İstanbul 19°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • Siz hiç o ayakkabıların içinde oldunuz mu!

  • Biri şu derneği incelerse neler neler bulacak!

  • İSKİ’ye teşekkür

  • NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

detail banner reklam

Siz hiç o ayakkabıların içinde oldunuz mu!

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Eylül 13, 2024

Yazı İçeriği

  • Siz hiç o ayakkabıların içinde oldunuz mu!

  • Biri şu derneği incelerse neler neler bulacak!

  • İSKİ’ye teşekkür

  • NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Biri şu derneği incelerse neler neler bulacak!

Size çok da uzun olmayan bir hayat hikayesi anlatacağım.

Daha doğrusu bir çocukluk ve gençlik hikayesini.

Biraz hüzünlü ama hüzünlü başladı diye hüzünlü devam etmesi gerekmeyecek bir hayatın hikayesini.

Milenyumun başında doğdu.

Babasının görevi dolayısıyla göçebe bir hayatları vardı.

Baba Dışişleri’nde memurdu.

Kah oradaydılar kah burada.

Bazen dünyanın en keyifli ülkesinde yaşıyorlardı bazen kimsenin görmek dahi istemeyeceği yerlerde.

Memleketimizde sayıları azalan modern, Batılı yaşam tarzına sahip, ortalama gelirli, mutlu bir aile tablosuydu görünen.

10’lu yaşlarına geldiğinde o mutlu aile kötü bir haberle sarsıldı.

Annesi kansere yakalanmıştı.

Ve galiba o sıralarda New York’ta konsolosluk görevindeydiler.

O sırada Dışişleri’nde kalan son “monşerlerden” olan baba, eşiyle ilgilenebilmek için uzunca bir izne ayrıldı.

Anneyi hayatta tutabilmek için seferber olmuştu aile.

Üstelik öyle çok da varlıklı değillerdi.

Elde avuçta ne varsa tüketti hastalık.

En sonunda ailenin en önemli maddi varlığı olan evlerini de sattılar.

Ancak hiçbir şey fayda etmedi.

Ailenin koruyucusu, kol kanat gericisi anne hayatını kaybetti.

Baba iki evladıyla kalakaldı tek başına.

Bu arada meslek arkadaşları yükselmişlerdi.

Baba ise zaten siyasi yönü olmayan bir Dışişleri mensubu olduğu için, döndüğü görevinde Ankara’ya takılmış kalmış, Dışişleri’nin karanlık koridorlarına hapsolmuştu.

Genç kız ise tam da bir anneye en çok ihtiyaç duyduğu dönemde annesiz kalmış, ailenin kanserle zorlu savaşına tanıklık etmişti.

Hastalık onu o kadar etkilemişti ki, doktor olmaya karar vermişti.

Doktor olacak, başka çocukların annelerini kaybetmemeleri için savaşacaktı.

Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden biri olarak gördüğü özel üniversitede okumak istiyordu.

Ancak babasının memur maaşı onu o üniversitede okutacak düzeyde değildi.

Bu durumda yapacak tek şeyi vardı.

Daha çok çalışmak.

Çalıştı, çalıştı, çalıştı.

Türkiye’nin en pahalı tıp fakültesini “burslu” olarak kazandı.

Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde burslu okuyacaktı.

Bu arada babası için de bir fırsat doğdu.

Dışişleri’nde kimsenin pek de gitmek istemediği savaş halindeki bir ülkede Büyükelçi olacak ve mesleğini büyükelçi ünvanı aldıktan sonra tamamlayabilecekti.

O berbat hastalığın darmadağın ettiği hayatlarını yeniden düzene sokmuşlardı, annenin yokluğuna rağmen işler yavaş yavaş yoluna giriyordu.

Bu arada Tıp Fakültesi’nde okuyan genç kıza arkadaşları güzellik yarışmasına katılması için ısrar ediyorlardı.

Dereceye girerse kaybettiği annesine güzel bir armağan olurdu.

Peki dedi.

Ve katıldı.

Birinci oldu.

Zorlu bir gençliğin, üzücü bir 10 yılın ardından gelen bir mutluluktu.

Ülkenin en güzel kızı seçilmişti ve babası gibi o da farklı bir biçimde ülkesini temsil etme hakkı kazanmıştı.

Ve bu toplumdaki giderek sayıları artan bir grup aşağılık, bir grup pislik, bir grup rezil, bir grup kompleksli ezik, bir grup şerefsiz, bir grup haysiyetsiz, bir grup anası tarafından doğurulmamış, hacet yoluyla dünyaya getirilmiş insan müsveddesi iki gündür bu kıza hakaret edip duruyor.

Siz böyle bir hayat yaşamak ister miydiniz bre soysuzlar.

