğru sistem değil ama yine de iyi bir adım. 

Sistemdeki şirketlerden birine bakınca, Bakanlık ile İBB’nin nasıl ve niye anlaştığı da anlaşılıyor. 

Onu da görmedik zannetmesin hiç kimse! 

Taksi demişken, uzunca bir zamandır takıntım olan Havalimanı Taksi rezaletine bir kez daha değinmek istiyorum. 

Sıkılmış olabilirsiniz ama kusura bakmayın yazmak zorundayım.

Biliyorsunuz İstanbul Havalimanında yıllardır bir taksi kooperatifi var.(Taksiciler Odası eski başkanı Eyüp Aksu’nun kooperatifi)

Bunlar havalimanından kente yolcu taşıma tekeline sahipler. 

Hangi yasaya dayanıyorlar bilmiyorum ama havalimanına yolcu götüren taksilerin, havalimanından yolcu alarak dönmeleri yasak ve bu saçma kuralı trafik polisleri uyguluyor. 

Havalimanı taksisi diye ayrıcalıklı bir sınıf var. 

Bu Yeşilköy’deki Atatürk Havalimanı’nda da böyle idi, yenisinde de böyle. 

Böyle bir uygulama dünyanın hiçbir havalimanında yok. 

Her havalimanın yolcu getiren taksi, havalimanında kuyruğa giriyor ve müşteri alıp kente geri dönüyor. 

Çünkü hiçbir ülke ahmak ya da aptal değil. 

Kimsenin Türkiye gibi sokağa atacak parası yok. 

Bizde ise “dünyanın en büyük havalimanına” yolcu getiren taksiler boş dönmek zorunda. 

İstanbul Havalimanı’nın ağırladığı yolcuların yarısının transit, yarısının da kentten gelen yolcu olduğunu varsayalım. 

Şu andaki kapasite kullanımı günde 65-70 bin yolcunun kentten havalimanına geldiğini gösteriyor. 

Metro ve otobüslerle gelenleri de düşersek geri kalan yolcuyu havalimanına getirmek için günde yaklaşık 35 bin taksi seferi havalimanına yolcu getiriyor. 

Havalimanının kente olan ortalama uzaklığı 40 kilometre desek bu 35 bin taksi her gün 40 kilometre yolu boş olarak geri dönüyor. 

Bu da günde 1 milyon 400 bin kilometre yapıyor. 

Bir yılda boş gidilmiş yol 511 milyon kilometre, kilometre başına 2 TL yakıt harcaması olsa sokağa atılmış sadece yakıt parası 1 milyar TL’yi aşıyor. 

Buna araçların eskimesi, lastiklerin eskimesi dahil değil. 

Onu da eklersen kayıp para 2 milyarı bulur. 

Ayrıca boşa çevre kirliliği, boşa döviz kaybı da cabası. 

Peki Türk halkı bunca parayı niye kaybediyor?

Havalimanında tekel oluşturmuş 660 taksi ayrıcalıklarını korusun diye. 

İstanbulluya hizmet etmek üzere plaka almış 660 taksi kendi ayrıcalıkları için havalimanında konuşlanıyor ve İstanbul 660 taksi eksik kullanıyor, buna karşın her yıl 500 milyon kilometre boşa gidiliyor. 

Ve bunu düzeltmeye, bu ayrıcalığı kaldırmaya kimsenin gücü yetmiyor. 

İddiaların odağındakilerin görevleri askıya alınmalı

Galatasaray Spor Kulübü’ndeki bilet ve karaborsa yolsuzluğunun aktörlerini son ana kadar koruyan Başkan Özbek, önce bu kişilerin bu yolsuzluk iddialarının araştırılmasını isteyen benim gibi birkaç Galatasaraylıya saldırılara izin verdi.

Fakat sonunda yolsuzluk çuvala sığmayınca görüntüde de olsa savcılığı giderek “Araştırılsın” dedi. 

Tabii yaptığının hiçbir hukuki karşılığı yok, araştırılsın denildi diye araştırılmaz. İlgili savcılığa resmî başvuru yapmak gerekir. Yaptılar mı emin değilim, resmî yazıyı, dilekçeyi görmedim. 

Yapıldıysa bile ortada büyük bir eksik, hukuki bir hata var. 

Bu yolsuzluk, yolsuzluk iddiasının odağındaki bir yönetim kurulu veya o yönetim kurulundaki bazı üyelerin görevleri sürerken yapılamaz. 

Bu gibi soruşturmaların vazgeçilmez şartı, iddialara konu olan kişilerin yönetim kurulu üyeliklerinin askıya alınması, kulübe ve suç mahalli olması muhtemel alanlara giriş çıkışlarının engellenmesi ve yetkilerini kullanarak delil karartmalarının önüne geçilmesi gerekir. 

Şu anda hiçbirimiz adı geçen yönetim kurulu üyelerinin, hangi delilleri karartmaya çalıştıklarını, hani odaları boşalttıklarını, hangi kanıtları sildiklerini bilemeyiz.

Bu yüzden de en azından Eray Yazgan ve Bora Bahçetepe’nin yönetim kurulu üyelikleri hemen askıya alınmalı, Alper Narman’ın da stat ve diğer tesislere girişi hemen engellenmelidir. 

Geri kalanlara ne kadar güvenebiliriz bilmiyorum ama en azından bu kadarı yapılmalıdır. 

Bu arada Galatasaray genel kurullarında divan başkanlığı yapmış avukat Metin Aslan’ın iddialarının göbeğindeki isimleri, elinde hiçbir bilgi ya da belge olmadan cansiperane savunmaya çalışması da Galatasaraylıların gözünden kaçmıyor. 

Niye mal beyanı vermediniz!

Galatasaray’daki bir diğer rezalet de yönetim kurulu üyelerinin mal beyanı ile ilgili. 

Yasa gereği, kamu yararına çalışan vakıf ve derneklerin seçilmiş yönetim kurulu üyeleri ve yöneticileri valiliklere mal beyanı vermek zorunda. 

Ancak Galatasaray Spor Kulübü’nün mevcut yönetimi ve bundan önceki Dursun Özbek yönetimi hiçbir şekilde mal beyanında bulunmamışlar. 

Dursun Özbek’in geçen dönemki yönetiminden bir tek kişi bile yasa gereği mal beyanında bulunması gerektiği halde bu gerekliliği yerine getirmemiş. 

Şu andaki yönetimden de sadece iki kişi, istifa eden Ali Yüce ve Mehmet Cibara bu zorunlu işlemi yerine getirmiş. 

NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Ülke menfaatini yakın menfaatinden üstün tutmayı becerebildiğimiz zaman.

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Silivri Günlüğü - 61
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 61

Fatih Altaylı

Eylül 16, 2025

Silivri Günlüğü - 60
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 60

Fatih Altaylı

Eylül 15, 2025

Silivri Günlüğü - 59
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 59

Fatih Altaylı

Eylül 15, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Türkiye" görseli
2 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Mehmet Demirkol yorumluyorFatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Türkiye"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Eylül 17, 2025
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hukuk Devleti" görseli
3 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Barış Terkoğlu yorumluyorFatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hukuk Devleti"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Eylül 16, 2025
4 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube

Zeki Demirkubuz yorumluyor

Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"

Eylül 15, 2025

5 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube

Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı

"Gülmek bir savunma mekanizması"

Eylül 14, 2025