Siz bu kadarcık bir mutluluğun bile çok görülmesine tahammül etmek zorunda kalmak ister miydiniz!

Siz o ayakkabıların içinde olsanız böyle büyüyebilir miydiniz pislikler!

Dün gün boyunca iktidar yalakalarından ağır hakaretler işitmemin sebebi, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Anadolu Yayıncılar Birliği mi, Anadolu Yayıncılar Derneği mi her ne ise onlarla bir toplantıya gitmesi.

İktidar yanlısı bu oluşum Kılıçdaroğlu’nu daha önce bir kez bile davet etmezken şimdi birden Kılıçdaroğlu aşığı oldular.

Bu dernek yıllardır kafasına göre basın ödülleri verir. Törenlerini Saray’da yapar, bunları matah bir şey zanneden Cumhurbaşkanı da bunlara hamilik yapar, törenlerine katılır.

Oysa bunların Anadolu yayıncılarını temsil ettiği falan yoktur.

Kayıtlarına bakarsanız, az sayıda üyeleri vardır ve üyeleri arasında FETÖ geçmişli yayıncılar oldukça fazladır.

Anadolu yayıncılarını temsil etmek bir yana, Anadolu’daki yerel medya bunlardan iğrenir.

Çünkü bunlar kamudan Anadolu’daki yerel medyaya dağıtmak üzere reklam bütçe alır, ama bütçenin pek azını dağıtıp, gerisini kendi yayınlarına verirler.

Başkalarına iki liraya verdikleri reklamı, kendileri 20 liraya kullanırlar.

Bir inceleme yapılsa ve başkanlarının malvarlığı ortaya çıkarılsa zaten her şey anlaşılır ama iktidara yakın durarak bunu engelleyeceklerini düşünürler ve başarırlar da.

Ve foyalarını ortaya çıkaracağım diye bana da hemen saldırırlar.

Merak etmeyin çocuklar. Daha yeni başlıyoruz.

Bu arada fırsattan istifade bana hakaret eden RTÜK Başkanı.

Sildiğin tweet’in ekran görüntüsünü aldım, hiç merak etme.

Umarım yargı karşısında inkar etmez, hesabım hack’lendi falan demezsin.

İSKİ’ye teşekkür

Su faturalarımdaki fahiş artışı konu edince, sağ olsun İSKİ’den aradılar.

Faturalarında son iki ayda yüzde yirmi civarında bir harcama artışı olabileceğini söylediler ve gelip kontrol etmek istediler.

Sevindim.

Geldiler.

Önce depoda sızıntı var mı diye baktılar.

Yoktu.

Tesisatı gözden geçirdiler.

Orada da bir sızıntı yoktu.

Sonra gelen ustalardan biri “Evde arıtma cihazı var mı?” diye sordu.

Vardı.

Birkaç sene önce 7 liraya aldığımız damacana suyun fiyatı 100 TL’ye çıktığı için (Şimdi 170 TL) birkaç ay önce bir arıtma cihazı taktırmıştım.

Gelip baktı.

Açıp kapadı.

Sorun arıtma cihazındaydı. Kullanılmadığı zaman da su kaçırıyordu.

Bağlı olan hattı kestik.

Kaçak durdu.

Bunun yanı sıra su sayacım da yanlış okunmuştu ve fatura olması gerekenden yaklaşık 400 TL daha fazla kesilmişti.

Onu da düzelttiler.

Ve gittiler.

Sonra medyada evimde olan biteni okudum.

Yapılan işlemlerin ne olduğunun yanı sıra arıtma cihazının evin neresinde olduğuna kadar medyaya aksettirmişlerdi.

Sabah erken geldikleri için kendilerini kapıyı şort pijamayla açmış ve kılığım için özür dilemiştim.

O fotoğrafımı çekip servis etmedikleri için de teşekkür ederim.  

NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Sana ne diye yanıtlanması muhtemel sorular sormadığımız zaman.

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Silivri Günlüğü - 61
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 61

Fatih Altaylı

Eylül 16, 2025

Silivri Günlüğü - 60
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 60

Fatih Altaylı

Eylül 15, 2025

Silivri Günlüğü - 59
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 59

Fatih Altaylı

Eylül 15, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Türkiye" görseli
2 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Mehmet Demirkol yorumluyorFatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Türkiye"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Eylül 17, 2025
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hukuk Devleti" görseli
3 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Barış Terkoğlu yorumluyorFatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hukuk Devleti"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Eylül 16, 2025
4 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube

Zeki Demirkubuz yorumluyor

Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"

Eylül 15, 2025

5 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube

Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı

"Gülmek bir savunma mekanizması"

Eylül 14, 2025